Backstabber

17 3 1
                                    

Yarım saat kadar dinlenmelerine müsaade edip fitness salonuna geçtik.

1 saat kadar fitness yaptıktan sonra yemek molası verdik. Salonun biraz uzağındakı kafeye geçtik.

Yemeğimizi yedikten sonra saat yaklaşık 13.00'a geliyordu. Yoon'a kaş göz edip yurda döneceğimi ima etmeye çalıştım. Ama anlamadı. En sonunda pes edip yanına gittim. Andrew koçun bana garip bakışlar attığını az çok kestirebiliyordum. İşine karıştığım için baya bozulmuştu.

"Yoon yurda geçmem gerekiyor beni bırakır mısın?"

Yoon ona seslenmem ile tamamen odağını bana çevirip "Bir sorun mu var?" diye mırıldandı. Başımı iki yana sallayıp onu reddettim. "Kareografi yazmam gerek bir kaç işim var." dedim. Beni onaylayıp "Tamam hazırlan gidelim." dedi.

Arkamı dönüp soyunma odasına gidecekken Andrew arkamdan "Ne o takımını başıboş bırakıp gidiyor musun yoksa?" dedi. Gerginlikle arkami dönüp "Vekil kaptanımız var koç, o bakar. Bence siz de bir vekil kaptan secmelisiniz sizinkinde iş yok." dedim. Ağzı bir karış açık kaldı.

Daha sonra Yoon'a kaçamak bir bakış attım. Gülüyordu. Arkamı dönüp soyunma odasına doğru gittim.

Çantamı alıp koçların yanına döndüm. Yoon'a dönüp "Gidelim." dedim. Beni onaylayıp masanın üstünden arabanın anahtarını aldı. Önden yürümeye başladığında Andrew'e göz devirip arkasından gitmeye başladım.

Arabaya bindiğimde koçun harika müzik zevki tekrardan belirdi. Arabayı çalıştırdığı anda Intro (Infected) çalmaya başladı. Biraz sessiz kaldıktan sonra koç gülerek "Sen insanları bozmak için mi varsın evladım?" dedi. Kafamı sallayıp "Adam gıcık mıdır nedir ya? Kaşındı ama öldürecekti çocukları." dedim. Beni onaylayıp "Haklısın normalde böyle değildir ama sizi görünce hırslandı galiba. Normalden daha iyiydiniz." dedi. Sessiz kalıp tekrardan camdan dışarıyı izlemeye başladım.

Yurda ulaştığımızda arabanın kapısını açıp indim. Ha-Yoon arkamdan camı açıp "Dikkat et bir şey olursa ara" dedi. "Tamam ararım." diyip veda ettikten sonra binaya girdim. Kendi kaldığım daireye çıkıp içeriye girdim. Duş alıp üstümü değiştirdikten sonra masaya oturup kafeografı yazmaya başladım. 4-5 dakika sonra telefonum çalmaya başladı.

Yabancı bir numara arıyordu. Telefonu alıp açtıktan sonra karşı tarafın konuşmasını bekledim "Kimi aradım?" dedi. Durup "Casey ben." dedim. Derin bir nefes alıp "Magnus ben. Biraz giriş kapısında kalmış olabilirim." dedi. Sabır dilenircesine nefes verip "Şifre 4128." dedim.

Biraz sessiz kaldıktan sonra "Elektrikler yok galiba." dedi. Sakin kalmaya çalışırcasına nefes alırken "Anahtarın yok mu?" dedim. Beni onaylamadığına dair mırıldandıktan sonra "Almamışım." dedi. Oflayıp "Tamam A bloka gel aşağıya iniyorum." dedim. Telefonu kapattıktan sonra evin anahtarını alıp aşağıya indim.

4-5 dakika sonra Magnus geldi. Beni baştan aşağı süzdükten sonra bakışlarını bedenimden ayırıp tekrar yüzüme çıkardı.

"Sende anahtar var mı?"

Biraz düşündükten sonra "Hayır koçta duruyor." duraksadıktan sonra telefonumu çıkarıp "Bekle koçu arayacağım." dedim.

Aşırı zeki Ha-yoon ile konuştuktan sonra yedek anahtarların C blokta olduğunu öğrendim. Magnus'a dönüp kısa bir bakış attıktan sonra "Gel yukarıya çıkalım elektrikler gelene kadar yukarıda durursun." dedim. Oflayıp "Ha-yoon koç gelmiyor mu?" dedi. Reddedip "Onların işi daha uzun sürer prova yapıyorlar." dedim. Bana bakıp "Sen niye buradasın o zaman?" dedi. Derin bir nefes verip "Sen neden buradasın paşam?" dedim.

Dance For Your Reputation Where stories live. Discover now