Herkese yeni bir kurguyla merhaba diyorum. Bu kurgu bir anda aklıma gelen bir şey değil yani önceki kurgularım gibi olmayacak. Baştan, sonuna kadar her şey planlı bir şekilde gidecek.
Kitap içerisinde intihara teşebbüs, intihar, şiddet ve argo bulunmaktadır!
Başlangıç tarihlerinizi buraya alayım💫
Bölüm Şarkısı: Skapova- Yalnız Başıma
💧İyi okumalar🩸
****
Konuşmak, insanlar için en önemli ihtiyaçlardan birisidir, hatta direkt öyledir. Geçmiş Çağlar'daki insanlar bile kendi aralarında iletişimin bir yolunu bulmuştur. Hatta yazının icadı buna en büyük örnektir ama maalesef insan, dinlemeyi sevmez ve hep dinlenmek ister. Bu yüzyıllardır kabullenemeyen bir gerçektir. İnsanlar hep bencil biri olmuştur bu dünyada.
Ama benim, bencil olmaya hiç fırsatım olamamıştı çünkü ben hep dinlemek zorunda kalmıştım. İnsanların yalanlarını dinlemek zorunda kalmıştım, bahanelerini dinlemek zorunda kalmıştım, doğrusunu bildiğim her şeyin yanlışını dinlemek zorunda kalmıştım... Ama bencil bir insan olsaydım. Belki de o zaman hayat, daha çok çekilir bir hale gelirdi. Belki de bencil olmak, yaşamam için daha güzel bir sebep olurdu.
Bencil olmak, belki de beni yaşatırdı.
Derin bir şekilde nefes verdim tavana doğru ve elimdeki jileti daha da sıkı kavradım. Gözlerimi jiletin üzerinde gezdirdim. Bu jilet, benim kaderimdi. Vazgeçilmez bir parçamdı, annemle aramızda olan mesafeyi kaldıracak olan tek araçtı.
Üzgünüm anne, intikamını alamadım ama bu benim suçum değildi. Dilsiz olmak, konuşamıyor olmak, benim suçum olan bir şey değildi. Çok üzgünüm anne, çok üzgünüm ama bir o kadar da çok mutluyum biliyor musun? Sana kavuşacağım için çok mutluyum. Hayatımda ilk defa bencil olacağım için çok mutluyum ama intikam alamadığım için bir o kadar da mutsuzum.
Yine de sana kavuşacak olmak, biraz daha dindiriyordu içimdeki yangını.
Gözlerimi kapattım, son bir nefes verdim o karanlık odanın içinde ve tekrar özür diledim annemden. Jileti daha da sıktım ve kestim hemen bileğimi, sonrası ise büyük bir kavuşma sevinciydi benim için.
****
Büyük bir baş ağrısıyla gözlerimi açtığımda beyaz bir ışıkla karşılaştı gözlerim. Gözlerimi alan ışığa karşı tekrar gözlerimi kapattım. Bir iki saniye öyle bekledikten sonra yavaşça gözlerimi açtım. Gözlerimi kısaca etrafa gezindirdiğimde hastanede olmamı anlamam gecikmemişti.
Gene mi ölememiştim yani?
Gözlerimi yan taraftaki koltukta uyuklayan adama çevirdim. Uyuyor muydu, uyanık mıydı? Anlayamamıştım çünkü gözleri hafif açıktı. "U-uyandı." Duyduğum sesle uyanık olduğunu anlamıştım. "İyi misin kızım? Çok korktum." Konuşamayacağımı bildiği halde bana bu soruyu sorması aslında bir hatırlatmaydı. Aciz olduğumu hatırlatıyordu bana. Ayrıca çocukluğumun katili olan, hatta kendimi öldürmeme sebep olan bu adam, ben öleceğim diye korkmuş muydu? Yoksa etrafa 'ilgili baba' rollerini mi kesiyordu? Kesinlikle ikinci seçenekti, hatta ölmemiş olmama bile üzülüyor olabilirdi.
"Çok şükür, Serkan. Kızımız yaşıyor." Bu kadın, ağzından çıkanları kulaklarına duyurmuyor muydu? Neden bana kızım demişti ki?
Yan taraftaki hareketliliği görünce gözlerimi yan tarafıma çevirdim. Doktorun yatağın arkasında serumla uğraştığını görünce şaşkınlığım giderilmişti.
Numaraydı, hepsi külliyen numaraydı. Yine de bir umut, sevilebilirim belki diye düşünmüştüm.
Gözlerimi bileklerime çevirdiğimde ister istemez yüzümü buruşturmuştum. Kesik izi çok fazla olduğundan kolumun dirseklere kadar olan bölgesi dikilmişti ve çok kötü görünüyordu.
Keşke bir işi de başarabilseydin, dedi içsesim
Keşke ölseydim, dedim kendime.
"Asel Hanım, nasıl hissediyorsunuz kendinizi?" Doktorun söylediği şeye sadece boş boş bakarak cevap vermiştim. Ne diyecektim ki? Ne diyebilirdim?
"Asel, dilsiz." Benim yerime konuşan kadını duyunca gözlerimi doktora çevirdim. Onun da Sena Hanım'a bakan gözleri hemen beni bulmuştu.
"Affedersin, Asel. Dosyanı incelemediğim için bilmiyordum." dedi pişmanlıkla. O da bana acımıştı, gözlerindeki acıyı net bir şekilde görebiliyordum. Sadece bakmakla yetindim, sadece kahve gözlerimle bakmakla yetindim. Bir şey diyemezdim. Bana acımayın, diyemezdim.
"Kızımız nasıl doktor?" dedi babam olacak o adam.
"Kızınız, bir kaç kere intihar etmeye kalkışmış ve neredeyse çoğunda başarılı olmak üzereymiş. Bu dikişleri dikerken çok zorlandık çünkü yaklaşık 3 dikişin üstünden geçtik..." O adamdaki gözleri beni buldu. "Bir daha tekrarlanırsa kurtarmamız çok düşük. Bu yüzden size tavsiyem bir psikiyatristten randevu alıp görüşmeniz..." Derin bir nefes aldı, doktor. "Kızınız, iyi değil beyefendi. Kızınız daha 17 yaşında. Bu yaştaki bir gencin ölmek istemesi normal değil. Akranlarının arasında intihara kalkışan tabii ki de var ama bu kadar çok ölmek isteyene ben ilk defa rastlıyorum. Geçmiş olsun." dedikten sonra odadan çıkmıştı doktor.
"Neden getirdin ki hastaneye? Ölseydi işte." dedi Sena Hanım. Benim içimden geçen şeyi o adama sormuştu.
"Ben değil, Nil odasına girince bulmuş. O yetiştirmiş zaten." dedi umursamaz bir şekilde. Yanlarında olmam hiçbir şeyi değiştirmiyordu. Konuşamadığım için umursamıyorlardı beni.
"Bu Nil de çok düşkün bu kıza..." Gözlerini gözlerime dikti. "Acaba kovsak mı onu işten?"
"Nil'i kovamayacağımızı biliyorsun Sena." Sena Hanım derin bir nefes verdi dışarıya ve haklısın, der gibi başını aşağı yukarı salladı.
"Şimdi ne yapacağız? Psikiyatriye götürecek miyiz?"
"Tabii ki hayır, bir de bunun psikiyatri parasıyla mı uğraşacağım? Ölsün gebersin işte." Gözlerimi havaya diktim, gözlerimin dolmasına izin vermeyecektim.
"Ne zaman çıkarız hastaneden?"
"Ben şimdi gidip sorayım, hemen çıkarız Sena'm."
"Tamam bebeğim." Sena Hanım'ın son söylediği şeye istemsizce yüz buruşturmuştum. Annem, ikisi yüzünden yoktu burada ama onların umurunda bile değildi.
Neden ölmedim anne? Neden? İstemedin mi beni yanında yoksa? Çok istemiştim ben ölmeyi.
Çok istemiştim sana gelmeyi.
****
Bölüm Sonu✨
İlk bölüm biraz kısa oldu ama ilerleyen bölümlerde daha uzun tutmaya çalışacağım.
Kitap hakkında düşünceleriniz?
Karakterin başına ne gibi şeyler gelmiş olabilir?
YOU ARE READING
FERYAT
Teen FictionBu benim sessiz feryadımdı, acı içinde çırpınışımdı. Sonunu bile bile girmiştim bu rulete. Son kurşun beni bulacaktı ama hepimiz yanacaktık. "Ne oldu, korktun mu küçük kız? Gerçi sormam hata, herkes korkar bu surattan." * "K-korkmadın." Çok mu imka...