6🍓

17 8 2
                                    

Bir hafta yedi gündü.bir gün yirmi dört saati, bir saat altmış dakikaydı.ama benim aşkımın bı süresi yoktu onu kendi içimde tüm duygularımı silahsız öldürüp tekrar canlandıracak kadar çok seviyorum.

Onunla ilgili hayaler kurarken bazen beynime nasıl bu kadar yerleştiğini sorgulamıyor değildim.beynimde Kira vermeden bu kadar uzun süre yaşaması kanunlara aykırıydı.

Kalbimin ritmini bozup bundan bı haber olması bazen insana koyuyordu... Ama ondan gelecek herşeye hazırdım.

Sabah erken saatlerde kalkıp hazırlamıştım. Saçlarımı da tepemde topladıktan sonra boy aynasında kendime baktım üstümde beyaz hafif göğüs dekoltesi olan bı crop vardı kot şortla uyumunu seviyordum beyaz spor ayakkabılırım ile tam bir uyum içindeydi ayakkabıları yeni almıştım ilk defa şuan giyiyordum. Normalde annem kapının ucundan dâhi geçirmezdi zaten bende geçmezdim bunu yapmaya götüm yemiyordu o yüzden şimdilik sorun yoktu. Bugün hafta sonu olduğu için çigdemle birlikte vakit geçirmeye karar vermiştik. Beyaz küçük sırt çantamı da alıp açık olan fermuarını kaptım.

Odadan dışarı çıkacağım sırada annemin sesi kapıyla aramıza girdi
" Hadi melodi çaylar soğudu!". Kapıdan çıkıp mutfağa sanki anneme inat yavaş adımlarla yürüdüm beyazın hakim olduğu orta büyüklükte bir mutfaktı iki kişilik masaya baktığımda klasik türk kahvaltısı hazırlamıştı.yerime geçmeden annemin yanağına sulu bir öpücük bıraktıktim. Benimle aynı renkteki gözleri sevgiyle bana bakarak " geç kaldığını daha iyi telafi edemezdin hayatım" ona aşk olsun der gibi baktım " ben seni her gün öpüyorum Sevgi hanım aşk olsun kalbimi kırdınız?" Yalandan dudaklarımı büzdüm annemin gülen sesi kulağıma tatlı bı Melodi gibi geliyordu benimle aynı renkteki kısa saçlarını açık bırakmıştı. Yüzü hayatın çilesine rağmen yaşından daha küçük gösteriyordu beyaz teni makyajsız daha güzeldi .

" Yemeğini ye bu aralar öğütlerini kaçırıyorsun " tabağımı doldurmaya başladım " hiçte bile her gün yemeğimi yiyorum sen işte olduğun için göremiyorsun " annem bilgisayar mühendisiydi. " Yalan söylemeyi beceremiyorsun hayatım lütfen üstünde biraz daha çalış. Ayrıca her gün kontrol ediyorum dün dolaba koyduğum yemekler olduğu gibi duruyor'du." Ağzımdaki lokmayı yutup" dün Çiğdemle beraber dışardan yedik o yüzden anneciğim."

" Çok geç kalma. Yarın izinliyim birlikte sinemaya gideriz " yerimden kalkarak annemin yanağına minik bir öpücük bıraktım çantamı alıp" tmm sevgi sultan sen nasıl istersen isteklerin benim için bir emirdir." Yalakalık yapmaya bayılırdım ama bu konuda asla yapmazdım annem çok izin kullanan biri değildi benimle çok güzel ilgileniyordu ama günü annemle birlikte geçirmeyi çok seviyordum.mutfatan çıkıp Holdeki askılıkta annemin yanındaki kendi anahtarımı aldım. Son kez aynadan kendime bakıp evden çıktım.

🍓


Çiğdemle buluşacağımız kafeye yeni gelmiştim. Çiğdem çoktan gelmiş olmalı ki yeşil gibi görünen ela gözleri sinirle bana bakıyordu evet sonunda gözlerinin rengini öğrenmiştim. Bugünde yine siyahlara bürünmüştü canım arkadaşım.ona aldığım lacivert şalı takması yüzümdeki gülümsemeye neden oldu. " Çok trafik vardı yemin ederim bir saati yolda geçirdim" savunmam her zaman ki gibiydi ama karşımdaki en yakın arkadaşım dı.
" Yalan söylemeyi bilmiyorsan söyleme çilek evin buraya on dakika uzaklıkta" yerime oturup çantamı masanın üzerine bıraktım " öyle mıymış ya bu kadim bilgi için teşekkür ederim canım arkadaşım".




Önümdeki kahveye dalmış beni zerre görmeyen Emiri düşünüyorum'dum belki de bu benim kaderimdi sadece hayallerde onunla birlikte olacaktım.
Benim hayallerim sadece hayal olarak kalıyordu hiç birisi gerçekleşmek için yerinden zerre kımıldamıyordu.
" Dünyadan çilek kıza orada mısın?" Başımı kaldırıp çiğdeme baktım "buradayım oğlum nerede olucam"
Arkasına yaslanarak " bedenen doğru ama ruhsal olarak hayır" bu kız daha az edebiyat okuması lazım aynı seviyede olmamız için çünkü anlamıyordum kafam onunla meşgulken hiç bir şeyi anlamıyordum!.




yaz şarkısı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin