Selin:
Uyandığımda elim direkt telefona gitti. Mesut'dan 15 cevapsız çağrıyı görünce aşırı merak ettim ama aramamak için direniyordum. Onu öylece bırakıp geldiğim sabah içimde o kadar çok şey kopmuştu ki hala etkisinden çıkamıyordum. Tam bu düşüncelere dalmışken telefon yeniden çaldı.
S: Ne var Mesut ?
M: Niye açmıyorsun kızım telefonu kafayı mı yedirteceksin?
S: Sana hesap mı vereceğim? Ne oluyor ?
M: Konuşmamız lazım çok acil
S: Bence konuşacak hiçbir şey kalmadı Mesut
M: Selin önemli diyorum adres ver geleyim
S: Ben gelirim tekneye
M: Dikkatli ol.
İçimi öyle bir kuşku kaplamıştı ki Mesut'u bu denli telaşlandıran şey neydi acaba ?
Üstümü değiştirip hemen çıktım. Boş bulduğum ilk taksiye kendimi attım.
S: Beykoz'a gideceğiz.
Der demez telefonu koltuğun arasına düşürdüm. Eğilip alacakken ensem de hissettiğim darbeyle bayılmıştım.Kendime geldiğimde neler olduğunu kavramam çok uzun sürdü. Ensemin ağrısından kafamı kaldıramıyordum. Güçlükle kafamı kaldırdım, etrafım o kadar karanlıktı ki nerede olduğumu hala anlayamamıştım. Kaç saattir buradaydım ki ben diye düşünmekten kafayı yiyecektim. Düşüncelerin içinde boğulurken açılan kapıdan vuran ışıkla gözlerimin ağrıdığını hissettim. Anladığım üzere buraya yeni getirilmiştim. Odaya dolan ışığın etkisiyle bütün pencerelerin siyah çöp poşetiyle defalarca bantlandığını gördüm. Her şeye bu kadar tepkisiz kalmamdan o kadar irkildim ki anında bağırmaya başladım.
S: Neresi burası ? Kimsiniz siz?
Kerim: Oooo Selin Güneri uyandın mı?
S: Neden buraya getirdiniz beni? Yardım edin! ( bağırarak)
K: Bağırıp o güzel sesini yorma kimse seni duyamaz.
S: Neden peki onu söyleyin neden?
K: Kocanı alamadık seni aldık bu kadar basit.
S: Kocam mı? Mesutla ne derdiniz var?
K: Mesut bizim dava arkadaşlarımızın canına kıydı. Şimdi sıra onda!O anda Mesut'un beni neden bu kadar aceleyle çağırdığını anladım. Ortalıkta olmadığımı fark etmiş miydi acaba? Fark eder o, o benim yokluğumu hisseder, bulur ve her zaman yaptığı gibi yamacına koyar.
Adam çıktığında yine karanlığa gömülmüştüm. Belki de bu karanlık benim sonum olacaktı. Ben sonumun hep Mesut'un yanında olmasını istemiştim. Şimdi karanlık bir odada kocaman bir boşluğun ortasında ölümü bekliyordum. Ölümü beklerken bile içimde yanan o kıvılcım tanesi odayı aydınlatıyordu. O kıvılcım Mesut'tu, ona dair olan umudumdu.
Ne kadar garip di mi onun yüzünden öleceğin adamın kıvılcımı hala hayatını aydınlatıyor. Saçma, o kadar saçma ki bir insan bir insanı bu kadar sever mi? Ölüm denen son geldiğinde bile içindeki o kıvılcım hiç sönmez mi? Ateş, bazen en küçük esinti de sönen, en küçük esinti de harlanan bazen de doğumunu üfleyerek kutladığın şey değil midir? Benim göğsümün tam ortasında da o vardı... Bu düşüncelere dalmışken uyuyakaldım.
Yüzüme atılan bir kova suyla sıçradım, nefesimi toplamaya çalıştım. Kendime gelir gelmez ilk fark ettiğim karşımda duran telefondaki Mesut'tu. Hemen bağırmaya başladım.
S: MESUT! MESUT NE OLUR GEL BENİ BURADAN AL NE OLUR!
M: SELİN, SELİN'İM DAYAN GÜZELİM ALACAĞIM SENİ ORADAN.
Tam karşılık verecektim ki etrafımdaki adamlar yaklaşıp ağzımı bi bezle bağladılar. Hemen çırpınmaya başladım.
M: Bağlamayın lan ağzını orospu çocukları. Dokumayın ona.
Kerim: Eee Mesut komiser nasılsın ? Konuşma sırası bana geldi sonunda.
M: Kerim senin iflasını s*keceğim. Ölümlerden ölüm beğen ama sakın Selin'e dokunma.
Kerim: Mesut komiser bence biraz sakin olmalısın. Sonuçta karın elimizde(alaycı)
Bizden aldıklarına karşı senden alacaklarımız belli. Sonra seni alacağız Mesut seni.
M: Gel al lan. Kızı bırak beni al.
K: Karın da polismiş ha. Selin görüyor musun kocan tek başına üstümüze çökmeye çalıştı ama seni bize kaptırdı. Karşısında acı çektiğinde ne yapacak acaba?
M: Ne işkencesi lan p*ç ne işkencesi ( masaları yumrukluyordur)
K: Dur sakin ol merakını gidereceğim. Getirin oğlum malzemeleri. Evet Mesut bu masanın üstünde gördüğün bütün işkence aletleri senin için hazırlanmıştı kısmet karınaymış.
M: DOKUMLA LAN ONA DOKUNMA!
Kerim: Şşşş bağırma ama konsantre olamıyorum. Sen de polissin demek yenge. Ne yapsak acaba? Yengemin şu silah tutan ellerini açın bakalım. Tutun kollarını yerleştirin şu alete de acı neymiş görsün Mesut komiser.