1

690 54 67
                                    

hos geldiniz ben artik cok ozledim burayi dedim yeni bir kurguyla geri donelim

benden kizlarima, guzel insanlara yepyeni tadimlik donusu kutlamalik minik ama sicak bir kurgu 🎀

hikayenin shipleri rosékook ve taennie'dir, o nerde bu nerde duymak istemiyorum lutfen kirmayin beni ☹️

optum muaahh

-----------------------------✮----------------------------

-----------------------------✮----------------------------

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

chapter one: the night we met

song' the night we met

-----------------------------✮----------------------------

Elimde bavulum, arkamda ablam Jennie. Birlikte Seoul Ulusal Üniversitesi'nin o çok şöhretli, baya ünlü kız yurdunun tatlı koridorundan minik adımlarımızla utana sıkıla geçiyoruz. Yanımızdan geçen ve kendi halinde bazı insanlar projelerini teslim etmek için koşuyor, bazıları müzik dinliyor, bazıları ellerinde tabletleriyle hızlı hızlı çıkarak dersleri için yetişiyordu.

Evet, bu yurda ilk geldiğim gün gördüğüm manzara buydu, oldukça kasvetli. Herkesin bu kadar odaklı olması beni korkutmuştu çünkü. Mühendislik, mimarlık, sanat ve konservatuar öğrencileri. Kendi hayatlarını kurmak için bütün senelerini belkide vermişlerdi. Buna ben de dahildim.

Lise yıllarım boyunca - aslına bakarsanız hiç sevmezdim - her zaman kendi hayatımı kurmayı, ayaklarım üzerinde durmayı ve eğlenceli bir üniversite hayatı diledim. Belki hiç sıkılmadan her gün farklı resimler yapmayı, yorulmadan ileri derece dersler alarak kendimi insanların gözünde nitelikli biri olarak göstermeye uğraştım. Tek oyunum buydu. Basit kağıtların üzerinde belkide herkesin görüp görebileceği en güzel karalamaları yapmak için parmaklarım o saçma kurşun kalemi tutmaktan acıyama kadar çalıştım, çalıştım ve çabaladım.

Sonuç, benim için Seoul Ulusal Üniversitesi fizyoterapi bölümüydü.

Aslına bakarsanız, istediğim tek şey resim bölümüydü. Hayatımda daha fazla bir şey istememiştim. Resim yapmak benim en büyük tutkumdu. İlerleyen zamanlarda bundan nasıl para kazanacağımı, önünün açık olup olmayacağını veya duvarları bile kemirecek derecede acıkıp acıkmayacağımı hiç sorgulamadan sadece en büyük tutkuma yönelmek istiyordum.

Seviyordum işte, bir kalem ve kağıt hoşuma gidiyordu. Daha doğrusu basit bir kalem ve bir kağıdın yapabileceklerinin sınırının olmaması çok hoşuma gidiyordu.

Resme değer verdiğim kadar değer verdiğim bir şey varsa o dans etmek, şarkı söylemekti. On altı yaşımdayken bir seçmeye girsem bile bir yıl stajın ardından bende 'idol' ışığı olmadığı için kovulmuştum. Meh, öylesine girmiştim zaten. Pek umrumda değildi. Bende derslerime falan odaklanmayı seçtim.

female robbery, rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin