6

212 31 33
                                    

-----------------------------✮----------------------------

chapter six: we only met each other just the other day, but you already got me feeling some type of way

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

chapter six: we only met each other just the other day, but you already got me feeling some type of way.

song' Meddle About (Chase Atlantic)

-----------------------------✮----------------------------

"Tekrar teşekkür ederim Jungkook, evet sürdüm kremlerimi az önce." dedim aynı açıklamayı yaklaşık beşinciye yaparken. Sabah uyanıp dün kaçırdığım sunumun bugüne ertelendiğini duyduğumda büyük bir mutlulukla uyanmıştım. O arada sanki uyanıp sunum için hazırlandığımı biliyormuş gibi Jungkook aramıştı. Bileğimin nasıl olduğunu, acıyıp acımadığını, krem sürüp sürmediğimi sorup durdu. Alçıdan dolayı biraz zorlanmış olsam bile etrafına sürdüğüm ağrı kesici kremler işe yarıyordu.

Ayrıca, birinin benimle böyle ilgilenmesi biraz hoşuma gitmişti.

Bugün akşam Taeyeong ile maç öncesi motive etme amaçlı bir randevumuz daha vardı. İkinci randevumuzda bacağım sakat olduğundan sürekli endişe halinde ondan destek almam için uğraşmıştı.

İlgi severdim, eğer ilgi gelecekse her gün bacağımı sarabilirdim. Biraz ilgi severdim, kim sevmezdi ki zaten?

Birlikte ikinci randevumuzda bu sefer ilk sefer gittiğimiz gösterişli mekanın aksine bu sefer sahil kenarında, denize bakan minik bir dükkanda pirinç ve balık keki yemeye geldiğimizi görünce sevindim. Pirinç keki yemeye bayılırdım ve favorilerim, hayatımda bir daha görmeyeceğim ajummaların yaptığı o ucuz pirinç keklerinden olurdu. Pahalı restorantlarda yemek yemeyi seven bir insan hiç değildim bu yüzden ikinci randevumuz beni mutlu edecek bir yerdeydi.

"Biliyorum burası biraz sade, ama belki seversin diye gelmek istedim. İstemiyorsan gidebiliriz." Utana sıkıla konuştuğunda ona rahatlatıcı bir gülümseme vererek hayır anlamında kafamı iki yana salladım. "Pirinç kekine bayılırım, başka bir yere gerek yok." Ve koluna girerek onunla birlikte denize bakan beyaz, seyyar arabaya doğru ilerlemeye başladım. Kollarımıza bakıp gülümsediğini görmemle kıpır kıpır oldum.

Arabanın önünde durup pirinç keklerini kırmızı kaplara paylaştıran, bazılarına sos ekleyen ajummaya gülümsediğimizde kafasını kaldırarak bize baktı. "Aigoo! Taeyeong-ah. Bugünde mi geldin? Pirinç kekini seviyorsun!" Bugünde mi geldin demesi biraz garibime gitmişti. Dönüp Taeyeong'a baktığımda ajummaya, "Evet, bugün Rosalie ile geldik."

"Dün burada mıydın?" diye sordum ona, bana dönüp gülümseyerek kafasını salladı. "Evet, bizimkilerle geldik. Basket takımıyla falan işte." onu gülerek onayladım. Ajummaya dönüp baktığımda yüzünde şaşkın ve bir o kadar garip bir ifadeyle Taeyeong'a baktığını gördüm, ilginçti. "Biz iki tane acılı pirinç keki alalım lütfen." demiştim gergin havayı dağıtmak istercesine. Bize sessizce kafasını sallayıp önündeki kırmızı kapların içindeki sade pirinç keklerine sos döküp peynir serptiğinde, kürdanları takıp sessizce "Afiyet olsun..." diyerek arabanın içine girdi. Bense daha fazla takmamayı seçerek pirinç kekini aldım ve tahta masaya oturdum.

Taeyeong karşıma geçtiğinde, "Yarın maçı izlemeye geliyorsun değil mi?" diye sordu. Yüzüm biraz düştü. "Evet ama, biz kızlarla Jungkook'un türbinlerinde duracaktık. Yani öyle planladık..." dedim. Onun yanında durmamam onu kırabileceğinden dolayı biraz çekinerek söylemiştim bunu. Gülümsemesi biraz daha düşmüş sayılırdı. "Haddim değil belki ama sormak isterim Roseanne. Jungkook ile aranda ne olduğunu merak ediyorum." Bunu sanki havadan sudan bir konudan bahseder gibi ikinci randevumuzda sorması beni biraz şaşırtmıştı. Böyle bir imaya tabii tutulmak canımı sıkmıştı, ağzımdaki lokmamı yuttum.

"Ne demek ne var? Şuan seninle bir randevuda olduğumuzun farkındasındır umarım." dedim hafifçe kızan sesimle birlikte. "Sana bir şey ima etmek istemiyorum, gördüğüm zaman bile senden hoşlandım ama nedensizce sen Jungkook ile arkadaş olduğundan beri bana eskisi gibi davranmadığının farkındasın. Maçımda rakip takımı destekleyeceğini normal bir konuymuş gibi söylemen senin hakkındaki düşüncelerimin değişmesine neden oluyor."

"Jungkook bana yardımcı oldu, benim yakın arkadaşlarımdan biri. Böyle yaparak resmen bana yanlış şeyler ima ediyorsun. En yakın arkadaşlarımın arkadaşı sen değilsin, Jungkook. Bu durumda tek amacım birilerini desteklemekten çok arkadaşlarımla vakit geçirmek, umarım anlamışsındır."

Ardından bir şey olmamış gibi kürdanımla bir pirinç kekimi yediğimde bana karşı bir süre sessiz kaldı. "Özür dilerim, amacım kötü bir şey söylemek değildi. Bu anı mahvetmek istemiyorum, tadını çıkarmaya odaklanalım." dedi ve bana gülümsedi. Ona kafamı salladım ve az önce söylediklerimizi görmezden gelmeye çalıştım. Ortak noktalarımızdan biri yemek yerken konuşmayı pek sevmiyor olmamızdı, bu nedenle rahat rahat yemeklerimizi yemiştik.

Sıra hesabı ödemeye geldiğinde, uzattığı parayı elimle durdurdum. "Geçen sefer sen ödemiştin, sözün vardı ben ödeyeceğim." Kafasını 'hadi ama' dercesine yana eğdiğinde, "Lütfen, eğer çok istiyorsan şu marketten iki tane limonlu dondurma alabilirsin." dedim ona. Biraz daha emin olmadan baksa bile gülerek kafasını salladı ve ötedeki markete gitti.

"Kızım," dedi ajumma benden parayı almadan önce. "Daha dün Taeyeong buraya başka bir kızla geldi. Önceki gün başkasıyla. Hatta sana nasılsa öyle davrandı, yemek yedirmeler, gülüşmeler falan. Yorum yapmak istemiyorum ama gül gibi kızsın. Bence biraz dikkat etsen iyi olur."

Duyduğum şeylerin absürtlüğü ve komikliğiyle gülerek kafamı salladım. "Kızların isimlerini duydunuz mu?"

"Galiba hayır canım, biraz düşüneyim..." Ardından biraz bekleyip yeniden bana döndü. "Hah! Şimdi hatırladım. Buraya ilk gelişinde bir kıza Yoojin, ikinci kıza Hyejeong diye seslendi. Biri kahverengi biri sarı saçlıydı." Ardından para üstünü bana verdi. "Kendine iyi bak."

Bir süre kaşlarımı çatıp ajummayı dinledikten sonra tepkimi içimde tutup gülerek kafamı salladım. Bir süre Yoojin ve Hyejeong isimli kızların kim olduğunu kafamda sorguladım. Bu yaptığım tabiki onlardan hesap sormak için değildi. Onlar her kimse, bir an önce onları uyarmam şarttı. Beni kandırdığı gibi onları kandırdığına emindim ve kaç kişi olduklarını bilmiyordum.

Yanıma gelen Taeyeong yurda doğru yürümeye başladım.

Anlaşılan uyandırmam gereken hemcinslerim vardı ve ben çok eğlenceli bir şeylerle uğraşacaktım, bir şerefsizi mahvetmek.

Anlaşılan uyandırmam gereken hemcinslerim vardı ve ben çok eğlenceli bir şeylerle uğraşacaktım, bir şerefsizi mahvetmek

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🤫🤫

-----------------------------✮----------------------------

instagramdan takiplesmiyorsak takipleselim (rozycheri) ficlerle alakali buldugum reels videolarini hikayelerime ekliyorum ayni zamanda bir sorununuz varsa dinlerim yazmaktan asla cekinmeyin ☹️☹️ watty dm kapattigi icin hic kimseyle konusamiyorum.

bu uygulama salak midir nedir yeni ozellik getirecekken sayili ozellikleri kaldiriyo amk salagi

seviyorum sizi oylari unutmayin optum kocaman 🧚🏽‍♀️💗⭐🔮

female robbery, rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin