14

946 152 95
                                    

❄️

TAEHYUNG

Jungkook arabayı park ettiğinde gerginlikle ovuşturduğum ellerimi dizlerime sürttüm.

" İnmeye niyetin yok mu günışığı? " sorusuyla kafamı anında kaldırıp ona baktığımda sırıttığını gördüm. 

" Yoksa yine kucaklanarak mı taşınmak istiyorsun? " diye eklerken sırıtışı çapkın ve oyuncu bir hal almıştı.

Utanarak nefesimi tutarken onun kucağında olmanın verdiği mükemmel hisse rağmen kafamı iki yana salladım.

" Ben inebilirim " dedim bu büyük bir savaşmış ve ben de üstesinden geleceğime inanıyormuşum gibi, " Tek başıma da inebilirim! "

Ve bu ani çıkışımla gözleri bir an büyüdü, birkaç saniye sonra rezil davranışım karşısında bana gülmeye başladığında gözlerimi yumup söylene söylene arabadan indim.

Katlı otoparkın plazaya açılan kapısının önüne doğru onu beklemeden giderken seri adımlar atıyordum ki bana yetişemesin. Ancak benim iki adımım onun bir adımı kadar ettiğinden arabayı kitleyip yanıma gelmesi saniyeler almamıştı bile. Bana yetiştiğinde büyük eli anında belimi sardı.

Omuzlarım biraz daha gerilirken yutkundum, bu sabah işe gitmeden önce mutfakta beni ilk kucağına ardından da masaya oturtarak ağzıma yaptıklarını hatırladıkça midemde kasılmalar yaşanıyordu. Sıcacık hissi hala dudaklarımda ve dilimdeydi sanki.

" Nasıl bir şey giymek istiyorsun, bir fikrin var mı? "

Bana yönelttiği soruyla dikkatimi ona geri verirken ellerimi önümde birleştirdim ve onun yönlendirmesiyle ilerlerken yanından geçtiğimiz mağazalara baktım.

Vitrinler lüks ve şık elbiseler, takımlar ile donatılmıştı. Oldukça pahalı bir yere geldiğimiz belliydi. Giyim kuşam konusunda ben de oldukça düzenli ve şıktım ancak son olaylardan sonra tüm parıltısı yok olmuştu. Oldukça pasaklı ve basittim.

Bir vitrinin parlak camından lacivert ve vücudunu ikinci bir deri gibi saran mükemmel takımı içerisindeki Jungkook'un yanındaki yansımamı gördüğümde istemizce surat astım. Bu halimle hayırseverlik yaptığı bir evsize benziyordum, üstümde kalçalarımın altında biten bir tişört ve dizlerimin hemen üstünde sona eren bol bir spor şortu vardı. Hepsi ona aitti bu yüzden çuval giymiş gibi duruyordum.

Bu görünüşle lüks bir plazaya girmek... Utançla kızardığımda duygularım hemen yüzümden okunmuş olacak ki gözlerini benden hiç çekmeyen Jungkook anında buna tepki verdi.

" Kendinden mi utanıyorsun? " dedi kaşlarını çatarken. " Giyim kuşamı her şey sanan ucubeler sana dil uzatmaya çalışırsa onlara ağzının payını vereceğimden emin olabilirsin günışığı, kirazlarını bunun için büzme " diye ekledi belimdeki eli beni daha sıkı sarıp kendine çektiğinde.

Bir çift gibi geziyorduk ve bu midemdeki kelebeklerin coşmasına sebep oluyordu.

" Ben... ben kendimi savunabilirim " dedim kararlı çıkarmaya çalıştığım bir ses tonuyla.

Bu dediğime karşılık bana kısa bir süre dudaklarını büzerek ve kaşlarını kaldırarak baktı ama sonra güldü ve belimi ovarken kafasını aşağı yukarı salladı.

JINX   ( taekook ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin