5|I want to be that person

5 1 0
                                    

     Soojin'le "date" çıkmamızın üzerinden 1 hafta geçmişti ve bizim ilişkimizdeki tek değişiklik okul çıkışı yaptığımız yürüyüşler ve birbirimizi gördüğümüzde tebessüm etmeler olmuştu. Yürüyüşlerimizi iple çeksem de daha fazlasını istiyordum. Onun yanından ayrılmak istemiyordum.
Tabi benim yerime bunu yapan biri vardı.
Miyeon.

"Ay o sürtük az önce bana omuz attı." Yuqi sınıfta yanımıza gelip homurdanarak konuşurken Miyeon'un oturduğu tarafa ters bakışlar gönderiyordu. Soyeon'un kaşları havalandı "O sana omuz atmaya nasıl cüret eder be? Yemin ederim onu ben varya-"
"Yararı yok Soyeon." Diye sözünü kestim arkadaşımın. "O hala bir pislik olarak kalmaya devam edecek." Miyeon pis işler yaparken yanında Minnie'yle beraber Soojin'i de gezdirmesinden nefret ediyordum. Sürekli arkadaşlarıma sataşıp durmasından da.

Soyeon burnundan soludu "Shuha şu kıza haddini bildirmemiz gerekiyor cidden fazla olmaya başladı" dedi ve Yuqi'ye bakıp onay bekledi. Yuqi hemen başıyla onayladı "Evet evet. Sen onun havasını söndürünce afallıyor birkaç gün kendine gelemiyor" onun bu yorumuyla hep beraber gülüştük.

"Hey Shuhua selam."
Bu çekingen sesle kafamı kaldırdım. Tzuyu ellerini kenetlemiş gergin bir biçimde sıramın önünde dikiliyordu.
"Selam Tzuyu, naber?" dedim. Tzuyu'yi seviyordum iyi kızdı.
Tzuyu'nin gözleri Yuqi ve Soyeon'a kaydı. "İyiyim, ben seninle konuşmak istiyordum da" elleriyle oynuyordu.
Tzuyu'nin genelde çekingen bir kız olduğunu bildiğimden bu tavrını garipsemedim "Olur tabii" dedim ayağa kalkarken ve kızlara döndüm "Gelirim ben birazdan."

Tzuyu'nin peşinden sınıftan çıkarken tam o anda sınıfa girmeye çalışan Soojin'le burun buruna geldim ve birden geri çekildim.
"Ay kusura bakma görmedim seni Soojin" dedim gülerek.
O da gülüyordu." Bi tokuşmadığımız kalmıştı Shu o da oldu" gözleri yanımda kaskatı kesilmiş dikilen Tzuyu'ye kaydı. "İşin var galiba tutmayayım seni" bunları söylerken sesi öncekine göre biraz daha mesafeli çıkmıştı. Anlamlandıramadım " Evet sonra görüşürüz o zaman" dedim ve gülümsedim. Soojin de dudaklarına zoraki bir gülümseme yerlestirdi ve sınıfa girdi.

Tzuyu'yla koridorda yürüyorduk ve konuşmak isteyen o olduğu için konuşmasını bekliyordum ama ondan ses çıkmayınca ilk ben konuştum. " Ee Tzuyu ne konuşmak istiyordun sen?"
Birden düşüncelerinden sıyrılmış gibi bana döndü "A evet, şey ben birbirimizi iyice tanımamız gerektiğini düşündüm. Evet arkadaşız ama mesela senin en sevdiğin rengi,burcunu,hobini,fobini,mantıyı mı seversin yoksa sarmayı mı bilmiyorum mesela" bunları söylerken kıkırdadı. Açılmaya başlamıştı.

Güldüm. "Büyük bir ihtimalle ben sarma insanıyım. Bir tencereyi 10 dakika da falan bitirebilirim mesela." Merdivenlere ulaşınca geri sınıfa doğru adımlamaya başladık böylece koridoru turlayarak konuşuyorduk. "En sevdigim renk mor ama böyle açık renk olan, burcum oğlak, genel olarak hobim netflix karşısına geçip klişe kdramaları izlemek ama o sayılmazsa diye fotoğraf çekmek diyebilirim ve fobimi bende bilmiyorum beni çok korkutan bir şey yok galiba"

Gözleri açıldı "Vay canına seni hiç böyle bilmezdim yani bir tabak mis gibi mantıyı bir tencere sarmaya tercih ediyorsun öyle mi? Yok artık." dedi sırıtarak. "Hey tabiki sarmayı tercih edicem. Sen hic bir tencere kalem gibi sarılmış sarmanın tadını almadın mı ha?" Diye itiraz ettim. Onunla sohbet etmek eğlenceliydi ve bir çok ortak yönümüzü keşfetmiştik. Gün boyu onunla birlikte takıldım ve okul çıkışında ona veda edip çıkış kapısında her zaman ki okuldan sonrası yürüyüşümüzü yapmak için Soojin'i beklemeye başladım. Beklerken telefonuma göz atıp bildirimlere tıkladım. Kızlardan mesaj vardı

    Üç silahşörler🌹🌹🌹

soyeseyon
Shu sen nerdesin kızım sabahtan
kayboldun bir daha gelmedin

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 21 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

You Are Mine |SOOSHUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin