1.) Sokak

67 3 2
                                    


"İyi ki doğdun Sahra, iyi ki doğdun Sahra. İyi ki doğdun iyi ki varsın mutlu yıllar sana." diye bağırıyorlardı küçük kardeşim Yamaç ve elinde saatlerdir uğraştığı çilekli pastayla, hemen karşımda duran annem. Sesleri coşkuyla çıkıyordu ve tüm evi inletiyordu.

Ben içimde dolup taşan bir sevinçle ayakta dikiliyordum, mumlar bana ben mumlara bakarken arkamda sessizce oturan babama döndüm.

Babam böyle şeyleri pek sevmezdi. Saçma bulurdu, kızardı hep. Uzun uzun babama baktım. İlk başta pekte oralı olmadı.

Gözlerinin içine, yalvarırcasına baktım. Amacım onun da bize katılmasıydı. O da daha fazla dayanamayıp askın yüzüne bi tebessüm kondurmakla yetindi.

"Üfleyeceksen üfle artık, yiyelim şu pastayı." dedi ve daha da çok sırıtmaya başladı. Babamın gülmesiyle bende mutlu oldum.

Babam çok nadir gülerdi. Çok sinirli bir adamdı, ciddiydi. Her an herşeye kızardı ama özünde yufka yürekli bir adamdı. Onu bu haliyle bile çok seviyordum işte.

"Hadi ama eridi mumlar. Dileğini dile de üfle artık." demesi ile anneme baktım.

"Hadi ya pastayı yiyelim artık." diye atladı oradan Yamaç, durur mu?

"Tamam tamam üflüyorum." dedim bende bir heyecanla.

Gözlerimi yavaşça etrafta gezdirdim. Annem, babam ve kardeşim yanımdaydı. Hep oldukları gibi şimdide burdalardı. Harika bir ailem vardı. Maddi durumumuz fazla iyi olmamasına rağmen yetiniyorduk. Buna rağmen iyi bir çocukluk geçirmiştim. Ve beni hâlâ çok mutlu ediyorlardı.

Ellerimi sıktım, gözlerimi kapattım sıkıca. Ne dileyeceğimi iyi biliyordum. Aslında ne paranın değeri vardı, nede başka bir şeyin. Sadece ailem olsun yeterdi. Klasik aile kızıydım işte.

Ailem hep yanımda olacaktı nasıl olsa ama para da dilemiyecektim tabi. Çünkü para dilenecek değil kazanılacak bir şeydi.

Gözlerimi daha da çok sıktım ve hiç düşünmeden diledim.

'Çok, çok güçlü olmak istiyorum. Karşımda kimse duramasın.' dedim içimden.

Dileğim buydu, güçlü ve baskın bir birey olabilmekti. Buna az da olsa ihtiyacım vardı. Çünkü güçlü biri olabilirsem hep bana destek çıkan aileme bende destek çıkabilirdim.

Dileğimi diledikten sonra yavaşça açtım gözlerimi. Bir kez daha baktım aileme ve bir kez daha mutlu oldum. Herkes bana baktığı için biran önce üfledim mumları.

Üflememle birlikte annem ve Yamaç alkışlamaya başladı. Bir anada aklıma saatin neredeyse öğlen olduğu geldi. İş saatine az kalmıştı. İşe geç kalmamak için acele ile kesip sunumladım pastayı.

Hiç kimsenin yapamayacağı kadar lezzeteli olan pastayı yedim hızlıca. Annem zaten bir pastanede çalışıyordu, pastalarına tek bayılan ben değildim yani. O kadar güzeldi pastaları.

Hem pastamı yiyip hemde annemle sohbet ediyordum. Üniversitemin 3. yılındaydım. Bilgisayar mühendisliği okuyordum. Annemlede bunun hakkında konuşuyorduk.

"Sen işe gitmiyor musun? Yine geç kalacaksın." dedi babam. Babam hatırlatmasaydı unutuyordum.

Son lokmayı da ağzıma atarken acele ile fırladım yerimden. Kabanımı ve sırt çantamı alarak kapıya doğru koştum.

"Her şey çok güzel olmuş, ellerinize sağlık. Ben kaçtım." diye bağırdım evden çıkmadan hemen önce.

İlk gelen Halk otobüsüne bindim hemen. Öğlen olduğu için otobüs tıklım tıklım doluydu, o yüzden ayakta kalmıştım.

FERYAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin