1. Bölüm

18 3 6
                                    

  Ormanın derinliklerinden gelen ses beni bir anda içine doğru çekmeye başladı. Ormanın derinliklerindeki o ses beni içine çekerken;

   Mülaya krallığına hoşgeldin. Bundan sonra senin adın Cloria.

Ama benim adım Cloria değil ki, benim adım Lua.

  Ormanın derinliklerindeki o ses beni içine çekerken bir beyaz ışık patlaması sonucu yere düştüm. Kafamı kaldırıp etrafa bakmaya başladım. Kırmızı renkte evler ve her evin sahibin adı yazıyordu. Burası neresi diye etrafa bakarken gökyüzünde Mülaya krallığı
Yazıyordu. Kırmızı evlerin sahiplerinin isimlerine bakarken, kendi adıma denk geldim fakat bütün evler kırmızı renkte benim evim beyaz renkteydi. Evimin anahtarını evin bahçesinde ararken, bir yaşlı cüce yanıma geldi.

Dedi ki; "bu krallığın kaderi sana bağlı. Krallığımız uzun zamandır işgal halinde. Bu evi savaş açılmadan önce sana benzeyen bir prenses yaşıyordu. Prenses bu evde duvara elleri bağlanmış ve her yerinden bıçaklanmıştı. Aradan uzun zaman geçtiği için ve ben yaşlandığım için prensesin adını unuttum. Söylenene göre bu ev lanetli. O yüzden dolayısıyla evin anahtarı uzun zamandır kayıp."

   Yaşlı cüce bunları söyleyip yanımdan puf diye kayboldu. Biraz korkmaya başlamıştım. Çünkü bu evde yaşayan prenses ölü bulunmuş. Geceyi nasıl geçiricem, ya bende o prenses gibi ölürsem ve prenses bana benziyomuş, benzeyecek kimse yokmuş gibi. Beynimdeki buna benzer sorular ve kalbimdeki o korku sakin kalmamı önlüyordu. Başımın döndüğünü fark ettim. Ve yere yığıldım.

      Sabah olduğunda gözümü zorla açtım. Ve bir evin içindeydim. Duvarlarda dün gördüğüm o yaşlı cücenin fotorağları vardı. 

     Yaşlı cüce bir anda yanımda belirdi ama sinsi bir bakış vardı yüzünde. Yanıma gelip.

Yaşlı cüce; iyi misin?
Cloria; iyiyim fakat burda ne işim var?
Yaşlı cüce; kendi evinin önündeydin ama bayılmış bir şekilde bende seni kendi evime getirdim.
Cloria; teşekkürler fakat benim evimim orda ne işin vardı?
Yaşlı cüce; öylesine sıkıldığım için geziyordum.

İnsan bu saatte neden gezer ki?

Yaşlı cüce; bir şeyler yaptım. Yemek ister misin?

   Acıktığım için tabiki de tamam demiştim.

Cloria; peki yemek ne?
Yaşlı cüce; mantarlı, tarhanalı musakka.
Cloria; kulağa çok tuhaf geliyor. Sen bana bir tane kat, yanında içecek ne var?
Yaşlı cüce; biz burada içeceğe lıkır deriz. Lıkır olarakta kuş gözü çayımız var. Mülayanın en meşhur lıkırıdır.
Cloria; lıkır? Neyse kuş gözü çayının içinde ne var?
Yaşlı cadı; bizim burada mülaya ağacanın yapraklarını kurutup, öğütüp, mülaya ateşinde demlememize denir.
Cloria; o zaman ikisinden alabilir miyim?
Yaşlı cüce; alt kata gel ve masaya otur.

  Merdivenlerden inerken duvardaki resimler yine dikkatimi çekti. Merdivenin duvarında o yaşlı cücenin elinde bir asa ile bana benzeyen gibi benzemeyen gibi bir kadına asa tutuyordu. Biraz ürkmüştüm.

  Merdivenlerden aşağı indim. Ve yaşlı cücenin evinin masasına oturdum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Krallığın GizemiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin