Kat sabah oda arkadaşlarının gürültüsüyle uyandı. Normalde onların sesiyle uyandığında sinirlenmezdi ama artık durum farklıydı. Bu sabah o oda da son uyanışı olduğu için mutluydu. Onlarla konuşmadan işlerini halletti ve kahvaltı için büyük salona indi. Yer bulmak için masanın sonuna kadar yürümek istemiyordu, bu yüzden hemen dibinde duran Ravenclaw'lı bir kızın omzuna dokundu ve "Boş mu yanın?" diye sordu. Kız başı ile onaylayınca kızın yanına oturdu.
Kahvaltısını yaparken yanındaki kızın ara sıra kendisine baktığını hissedince "Çekinme, ne söyleyeceksen söyle." dedi. Kız şaşırarak ona baktı ve daha sonrasında gülümseyip "Yanlış anlama, başkalarından duydum ben de. Arkadaşlarınla kavga ettiğin için oda değiştireceğin doğru mu?" diye sordu.
Kat öfleyerek etrafına bakındı, kesinlikle çenesi düşük insanlarla doluydu binası. "Doğru ama kavgadan ziyade ufak bir tartışmaydı. Kimden duydun ki?" diye sorduğunda kız gözleriyle kapıdan giren dört genç oğlanı gösterdi. Kat "Tabii ya." diye mırıldandı, onlardan duyulmuş olması pek garibine gitmedi.
"Şey, benimle beraber odada iki kişiyiz ve bir kişilik daha yerimiz var. İstersen profesör Filius'a söyleyebiliriz." dedi kız. Kat bir süre kıza baktı ve "Tabii, ama profesör McGonagall kahvaltıdan sonra bu konu için beni görmek istedi zaten. Ona söyleyebilirim." dedi.
"İyi de profesör McGonagall bizim binamızla nasıl ilgilenebiliyor ki? neyse, eğer bizim odamıza gelirsen yatağın hemen pencere yanı olacak. Şanslısın yani." dedi kız.
"İsmin neydi?" dedi Kat, insanlara asla çabuk güvenen biri olmamasına rağmen bu kızın samimi yüzü ve yumuşak sesi ona ısınmasına neden olmuştu belli ki.
"Azalea Everwood, diğer oda arkadaşım da Seraphina Hale ama şu an uyuyor. Dün geceyi hasta bir şekilde geçirdi ve şu an bitkin." dedi. Kat yarım bir şekilde gülümsedi ve "Yaz ayında hasta olmayı nasıl becerdi?" dedi. Azalea güldü ve "Hina'nın yaptığı çoğu şeyin mantıkta yeri olmuyor ki... ama merak etme iyi kızdır, göreceksin." dedi.
Kat her zaman içine kapanık ve yalnız olmayı seven bir insan olduğu için kendi binasından çoğu kişiyi tanımıyordu. Simalar tanıdıktı ama kesinlikle isimler yoktu. Son bir yıldır kendi kabuğundan çıkmaya başlamıştı ki arkadaşım dediği kişilerden kazık yemişti, buna rağmen yine daha tanışalı beş dakika olan kişiye güveniyordu. Onun da laneti buydu belkide, sürekli güvenmek ve yüzüstü bırakılmak.
Kahvaltıdan sonra hızlı adımlarla McGonagall'ın odasına girdi. Henüz diğerlerinin gelmemiş olmasına sevindi, bir an önce sessizce her şeyin olup bitmesini istiyordu.
"Bay Flitwick ile konuştum, girebileceğin dört oda var." dedi McGonagall.
"Azalea Everwood'un kaldığı odaya yerleşebilir miyim?" diye rica etti.
McGonagall önündeki kağıda baktı ve "Evet, ismi burada yazılıymış zaten. Akşamüstü tüm eşyaların taşınmış olur, başka bir sorun var mı?" dedi.
"Hayır, özel olarak ilgilendiğiniz için teşekkür ederim profesör." dedi Kat.
McGonagall ona rica ettikten sonra Kat kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Tam o sırada McGonagall ona seslendi.
"Kat senden bir iyilik isteyeceğim, Potter ve zibidi arkadaşlarını bulup çağırır mısın? sanırım gelmeyi unuttular."
Kat her ne kadar istemesede de red ederse kabalık yapmış olacağını biliyordu. Bu yüzden sadece başı ile onayladı ve odadan çıktı. Derslerin başlamasına on dakika vardı, zaten Gryffindor ile ortaktı. Koşarak Aritmansi sınıfına girdi ve onları buldu. Arkası dönük olan Remus'un omzunu dürttü. Remus ona döndüğünde şaşırarak ona baktı.
"McGonagall sizi bekliyor." dedi Kat.
"Şimdi mi?" dedi James.
"Şimdi istemiyor olsa niye gelip sizle konuşayım ki?" dedi Kat ve Sirius'un yanından arkasından rüzgar bırakarak geçti. "Avcı filan mı bunun babası, bu asilik ne böyle?" dedi Sirius onun arkasından bakarak. Remus göz devirdi ve "Gidelim artık, ne olacaksa olsun da kurtulalım." dedi.
Derslerden sonra Kat derslerin tekrarını çıkartmak için kütüphaneye gitti, kulaklığını taktı ve notlarını çıkartmaya başladı. Yarım saat kadar olmamıştı ki yanındaki sandalyenin çekilmesiyle dikkati bozuldu.
Müziği durdurdu ve kulaklığını indirdi. "Görmüyor musun Black, çalışıyorum." dedi sinirle.
"Sakin ol, ben de o yüzden geldim zaten." dedi Sirius.
"Ha o mesele. Hayır Black, bir de senin sormana gerek yok." dedi Kat ve yazısını yazmaya devam etti.
"İstediğin herhangi bir makyaj malzemesini veya elbiseyi sana alırım." dedi Sirius.
"İstemez. Kendim de alabilirim." dedi Kat.
"Neden kabul etmiyorsun, hem ben hızlı öğrenirim." dedi Sirius.
Kat ona baktı ve "Senin gibi moronlarla vakit kaybedemem, o vakti kendime ayırmalıyım." dedi.
Sirius bir şey demedi ve üzerindeki deri ceketi agresif bir şekilde düzeltip gitti. Kat gözlerini devirdi, onun o deri ceketinden kesinlikle nefret ediyordu.
Biraz daha çalıştıktan sonra eşyalarını toparladı. Kütüphanenin girişinde Daisy ile karşılaştı, görmemezlikten gelecekti ama Daisy onun önünde durdu, sinirliydi.
"Yani gerçekten Azelea'nın oda arkadaşı mı olacaksın? bunun geri dönüşü olmayacak. Sana son bir şans verebilirim." dedi Daisy.
Kat onun bu tavırına güldü, Daisy'in böyle biri olduğunu yeni yeni fark ediyordu. Arkadaş oldukları süre boyunca onlardan birine dönüşmediği için minnettardı kendisine.
"Daisy, gidin ve benim artık olmadığım odada birbirinizi becerin." dedi Kat ve Daisy'in sağından geçerek kütüphaneden uzaklaştı. Koridordan geçerken sırtını duvara yaslamış, bir kızla konuşan Sirius'u gördü.
Yürümeye devam etti fakat daha sonra aklına gelen şey ile hızlıca Sirius'un yanına geri döndü. Kızla konuşuyor olmasını umursamadan hemen söze girdi. "Sirius, teklifini kabul ediyorum." dedi.
Sirius şaşkınca ona bakarken konuştuğu kız kaşlarını çattı ve "Madem başkası vardı beni ne diye oyalıyorsun burda?" dedikten sonra uzaklaştı. Sirius kızın arkasından anlamayarak baktıktan sonra Kat'e geri baktı.
"Hani benim gibi moronlarla uğraşmak istemiyordun?" dedi Sirius onun ani fikir değişikliğini anlamaya çalışarak.
"Kulağa imkansız gelecek ama senden daha moron olanlar var. Onlarla farklı bir şekilde uğraşma kararı aldım." dedi Kat.
Sirius kafası karışmış bir şekilde kıza baktı ve "Anlamadım." dedi.
Kat gözlerini devirdi ve "Şaşırmadım." dedi. "Ben sana yardım edeceğim, sen de arkadaşlarınla beraber en iyi olduğunuz şeyi yapacaksınız. Eski arkadaşlarımla biraz uğraşmanızı istiyorum."
Sirius genişçe gülümsedi ve "Bir taşta iki kuş." diyip elini sıkması için Kat'e uzattı.
"Samimi olacağımızı söylemedim Black, birbirimizin işini göreceğiz sadece. Yarın akşam yemeğinden sonra kütüphaneye gel. Daha detaylı konuşuruz." dedi Kat ve Sirius'un havada kalan elini umursamadan yanından gitti.
"Neyse, sen de ısınırsın bana bir gün elbet." diye mırıldandı Sirius ve kendi binasına döndü.
--
Oy lütfen!!!!!! 😔💕💕💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sirius Black - YOUR BEST AMERICAN GIRL
General Fictionne yazacagimi bilmiyorum guzel kitap iste ben okur olsam okurdum