Bölüm 1

1.5K 61 10
                                    

Kulise girdiği an gördü Asi'yi. Asi bir çok farklı mekanda çıkıyordu artık ve Alaz hiç birinin kulisini görmemişti. Diğer mekanların da kulisi bu kadar büyük mü diye merak etti ve merak ettiği an cevabı öğrenemeyeceğini düşünüp sinirlendi. Asi kapının tam karşısına konumlandırılmış boy aynasında kendine bakıyordu. Üzerinde Alaz'ın daha önce görmediği siyah şık bir gece elbisesi vardı. Başka şartlarda olsa nefesi kesilirdi ama başka şartlarda değillerdi, şu anı yaşıyorlardı ve sinirinden başka bir şey düşünemiyordu.

Aslında olayın üstünden saatler geçmişti. Kızını kreşten zor bela aldıktan sonra beraber yemek yemişler, parka gitmişler, Ece'nin annesinden ve babaannesinden saklaması şartıyla dondurma yemişlerdi. Daha sonra Ece'yi annesine bırakmıştı ve kızına küçük bir işi olduğunu söyleyerek evden çıkmıştı. Asi'nin sahne aldığı mekana doğru giderken, kafasındaki düşünceleri susturamamış ve sönmüş olan ateşini harlamıştı. Aslında sakince konuşmak istiyordu kadınla ama kendi ile baş başa kaldığı an düşüncelerini durduramamıştı. Oysa biliyordu, Asi artık kavga etmek istemiyordu, tartışmak bile istemiyordu. Hatta son zamanlarda Alazla konuşmak bile istemiyor olabilirdi. Bunu düşünmek istemezcesine kafasını iki yana salladı Alaz. Gergin bir nefes alıp konuşmaya başladı. "Neden o herifin adı var ya listede? Benim yok benim, babasıyım ben ama kızımı alamıyorum bile kreşten Asi."

"Sana da merhaba Alaz. Ne diyorsun anlamıyorum." Diye sordu Asi makyaj masasına yaklaşırken. Şaşırmamıştı bile Alaz'ın burada olmasına. O kadar iyi tanıyordu ki adamı, bugün kreşte yaşanan minik krizden sonra soluğu Asi'nin yanında alacağına emindi zaten. Hatta onu şaşırtan şey bu saate kadar beklemesiydi. "Hem sen neden buraya geldin, Ece nerede? Zaten döneceksin bir kaç güne, onunla olmalıydın." Alaz her zamanki gibi en olmaması gereken yerdeydi. Her şeyden önce şu an kızlarının yanında olmalıydı. Asi'nin sahnesine 20 dakika kala kuliste olması ise en olmaması gereken yerdi.

"Ben alamıyorum kendi kızımı Asi kreşten buna nasıl takılmayabilirim. Kızım babam bu adam benim diyor ama yok Asi Hanım ya da Engin Bey dışında kimse alamazmış Ece'yi kreşten ama ikinizden birini arayıp onay alırsak alabilirmişim. Ben. Babası." Diye düşünürken Asi'nin diğer sorusunu görmezden geldi. Evet, haklıydı aslında Asi. İki gün sonra dönüş uçağı varken kızından bir an bile ayrılmak istemiyor olmalıydı ama kreşte ona babası olmanız bir şeyi değiştirmiyor maalesef, Ece'yi sizinle gönderemeyiz dendiğinde kafası atmıştı işte bir kere.

"Alaz ne bekliyordun? Senin adın mı olmalıydı anlamıyorum ne saçmaladığını gerçekten. Eceyi kreşten benim alamadığım zamanlar için bir isim istedi kreş yönetimi, ben de Engin'in adını verdim. Hem onun çalıştığı yer yakın kreşe, onu tanıyor öğretmenleri, o kadar büyütülecek bir şey değil. Ece annen ile beraber değil mi? Sakın buraya getirdim deme." Sakince konuşmuştu aslında ama sakinliğini ne kadar koruyabilirdi bilmiyordu. Geçirdikleri 4 senede Alaz'ın bir anda parlamalarına ve pişman olmalarına o kadar çok alışmıştı ki artık kendisini kavga anına kaptırmıyor, sakin kalıyordu. Tabii bu durum Alaz 'ı daha da delirtiyordu ve Asi'nin bir yerde bam teline dokunuyordu. Rutinleri bunca yıldır Asi'nin çabalamalarına rağmen değişmemişti yani, tek taraflı bir şeylerin değişmeyeceğinin en büyük kanıtı olarak görmeye başlamıştı bunu Asi. Tek taraflı çabalamakla olmazdı bazı şeyler ve belki de bazı şeyler için çabalanmamalıydı daha fazla.

"Getirmedim buraya tabii ki, annemle beraber Ece." Dedi Alaz sakince. Tamam, kreş yönetimini anlıyordu. Neden kızını ona vermediklerini de anlayabiliyordu ama bu öfkelenmesini azaltmıyordu. "Neden Yaman'ın, Çağla'nın, annemin, adını vermedin? Neden o adam Asi? Ece'yi alabilecek bir sürü insan var ikimizin de güvendiği tanıdığı. Ben tanımıyorum Engin midir nedir. Buna sinirleniyorum ben."

Bul Bütün Denizleri | ASLAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin