"Bugünlük bu kadar, yarın için Chomsky'nin Evrensel Dilbilgisi Kuramını incelemenizi istiyorum. Detaylarını konuşacağız derste."
Öğretim görevlisi Bayan Song'un dersi bitirmesiyle amfideki kalabalık sınıf ayaklanmaya başlamıştı. İki sınıfın ortak girdiği ders olduğu için bugünkü sayıları bir hayli kalabalıktı.
"Of bugün hiç bitmeyecek sandım ya."
Felix oturduğu sandalyede kollarını açarak gerindiğinde Jisung da onun kedi gibi davranmasına gülmüştü istemsizce. Mor renkli defterini geniş bez çantasına attıktan sonra ayaklandığında siyah saçlı genç dudak büzerek onu durdurmuştu.
"Hemen eve mi geçeceksin ya? Almam gerekenler var, benimle alışveriş merkezine gelsene sen de. Birer kahve içeriz."
"Çok yorgunum Lix. Bayan Kang'ın sunumunu da hazırlamam lazım."
Felix de sırasındaki eşyaları toplayıp kalkarken mızmızlanarak Jisung'un koluna girmişti. "Bayan Kang'dan da Amerikan Edebiyatından da nefret ediyorum ya."
"Ben de. Vizem çok kötü geldi zaten, sunuma ve finale iyi hazırlanmam lazım."
"Benim de çalışmam lazım, beraber mi çalışsak? Vizelerde ayrı ayrı çalışmıştık, tek kötü gelen notumuz bu dersten."
Jisung bilmiyorum anlamında omuz silkmiş, merdivenlere doğru adımlamıştı. "Bilmem, istiyorsan çalışırız ama finallere daha çok var."
"Selam şekerlikler."
Bir alt kata indiklerinde duydukları ses adımlarını durdurup arkaya dönmelerine sebep olmuştu.
"Selam sevgilim."
Felix anında Jisung'un kolundan çıkıp sevgilisinin üstüne atladığında Jisung bu hâline kıkırdamış fakat Hyunjin'e çekingen bir selam vermişti. Üç gün önce Hyunjin'in de şahit olduğu kriz ânı onu biraz utandırıyordu. İkisi de bu konuda ağzını açıp tek kelime etmemişti ama yine de arkadaşının sevgilisinden çekiniyordu. Onun arkasından gelen diğer kişiler ise yok olmak istemesine sebep olmuştu.
"Ne bu ya mıçmıç, ayrı kalın biraz."
"Konuşan şerefsize bak, Jeongin'in götünden ayrılmıyor. Kendi sınıf arkadaşlarından çok biyoloji bölümündekilerle yakınsın it."
"Sana ne Chan, işine bak Chan, Seungmo ile ilgilen Chan, beni rahat bırak Chan."
Changbin'in isyankâr sesi ortamdakileri güldürürken fakülte çıkışındaki turnikelere yürüyorlardı bir yandan. Fen-Edebiyat fakültesi diğer fakültelere göre kampüsün en ucunda yer aldığı için aşağıdaki tramvaya yürümek her seferinde Jisung'a ölüm gibi geliyordu. Kampüsü dolaşan ringler de çok kalabalık olduğu için binmeyi hiç düşünmemişti.
"Ağaç olduk sizi beklerken."
"Patlama be geldik işte."
Minho elindeki bitmiş izmariti çöp kutusuna fırlatırken kendisine laf atan Hyunjin'e orta parmak çekmişti. Jisung'u günler sonra ilk kez görebildiği için gözleriyle kısa bir hasar kontrol yapmış, onu rahatsız etmemek adına tekrar arkadaşlarına yönelmişti.
"Ben alışverişe gideceğim, gelmek isteyen var mı? Jisung gelemeyecekmiş mecbur size kaldım." Felix'in mızmızlanması diğerlerini güldürse de Jisung üzülüyordu.
"Felix özür dilerim, cidden sunuma hazırlanmam lazım."
"Biliyorum ya, uzun zamandır çıkamadık seninle üzüldüm sadece birazcık."
Çardağın önünde konuşan ikiliyi diğerleri sessizce dinlerken Minho yeni bir sigara yakmış çözüm üretmeye çalışıyordu. Felix'in dediğine göre Jisung üç gündür sadece derse gelmek için evden çıkıyordu. Sigarasından derin bir nefes çektikten sonra aklına gelen fikirle dudaklarını araladı. "Birlikte alışverişe gidin, Felix de bunun karşılığı olarak sana sunumunda yardım etsin işte."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
miserable | minsung
Fiksi Remaja"sen yıldızlarını kaybetmeyi değil parlamayı hak ediyorsun jisung, ve inan bana gülüşün melekleri kıskandıracak kadar güzel." ↪ minsung [gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır.] tw: bu hikaye anksiyete, kendine zarar verme ve depresyon gibi unsurlar içe...