Gözümü yine telefonun alarmıyla açtım. Ve okulun ilk gününe uyandığımı hatırladım. Okulun yanmasını umut ederek yataktan kalktım. Odamdaki banyoya giderek bir duş aldım. Üstüme her zaman giydiğim gibi rahat bir şeyler giyerek saçımı kurutup basitçe ördüm. Aşağıya inip biraz mısır gevreği hazırlayıp yedim. Telefonumu elime alarak Nisan'ı aradım. Telefonu saniyesinde açtığına göre o da hazırlanmış ve beni arayacaktı. Yüzümde istemsiz bir tebessüm belirdi.
-Yine aynı anda, diyerek kahkaha attı Nisan.
-Hazırsın demi? Çıkalım mı?
-Evet hazırım. Çıkalım. Her zamanki yerden buluşalım kızlarla da. Ben WhatsApp grubundan onlara yazdım zaten, dedikten sonra her zaman olduğu gibi telefonu yüzüme kapattı.
Canım yürümek istiyordu. Evden çıkıp okula doğru yola koyulmuşken kafam bir sürü düşünceyle dolmuştu. Yine bir seneye başlıyorduk. Müdürün öğüt dolu saçma konuşmasından sonra sınıfıma gidip grubumla aynı sıraya oturacaktım ve öğretmenleri dinlememeye başlayacaktık. Bu düşüncelerimin arasında çiçekle dolu bir çardağa yani her zaman geldiğimiz buluşma yerine ulaşmıştım. Bütün düşünceleri kafamdan atıp gülümseyerek kızların yanına geçtim. Her zaman olduğu gibi beşimiz burdaydık ama Çisem ortalıkta yoktu. 10 dakika sonra Çisem de okul kapısının önünde belirdi. Koşarak yanımıza geldi.
-Bir kelebek gördüm fotoğrafını çekmesem olmazdı çok güzeldi. Özür dilerim geç kaldım, dedi nefes nefeseyken.
- Kızlar bu sene de süperiz. Böyle devam edelim. Her ne olursa olsun arkadaşlığımızı bozmayacağız. Kimse bunu unutmasın, dedim bir komutan edasıyla.
-Söz! dedi herkes aynı anda.
O sırada hiç özlemediğim o zil sesi duyuldu. Birlikte ikili sıraya geçtik. Benim yanıma her zamanki gibi Nisan geçti. Müdürün saçma konuşmasını dinlemektense Nisan ile konışmayı tercih ettim.
-Hiç özlememişim bu okulu, dedim kıkırdayarak.
-Kim özler ki bu hapishaneyi?
Sıranın en arkasındaki Melisa'yı ve Bengi'yi göstererek;
-Melisa öğretmenlerini, Bengi de yaptığı kötülükleri özlemiştir, deyince Nisan da kıkırdamaya başladı.
Müdür konuşmasını bitirmişti. Zaten dinleyen de olmamıştı o ayrı bir mesele. Sınıfa çıkıp her zamanki yerime oturdum. Öğretmen derse geçince herkesten itiraz sözleri yükselirken ben kafamı sıraya koyup sadece biraz sessiz bir yer istedim. O an kim benim yerimde olsa aynı şeyi düşünürdü. Yanımda sesiyle desibel rekoru kırmak üzere olan ve öğretmene bağırıp yalvaran Nisan var. Neyse ki bu yakarışlarla tenefüs zili çaldı. Bir sonraki derste sınıfa yeni 7 erkek öğrenci geldi. Benim umrumda olmadığı halde diğer kızlar çok dikkatli izliyorlardı. İlkinin boyu 1.88, kilosu 85. Saçları ve gözleri kahverengi. Adı Savaş (FRANCİSCO LACHOWSKİ). Normal duran Nisan Savaş'ı görünce kendinden geçmiş. Ona bakıp kıkırdıyorum. Ve Nisan'ı kendine getirmek için çabalıyorum. İkincinin boyu 1.78, kilosu 71. Gözleri açık kahverengi, saçları ise gözlerinden çok daha koyu bir kahverengi. Adı Görkem (DYLAN O'BRİEN). Çisem donakalmıştı.
Üçüncünün boyu 1.76, kilosu 58. Gözleri mavi, saçları ise orta sarı. Adı Tuna (LUKE HEMMİNGS). Hüma'nın bakışları çocuğun üstünde geziyordu. Dördüncünün boyu 1.93, kilosu 79. Saçları ve gözleri koyu kahverengi. Adı Ege (ANSEL ELGORT). Açelya iyice kendinden geçti. Hem Ege'nin öğretmenin boyunu geçmesine hem de Açelya'nın haline kıkırdadım. Beşincinin boyu 1.75, kilosu 61. Saçları açık kahverengi gözleri ise saçlarından çok daha koyu kahverengi. Adı Giray (CAMERON DALLAS). Altıncının boyu 1.80, kilosu 70. Gözleri kahverengi, saçları ise gözlerinin renginden koyu. Adı Yiğit (SERGİO CARVAJAL). Biraz umursamaz görünüyor. Gülüşü çok güzel geliyor. Sonra kendimi silkiyorum. Yedincisinin boyu 1.83, kilosu 62. Gözleri ve saçları kahverengi. Adı Meriç (VİNİ UEHARA). Meriç de Yiğit gibi umursamaz görünüyor. Ve onun da gülümsemesi çok güzel. Tekrar kendime gelmek için silkiniyorum. Biraz önce durumlarına kıkırdadığım arkadaşlarım bana bakıp kıkırdıyor. Sonra zil çalıyor. Geriye kalan derslerde bütün sınıfın gözü yeni gelenlerin üstünde. Onlar bizim gruba bakıyor. Yiğit ve Meriç geldiklerinden beri umursamaz davranışlara devam ediyorlar. İlk okul günü bitiyor ve rahatlıyoruz.
-Kızlar bir şeyler mi yesek, derken guruldayan karnımı umursamıyorum.
-Ah Romeo'm bana bir hamburger ısmarlar mısın? diyen Açelya cümlesini bitirdiği an hepimiz gülüyoruz ve Burger King'e doğru yürüyoruz. Kızlar yine siparişi bana veriyor.
-Herkese Big King demi? derken arkamı dönüp sıraya geçmiştim bile. Önümde sadece biri vardı. O da tepsiyi aldıktan sonra kısa süreli bir şok geçirdim. Çünkü biraz önce yanımdan geçip giden Meriç'ti. Hemen siparişi verdim. Hazır olunca Çisem ve Nisan'ı çağırdım yardım için iki tepsi Çisem aldı, iki tepsi ben aldım, iki tepsi Nisan aldı. Fakat Nisan arkasına dönünce gördüğüyle şok olması, şok olup tepsiyi düşürme tehlikesi yaşaması bir oldu. Savaş'ı görmüştü. Savaş da tepsileri tutmuştu. Nisan teşekkür edip masaya gelip oturdu. Üzerinden şoku hala atamamıştı. Yemeğimizi yedik ve dondurma almak için sıraya giren ben ve Nisan olmuştu. Dondurmaları alıp kızlara tek tek verdim. Tam her şey güzel derken üzerime milkshake dökülmesiyle her güzel şey yerle bir oldu. Ve bunun eseri kimdi acaba?! Meriç.
-Önümde niye duruyorsun çekilsene kenara. Bana milkshake borçlusun.
-Şaka mı yapıyorsun. Geldin milkshakeni üstüme döktün niye ben sana borçlu olayım?
-Ortada duran sendin çünkü.
Sinirlendim ve elimdeki dondurmayı olduğu gibi suratına yapıştırdım.
-Niye orta duruyorsun? Bana bir dondurma borçlusun, dedikten sonra hızla dışarı çıktım.
-Kızım ne yapıyorsun? dedi kuşlara bakarken Çisem.
-Canıma değsin. Öküze dersini verdim.
15 dakika sonra herkes evinde ve uykuya hazırlanıyordu. Ben hariç. Çünkü ben uykuya dalmıştım bile.
*+__+*
Hikayemi beğendiyseniz beğenip yorum yapmayı unutmayın. Yorumlarda yanlışlarım varsa bana söyleyebilirsiniz. Sizi seviyorum. *_*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat, Kırık Kalp!
Action6 genç kızın hayatı birden aksiyon filmine dönerse ne olur? Esila, Nisan, Hilye, Çisem, Açelya, Hüma... Bu altı arkadaşın macerasına hazır mısınız?