Gözlerimi hızlı kalp atışlarım eşliğinde açtığıma henüz yaşadığım olayın hissettirdiklerinin etkisini üzerimden atamamıştım. Onu gördüm Sevgili Dostum... İlk kez rüyama giriyordu. Bu... Bu o kadar güzeldi ki güneş doğana kadar ağlayabilirdim. Her anını yeniden yaşıyormuşcasına hissediyordum. Tenini tenimde, nefesini nefesimde.
Öylesine huzurluydum ki 24 yıllık hayatımın belki de hiçbir anında olmadığım kadar huzuru hissetmiştim. Tüm benliğimde hissetmiştim. Tüm hücrelerim yeniden yaşam bulmuşçasına bana enerji bahşediyordu. Saç diplerimden ayakucuma kadar her hücrem... Hiç tatmadığım bir duyguyu sadece birkaç dakikalık -belki de saniyelik- bir rüyanın bana yaşatmış olması işleri sandığımdan daha ilginç kılıyordu.
Yeniden yastığa uzandım belki yeniden uykuya dalıp o rüyaya dönerim düşüncesi ve isteğiyle fakat damarlarımda dolaşan ve sanki bitip tükenmesi imkansız gibi hissettiren bu enerji değil uyku uyumak gözlerimi bile kapatmama engel oluyordu. Sorun değildi. Kabul etmesi zor ama geri uyusam bile o rüyaya döneceğimi sanmıyordum. O özel ana yeniden dönebilmek... Ah Tanrım... Düşüncesi bile vücudumun titremesine içimde bir yerlerde yığınla kelebeğin uçmasına neden olurken aynı rüyaya yeniden dönmek bu sefer kalp krizi bile geçirtebilirdi bana. Bundan fazlasıyla emindim.
Ayaklarımı yataktan sarkıtıp saçlarımı karıştırdığımda içime derin bir nefes çektim. Uykudan tamamıyla soyutlanmış uyku sersemliğimi üzerimden atmıştım. Banyoya geçip yüzümü yıkadıktan sonra yeniden doğrulup aynaya baktığımda arkamda gördüğüm halisünasyon olmalıydı. Ne yani Minho evime girmiş üstüne üstlük bir de bu küçük banyoda tam arkamda mı duruyordu yani? Hey hani uyanmıştım ben? Emin miyim uyandığımdan?
Beni kendime getiren şey yine O olmuştu. Dudaklarında beliren o yarım gülümsemenin aksine küçük bir çocuk masumiyetindeki kıkırtısı doldu kulaklarıma. Kalbim yeniden o rüyadaki gibi çarpmaya başlamıştı. Aishh neler oluyor? Kalbim neden olur olmadık zamanlarda hızlanıyor? İçten içe sorduğum bu soru bile düşündükçe saçma gelmişti. Benim kalbim yalnızca Elf Minho'nun yanında böylesine hırçın atıyordu. Benim kelebeklerim sadece onun yanında kanat çırpıp midemi gıdıklıyordu.
Ne idi bunun adı? Bizler buna "aşk" derdik. Fakat bu hissettiğim şey, duygu ya da her ne demek istersen Sevgili Dostum, bu sadece 3 harflik basitleştirilmiş ve artık sadece bir kelimeden ibaret olan aşktan daha masum daha uzak, aşkın aksine daha duygu yüklü daha iç gıdıklayıcı daha büyüleyici daha...
Anlat anlat bitemezdi işte öyle kolay kolay. Okyanusları da verseler mürekkebim olarak yetmezdi ne onu ne de yaşattıklarını anlatmaya. Bırak yaşattıklarını anlatmak kirpiklerini bırakıp gözlerini anlatana kadar biterdi tüm mürekkebim. Olsun gözlerinden yarım gülüşünü eksik etmeyen dudaklarına geçene kadar da kanımın son damlasını dahi kullanırdım ne olursa olsun devam ederdim onu harf harf, kelime kelime yazmaya. Kanımın son damlası akıp bitsin bu da durdurmazdı beni. Ruhumun son demleri bile anlatırdı onu sonuçlarını umursamadan.
Ben bunları düşünürken gözlerimi aynadan görüp odaklandığım dudaklarına bakakaldığımda o sözü almıştı yeniden. İşime gelirdi onun sesini dinlemek. Hiç susmayadabilirdi bu da olmasını dilediğim yeni dileğimdi. Ah her neyse düşüncelerime nokta koyup söyleyeceklerini dinlemeliydim.
"Seni bu saatte uyandırdığım için affet beni lütfen." dediğinde bir an ne dediğini anlayamamıştım. Hey bir saniye beni uyandıranın o olduğunu nereden biliyordu? Bu sorumu sesli dile getirdiğimde cevaplaması uzun sürmemişti. "Gördüğün şey rüya değildi Büyücü Elfler sayesinde çıktığın ufak bir astral seyahatti." NE? "Astral seyahat mi? Hani şu bedenin yaşadığı alemde kaldığı ruhun evrenler arasında gezdiği?" Başını usulca salladığında dudaklarım aralanmıştı ve gözkapaklarım birkaç kez açılıp kapanmak zorunda hissetmişti kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiss Me Or Leave Me
FanfictionMitoloji seven Han Jisung ve Christopher Bangchan her zaman gittikleri kütüphanede yeni araştırma konuları olarak belirledikleri Elfler hakkında konuşurlar. Evine giden karanlık yolda ise onu görür Jisung. Mor saçları ve sivri kulaklarıyla tüm gün a...