~8 Yıl Önce~Salonda oturmuş televizyon izliyordum. Normalde çok yapacağım bir aktivite değildi ama odamda çok sıkılmıştım. Hep derslere çalışmaktan belim ağrımıştı. Bende sıkılıp salona gelmiştim.
Annem yemek hazırlıyordu. Bir televizyona birde anneme bakıyordum iyi mi diye. Telaşlı gibiydi. Sanırım babam gelmek üzereydi. Aslında yemeği o yapması biraz mantıksızdı. Evde hizmetçiler vardı. Babama göre biz çok zenginmişiz. Öyle demişti. Soylu bir ailemiz varmış falan filan. Küçükken bana bunları yediriyordu inanayım diye.
Babam anneme iyi davranmadığı için annem yemek hazırlıyordu. Annem yemek yapmayı bilmezdi. Bir tane menü eksik çıksın babam hemen sofranın ortasında döverdi onu. Canım acıyordu. Yapma dedim kaç defa babama,önüne geçtim anneme vurmasın da bana vursun diye. Vurdu da,acımadı hiç kızına da eşine de.
Her gece ağlardım annem için. Gözlerimin altı hep mosmor olurdu ağlamaktan. Alışmıştım ama anneme çok üzülüyordum. Keşke gitse de kurtulsa diye dua ediyordum.
Bir gün ağlarken gitmiştim yanına. "Kaç artık burdan,babam seni öldürür." demiştim. Cevap olarak "Ben zaten ölü gibiyim kızım. O beni yine öldürse ne olur ki?" demişti. O cümle ağzından çıkınca içim parçalanmıştı. Odama geçince sabaha kadar ağlamıştım.
Patates kızartmasının kokusunu içime çektiğimde düşüncelerimden ayrıldım. Patates kızartmasını çok severdim. Annem de çok güzel yapardı. Tek yapabildiği yemek buydu zaten. Onu da mükemmel yapardı.
Ayağa kalkıp salonu toplarladım. Babam her an gelebilirdi. İyice koltukları düzledikten sonra zil sesini duydum. Hizmetçiler kapıya koştururken bende televizyonu kapattım. Görmemeliydi televizyon izlediğimi. Yoksa kızardı,televizyonu alıp çöpe atardı. Yapmaz demeyin bir kere yapmıştı çünkü.
Ayak seslerini duyunca duruşumu dikleştirdim ve mutfak masasının oraya doğru yürümeye başladım. Bu ayak seslerini nerde duysam tanırdım. Sert ve bir o kadar da iddialı basıyordu yere babam.
Bana doğru yürümeye başladı. Korkmadım diyemem,hızlı adımlarla geliyordu çünkü. Böyle hızlı adımlar attığında en son yüzüme bir yumruk geçirmişti. Yere yığılıp kalmıştım.
"Güzel kızım," saçımı okşadı. Kızımmış,yuh yani. "Senin ne işin var burada? Odana gidip ders çalışman gerekmiyor muydu?" dedi ciddi bir sesle.
"Çalıştım zaten baba. Biraz sıkıldım annemin yanına geliyi-''
"Gelemezsin. Ders çalışacaksın. Her boşa geçen bir dakika bir rakip demektir." dedi ve yanağımı sıktı sertçe. Acımıştı ama sesimi çıkarmadım.
Sonra mutfağa doğru yürüdü. Hemen arkasından bende yürüdüm. Annem tam mezeleri götürecekken babamı görünce şaşkınlıktan bir tane tabağı yere düşürdü.
"Özür dilerim Ender. Elimden kaydı vallahi."
"Her şey de elinden kayıyor Aysel senin de ha! Yeter artık. Sil buraları. Acıktım,sofrayı kur."
Dedikten sonra tuvalete doğru yürümeye başladı. Annem bir bez almış tabağın kırılan parçalarını topluyordu. Hemen yere eğilip bende toplamaya başladım. Biraz topladıktan sonra elime batan parçayla hafifçe inledim. Annem bana baktı."Kızım! İyi misin? Ne oldu göster bana."
Dedi ve elimi avucunun içine aldı. Baya derin kesmiştim elimi. Kanlar yere akıyordu."Ah kızım ya! Yapmasaydın keşke. Ben toplardım buraları."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Travmalarımın Ortasındaki Adam
Teen Fiction"Travmalarıyla boğulan bir kız" "Onun hayatını mükemmelleştirecek bir öğretmen" Nasıl bir aşk olabilir sizce? Başlangıç tarihi=25 Mayıs 2024