3 (m)

1.3K 72 115
                                    


👋🏿

•••

"Mmmh." Boynunda gezen dudaklar, deliğine kot üzerinden parmaklarla basıntı. Hepsi Hyunjin'e cennette gibi hissettiriyordu. Çünkü bunu yapan Lee Minho'nun ta kendisiydi.

"Kıvranmana her saniye deliriyorum." Oğlanın tutamlarını çekiyordu Hyunjin. Fazla sabredemeyen Minho kotun düğme ve fermuarını açmış, aşağı indirmişti.

"Seni bu gece parçalayacağım."

"Lee Minho?"

"Evet, buyrun." Diyerek yataktan doğrulmuştu Minho.

"Gece saatlerinde 23 yaşlarında bir gencin parçalanmış cesedini bulduk, Hwang Hyunjin olabileceğini tespit ettik.  Test sonuçları yarım saate çıkacak. Buraya bekliyoruz." Kapatılan telefona bile tepki veremeyen Minho olduğu yerde kalmıştı.

4 gün önce.

"Hyunjin nasıl gider ulan?" Herkes şok biçimindeydi. Ortalıkta yoktu Hyunjin. Minho delireceğini hissediyordu.

"Efendim etrafa baktık ama bir iz toz yok." Chan adamına karşı dişin sıkıp gitmesi için işaret etti. Odada yalnızca Minho, Changbin ve Chan kalmıştı.

"Sen bilebilirsin Chan, sen bilirsin."

"Gerçekten bilmiyorum."

"Delireceğim!" Minho ayağa kalkıp ellerini saçına geçirdi. Dayanamayıp ileri koyuldu. Changbin, sinirli bakışlarını Chan'a atıp Minho'nun arkasından gitti.

"Minho nereye?"

Cevap yok.

"Minho nereye diyorum!" Bununla beraber yakalarında eller hissetmesi bir oldu. Minho'nun kırmızı gözleri gözlerindeydi. "Benim sevdiğim kişi yok anlıyor musun? Ona sarılamıyorum kaç zamandır haberin var mı? Var. Bu yüzden rahat bırak beni." Sertçe yakayı bırakıp yoluna devam etti Minho.

"Nereye kaçıralacağını bilmiyorsun bile.  Koskoca Amerika'ya hayatında ilk kez geldin. Baban için adım atmadın, şimdi onun için attın ama nereye gideceğini biliyor musun Minho?" Olduğu yerde durup Changbin'in söylediklerini dinledi. Uzun süre gözlerini kapattıktan sonra derin nefes alıp gözlerini açtı ve Changbin'e döndü. "En yakın karakol hangisi?"

"Her hangi bir durum olursa bilgilendireceğiz, bizden haber bekleyin. Çok uzun sürmez zaten." Changbin adama teşekkür edip arkasını döndü. Minho oturmuş sadece yeri izliyordu. Arkadaşının bu hâllerine hiç dayanamıyordu. Boğazını temizleyip Minho'ya yaklaştı.

"Gidelim kardeşim."

Şimdiki zaman.

"O olmaz değil mi Changbin?"

"Olmaz, Hyunjin hemen ölecek biri değil Minho."  Bu sırada doktor gelmişti. İkili hemen ayağı kalkıp umut dolu gözlerle bakıyordu ama doktor umutsuz şekildeydi.

"Ceset Hwang Hyunjin'e ait."

Minho bu olaylara zaten zorla dayanmıştı. Bu ona hayatta aldığı ikinci ağır tokat olmuştu.

Biri ona Hyunjin'in üzerine torpak atacaksın deseler inanmazdı. Şu an Koredelerdi.

"Eğer bir gün ölürsem annemin yanına gömsünler isterim."

Öyle de oluyordu. Minho annesinin yanıba gömüyordu bebeğini.

"Buraya dönmeye emin misin Lee Minho?"

"Eminim komutanım."

O gün askerlik hayatına geri dönmüştü Minho. Gençliğindeki gibi komutan Lee Minho olmuştu. Kafasını sadece bu işle boşaltabilirdi. Arada sırada beyaz kanlı elbiseyle Hyunjini etrafında görsede sonradan kendine gelmeye çalışıyordu. Annesinden sonra onunda gitmesi koymuştu, yalnız kalmıştı. Suçu kendinde arıyordu, çünkü balını koruyamamıştı.

Changbin, Felix'i seve seve evden kovmuştu. Mesleğine geri dönüp çok çalışarak Felix'i unutmaya çalışıyordu.

"Komutanım, komutanım!" Aceleyle içeri giren geç derin nefes aldı.

"Noldu Jisung?"

"Acil toplantı varmış, binbaşı sizi çağrıyor."  Minho kafasını olumlu anlamda sallamış, Jisung'u takip etmişti. Odaya girdiğinde kısaca selamlaşmışlardı.

"Konu kısacası senin baban ve yeni sevgilisi ajan." Ekran açıldığında ekranda Minho'nun babası ve yanında ağ şarflı zarif kız. Yüzü belli değildi. Minho pür dikkatle dinliyordu.

"Kız çok tehlikeli, ilk onu hedef alacağız. Bunu seni geçmişine dayanarak senin yapmanı istiyoruz." Minho olumlu anlamda kafasını sallamış, olaylarla daha yakından tanış olmuştu. İçinde garip his uyansada siktir edip hazırlanmayü koyuldu. 3 saate denilen yerde olucaklardı. Yerdeki çiviler lastiğe batacak ve araba ilerleyemeyecekti.

Dağın başında aralıklı mesafeyle iki nişancı vardı. Biri Lee Minho biri de Han Jisung.

"Geliyorlar." İçinde gitgite büyüyen hisse alışamayan Minho sabırla beklemeye başladı. Plan denildiği gibi ilerliyordu. Arababın tekerleri boşalınca durmak zorunda kalmıştı. Şoför ve adamlar indikten sonra en son kadın inmişti.

Minho harekete geçip nişan aldı.

"Ateş et Lee."

Gelen rüzgarın şalı götürmesiyle gördüğü kişiyle donup kalmıştı.

"Ateş et Lee!"

•••
Bölüm sonu.

İyi olmadı ama babay.

Race 2 || Hyunho (18+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin