1 (m)

2.6K 107 166
                                    


Selam.

**

2 hafta sonra.

"Lee Minho, Lee Minho!" isim adeta yankılanıyordu her yerde. İnsanların nerdeyse çoğu Minho için buradaydı.

Yarış başlamadan önce son kararla herkesin arabasına bir kız yerleşecekti. Bunların hiçbirinden haberi olmayan Minho arabasına adımlarken kapının kolunu bir kız açacakken durdurmuştu.

"Siktir git." Yandan baktığında patronun kızı olduğunu görsede aldırış etmeden kendi tarafına geçip arabaya bindi. Kemerin sıkıca bağladıktan sonra derin nefes alıp başını geriye attı. Gözünün önüne gülümseyen sarışını gelmişti.

"Herkes hazır mı?"

"1,"

"2,"

"3!"

Arabalar son hızla yola koyulmuştu. Bu sırada Hyunjin beyaz bir uzun elbiseyle oturmuş, televizyonu izliyordu. Hâline bakılsa acınılacak şekildeydi. Gülümseyerek televizyonu izliyor, biricik bebeğinin kazanmasını bekliyordu.

"Ve her zaman olduğu gibi Lee Minhooo!"

Hyunjin acıyla yerinden sıçrayıp hafif alkışladı. Fakat elinin sesinden farklı el sesi geliyordu. Kafasını çevirdiğinde ise Chan'ın koyulukları ile karşılaşmıştı.

Arabadan inen Minho, kaskını çıkarır çıkarmaz stadyumun çıkışına ilerledi. Patron Minho'nun bu hâlini bildiğinden öldülle kendisi ilgileniyordu.

"Bir haber var mı Changbin?"

"Malesef, ulaşamıyoruz. Ama Chan'ın burdaki fabrikalarını dağıtırsak onu sinirlendirebiliriz. Minho yandan Changbin'e bakıp başını salladı.

"Lütfen yapma! Dur yalvarıyorum!" Büyük dinlemiyor binlerce beyaz elbisenin yine birini kanatıyordu. Elbiseninin üzerinden bile olsa sertçe vurduğu kemer hissediliyordu.

"Nasıl? Minho kazandı diye sevinirken böyle hissediyor muydun?" Küçüğün acıyla inleme sesleri odaya doluyor, gözleri kan ağlıyordu. "Küçük sürtük."

Kemeri kenara atıp sarı saçları eliyle kavradı. "Benim oyuncağımsın, bana aitsin, kalbin benim. O aklında sadece ben bulunacağım. Yoksa yalnız deliğine dikiş atılmayacak." Nefesi küçüğün boynuna dokunurken, korkarak başını salladı minik beden. Saçlarındaki elini gevşetip ayağı kalktı Chan.

"Aferin, kalk bana yemek hazırla."

Minho silahları üstüne yerleştiriyordu. Son ikisinin şarjlarını kontrol ediyorken, Changbin dudağını dişleyerek dudaklarını araladı. "Abi adam mı alsaydık?"

"Hayır, silah sesi kesildiğinde gel." Bir şey demesine izin vermeden elindeki silahları hazırda tutuyorken dikkatlice adımladı fabrikaya doğru. Kapıya geldiğinde dikkat çekmeden içeriye bakmaya çalıştı. İki kişi gördüğünde derin nefef alıp duvara tırmandı. Düşer düşmez iki kişiyi vurdu. Yavaş yavaş yürürken önüne gelen adamları acımadan vuruyor, korkusuzca yürüyordu.

Ölümden korkmuyordu. Zaten bu 3 hafta ölüm gibiydi. Bütün adamları öldürüp içeriye Chan'ın odasına vardığında odayı inceledi. Odayı incelemesiyle sinirinin taşması bir olmuştu.

Race 2 || Hyunho (18+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin