4 | red

70 4 15
                                    


"Artık resmi olarak çalışanımsın, benim sözümden çıkmak gibi bir hataya kapılırsan kendini öldü bil" aklım kim taehyung'un sözlerine karışıp gidiyordu. sağlıklı düşünemiyordum. karşı koymayı herşeyden çok istiyordum ama sonrasını düşünmeden hareket etmek, saçmalıktı.

Kim taehyung, simsiyah gözleri ile beni karanlığına hapsederken sadece dalıp gidiyordum. sinirden belli olan damarları hafif hafif gitmeye başlamış, terlemesi azda olsa dinmişti. imzaladığım kağıdı eline alıp iyice inceledi. ardından ayağı kalkıp kilitli bir kasaya doğru ilerledi.

Kasa için şifre ile giriş yapmasını beklerken parmağını kilit kısmına koyarak kasanın açılmasına neden olmuştu. çok zekiceydi, şifre yerine parmak izi kullanmak. şifre her tür bulunurdu, çünkü her zaman bir ihtimal vardır.

Ama parmak izine çözüm sadexe kim taehyung'un parmağıydı. o kasanın içinde ne olduğunu net göremiyordum fakat görüş alanıma giren paralar, dosyalar ve silahları. Bir sürü renklerine göre dosyalar vardı. Bay kim benim baktığımı görünce sertçe kasayı kapattı.

"Ne o, kasayı açmak icin parmağımı kesmek için planlar mı kuruyorsun?" sert sesiyle konuşurken keskin bakışlarını bana yolladı. "Tek parmak değil." dedim aynı şekilde karşılık vererek. senin adamın olmayacağım kim taehyung. çünkü sen benim artık en büyük düşmanımsın.

Hafifçe sırıttı. korkmalı mıydım? Çünkü bu kahrolası adamın gülüşü bile tehlike saçıyordu. yavaş adımlarla karşımdaki koltuğa ilerledi. koltuğa kendini yatı verip, elini çenesine götürdü ve kaşıdı. aynı zamanda bana bakarak yapmayıda ihmal etmedi.

"Neden seni istiyorum biliyor musun?" dedi titiz sesiyle. neden mağnasında başımı salladım. "Çünkü bana ilk defa karşı gelen kişi sensin. gelemesen bile buna yeltenmen, etkileyici." sinsice güldüm ve başımı eğdim. parmaklarıma oynamaya başladım.

"Ama beni etkilemek, sandığın kadar güzel bir şey değil. seni gözümden ayırmayacağım jeon, ve sen bundan nefret edeceksin." dedi ve koltuğun kenarından sertçe tutup kendine doğru çekti. sıcak nefesi yüzüme doğru geliyordu. yüzünü incelerken kusursuz olduğunu farkettim.

Esmer teni, insanı delirtecek cinstendi. boynundaki dövmeleri onu daha fazla çekici yapıyordu, ayni zamanda kollarını kaplayan dövmeleri de. bu adam cehennemden gelmiş gibi kötü, cennetten gelmiş gibi büyüleyiciydi. anlam veremiyordum. her zaman mükemmel ötesiydi. onu kısa zaman önce tanıdım ama buna rağmen onu biraz olsun tanımıştım.

Ama ne kadar tanısam bile hâlâ anlam veremiyordum. bu kadar zengin olmasının nedeni, üç büyük şirketi vardı. ve birde kimsenin bilmediği yer altı mafyası oluşu. kara para haklayarak bu kadar zengin olmasını anlamıyordum. işin kötü yanı, bana karşı sürekli zenginliğini kullanıyordu.

Kaçmaya çalışsam, kimse beni kurtarmayacak gelip kim taehyung eline bırakacaktı. birisine para verip susturamam, çünkü kim taehyung 20 katını verir. birisini silah zoruyla konuşturamam, çünkü herkes kendini öldürtür kim taehyung'u satmaz.

Bu adamdan nasıl kaçacağım? hiç bir şekilde. "istemiyorum desem bile bırakmayacaksın değil mi? , korkmuyor musun seni satmamdan." dedim tek nefeste. ağır ağır nefes alıp vererek, göğüsümün serçe inip kalkmasına sebep oldum.

"Zaten satacaksın bebeğim. sana olan güvenim sıfır. ama her aklına beni satmak geldiğinde..." dedi ve belindeki silahi çıkardı, başıma dayadı. "Ölüm korkusu seni bitirecek. bu tek senin için geçerli değil. arkadaşlarında ölür."

Sözleri beyninde şimsekler çıkmasına neden olurken, aniden kontrolümü kaybedip ayağı kalktım. Aniden ayağı kalkmam ile diz kapağımdaki yaram fena sızlamıştı. ama şu an umrunda değildi. ellerimle ceketinden sertçe tuttum. "Eğer onlarla bişey yaparsan seni öldürürüm." dedim bağırarak. bay kim ne yaptığıma şaşırarak baktı.

Wanderlust | taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin