Uykudan acıyla kıvranarak uyandığımda felç geçirmiş gibi hissediyordum. diz kapağımın sızlayışı, çıldırmama yetiyordu. kurşunun acısı beynime kadar vuruyordu. hâlâ acıdan ölmeyişimi taktir ediyordum. yataktan doğrulmaya çalıştığımda hissettiğim acıyla geri yerime yaslandım.
Beni vuracağını düşünmüştüm ama bu kadar erken değil. şimdi bu halimle ona muhtaçtım. çok zekiydi. beni kendine muhtaç ettirerek yanında kalmamı sağlayacaktı. bu bacağım ilede bir yere gidemem. ayrıca haber bile gönderemem. zaten bu herifin yanında en ufak bişey yapsak haber giderdi ona.
Onun için çalışmamı söylediğinde şaşırsamda asla belli etmemiştim, çünkü ben asla devlet dışında birisi ile çalışmamıştım. çünkü devlet güvenilirdi, ama böyle insanlar asla. ama taehyung denen herifin dedikleri epey aklımı karıştırmıştı.
Bana devletin bir oyun oynadığını, benim gibi bir çok polisi feda ettiğini söylemişti. sözlerine inanmak istemesemde bu olaydan önce ölen polislerin karakolun karşısına maketleri olduğu geldi. hepsinin bütün detaylarına kadar incelemiştim. aynı dava, aynı olay ve ölüm.
kendimi bok gibi hissediyordum. bu polislere karşı hâlâ davada olmak bok gibi hissettiriyordu. hepsi taehyung denen kendini beğenmiş, züppenin suçuydu. belkide bu kadar masumun ölmesinin tek sebebi oydu, bütün oklar onu gösterse bile devletinde suçu vardı.
Devlet bütün suçların cezasını kesse de , konu paraya gelince akan sular dururdu. kim taehyung gücüne karşı kimse ceza kesmeye kalkmazdı. onun inanılmaz gücü vardı. abartmıyordum. devlete, ve çoğu güce karşı eşdeğerdi. hatta belkide onlardan daha fazla güç..
Tabikide işin ucu yine kara para haklamak ile ilgiliydi. bu kadar paralar, şöhret hepsi kirli paralardan geliyordu. buna karşı koymak istesemde karşımda kim taehyung vardı.
Boğazımın kuruduğunu hissederek yatağın yanındaki sehpaya uzanıp üzerindeki suyu zar zor da olsa almayı başardım. tirreyen ellerimle ağzımdan düşen küçük su damlaları ile suyu içmeye başlamıştım. şu anda tad alamıyorum o yüzden su bile mide bulandırıcı geliyordu.
bardağı yavaşça sehpaya bırakıp arkama yaslandım. biraz da olsa rahatlamıştım. acı giderek artsa bile sabretmeye çalışıyordum. odanın kapısı hafifçe açıldığında bütün odağım oraya kaydı. bay kim, karşımda elleri cebine dikiliyordu.
"Acın yavaşladımı biraz, hm?" dedi elini çenesine götürüp kaşırken. 'beni neden vurdun? sırf seninle çalışmayacağımı söylediğim için mi? kuvvetli bir adamsın, illa ki benden iyileri vardır." dedim tek nefeste. tek söz etmeyip bir süre beni izledi. bu fazla uzun sürünce gözlerini ayıran ilk kişi ben oldum.
Yavaşça yanıma doğru ilerledi, derin bir nefes verip, "ben istediğim ile çalışırım jungkook. şimdi de seni istiyorum ve çoktan aldım bile." dedi. gücünün oda farkındaydı. "Üstün falan değilsin, sadece paran var." dedim sertçe çıkışarak.
Bu sözüme sırıtıp, omzunu dikleştirdi. kemikli ve demirli parmaklarını çenemeye götürdü. başımı hafifçe kaldırıp ona daha fazla odaklanmam sağladı. Gözlerimiz kesiştiğinde, nefesimin kesildiğini hissettim.
o beni delirtiyordu. kafasını hafifçe yana doğru çevirdi " güzel çocuksun. sözümden çıkma'da heba olma" kestirir atar gibi söyledi son cümlesini. eğer onun emrinde olmazsam, beni öldüreceğini biliyordum.
Ama sen benim sonsuza kadar düşmanım olarak kalacaksın kim taehyung. bütün sırlarını devlete dökeceğim. kolay olmasada, bunu yapacağımdan eminim.
evet karşımda çok güçlü , her yerde adamları olan, bi' parmak çıklatmasıyla adam öldüren, milyarder adam duruyordu. ne kadar imkansız gibi gelsede bu algıyı kaldıracağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wanderlust | taekook
ActionYeni atanmış polis memuru jeon jungkook , milyarder iş adamı olan yer altı mafyası kim taehyung'a karşı. Semetae! Ukekook!