Kim Namjoon
Hyerin elimi tuttuğunda, ben de onun elini sıkıca kavradım. Dün çok büyük kavga etmemişiz gibi yine normal ve mutlu bir çift gibi davranıyorduk. Hyerin mükemmel görünmek için çok uğraşıyordu.
Her zaman mükemmel olmalıydı. Her şeyi mükemmel olmalıydı. İşte bu yüzden mükemmel ilerlemeyen tatilimizden erkenden dönmüştük. Oysa bence tatilimiz gayet de güzeldi.
Ona gerçekten ilk zamanlar aşıktım ama bir yerden sonra bir şeyleri düzeltme ve mükemmelleştirme huyu can sıkıcı olmuştu. Bu beni artık çok yoruyordu.
Taehyung'un tek başına bir çardakta oturduğunu görünce, "Taehyung'un yanı boş. Oraya gidelim." dedim gülümseyerek.
"Olur aşkım." dedi o da gülümseyerek. Yüzü; 'Her şey mükemmel gidiyor.' derken, ses tonu; 'İstemiyorum.' diyordu. Ses tonunu duymamış gibi yaparak, yürümeye devam ettim.
"Namjoon ve Hyerin! Hoşgeldiniz. Tatil nasıldı?" Taehyung kafasını Alexandre Dumas Monte Cristo Kontu kitabından kaldırıp bize baktı. Gözleri ve sezgileri tatilimizin kötü bittiğini fark etmişti. Ama yine de sormuştu.
"Mükemmel." dedi sevinçli ses tonu ile Hyehil.
"Tabi, senin olduğun yer mükemmel olmayacak da nasıl olacak ki zaten?" dedi iğneli bir şekilde Taehyung.
"Taehyung..." diye uyardım kısık sesim ile.
Hyerin bana baktı ve şaşkınlıkla konuştu. "Namjoon? Benim olduğum yerler mükemmel değil mi?"
Gözlerimi devirmemek için kendimi tutarken, "Hey! Hoşgeldiniz!" diye sevinç ve enerjik bir şekilde aramıza katılan Jimin ile derin bir nefes aldım.
"Mini!" Hyerin ayağı kalktı ve Jimin ile kucaklaştı. Ben de özlem giderdim Jimin ile.
"Moni!" dedi bana sarılırken Jimin. Taehyung'a baktı. "Bu ruhsuz ne yapıyor?"
"Son kitabımı okuyorum. Klâsik Dönem Edebiyatı sunum ödevimi tamamlamış olacağım. Bu yüzden benimle uğraşma, Mini." Taehyung gözlerini yumdu ve derin bir nefes aldı. Sonra tekrardan kitabına odaklandı.
"Yazık size cidden. Yoongi'nin arkadaşı Jungkook da Klâsik Dönem Edebiyatı için 50 kitap okuyordu." diye mırıldandı.
"O da mı Fransız Dili ve Edebiyatı okuyor?" Taehyung heyecan ile kafasını kaldırıp baktı Jimin'e.
"Hayır, o Rus Dili ve Edebiyatı bölümünden." Taehyung yeniden kitabına döndüğünde, Hyerin gözlerini devirdi.
Ona baktığımı fark ettiğinde, gülümsedi. Gülümsemesini görmezden geldiğim sırada, "Süper, Uber, Mikro, Müthiş, Makna, Karizmatik, Çılgın Bir Geceye Ne Dersiniz!?" diye bağırdı birisi. Şaşkınlıkla sesin sahibine baktım. Sesin sahibini burada daha önce birkaç kez daha görmüştüm. Yabancı gelmiyordu.
"Makna ne demek Taehyung?" diye sordu Hyerin merak ile. "Yoksa Jin yine kıçından kelime mi uyduruyor?"
"O çocuğu tanıyor musun?" diye şaşkınlıkla sordum.
"Evet. 1. sınıftan beridir bana aşık. Bize olan bakışlarını hiç fark etmedin mi?" diye kibir ile konuştu Hyerin. "Kim Taehyung?"
Taehyung, derin bir nefes aldı ve kafasını kitabından kaldırıp, "Makna; Bir insanın kanaat edip razı olacağı yeri bilmesi anlamına geliyor. Ama muhtemelen o anlamda kullanmadı kelimeyi." dedi Taehyung sıkılmış bir ses tonuyla. "Şimdi müsaadenizle kitabımı okumalıyım." Sabrının son kırıntıları da tükeniyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jealousy Issues (namjin)
FanfictionJin delicesine aşık olduğu kadını, sevgilisi olan adam ile birlikte görmeye dayanamıyordu artık. Bu yüzden aşık olduğu kadın Hyerin ve onun sevgilisi olan Namjoon'un arasını bozmak için her şeyi yapmaya karar vermişti.