1700'ler, kesinlikle entrika ve kaosun zirveye çıktığı, politik çekişmelerin Avrupa başta olmak üzere tüm dünyada büyük değişimlerin olmaya başladığı garip bir dönemdi. Ülkeler arası çıkar çatışmaları yeterince hararetliydi, mamafih Londra'daki sosyete adına dünyanın nasıl bir gidişatta olduğundan daha mühim şeyler vardı.
Gıybet.
Beyefendilerin son zamanlarda dertleri, sosyete içinde nüfuz elde etmek adına kendilerince fazla önemli hamleler yapmak üzerine odaklanmıştı, hanımefendilerin pek çoğu ise prestijli evliliklerle sosyetede yükselme derdindeydi.
Bu halkın ve dünyanın gerçeğinden uzakta, Britanya sosyetesinin bu tiyatral dertleri, bitmek bilmeyen dedikodu telaşı her ne kadar kendilerince bitmek bilmez bir oyundu, şüphesiz. Eşsiz yeşilliklerle dolu parklarda pazar ayinlerindenden sonra yürüyüşler yapmak, haftalık zenginlik ve şatafat yarıştırmaktan ibaret organize ettikleri balonlara katılmak, çay partilerinde bitmek bilmeyen dedikodularla birbirlerini aşağılamak, nakış, resim, piyano, Fransızca bilgisi gibi eğitimlerini yakıştırmak, tüm dünyaları olmuştu.
Her an herhangi birinin kuyusunu kazmaya yönelik ve bundan keyif almaya odaklanmış, bencillikleri ile halkın çoğunluğunu oluşturan alt tabakanın hallerini yok sayan bu sosyetenin mütemadiyen dilinden düşürmediği aile, Kont Clarke ve ailesiydi. Çapkınlıkları yüzünden bilhassa hep bir skandala sebebiyet veren bu adamın hikayesi, her bir çocuğunun farklı bir kadından olmasından olacak, pek ilginçti.
İlk evliliğini mevcut Britanya Kralı'nın merhum kız kardeşi prenses hazretleri ile yaparak sosyeteye hızlı bir giriş yapan Clarke, unvansız ancak zengin bir adamdı. Prensesin eşi oluşu sebebi ile kont ilan edilmiş, zenginliğine zenginlik katmıştı. Birkaç yıl herkesin yaklaşmak istediği, ilgi çekici bir beyefendi olmuş, sevilmiş ve takdir görmüştü.
Ancak bu durum, eşi prenses hazretlerinin doğum esnasında ölümü ile hazin bir şekilde sona ermişti. Kont Clarke'ın centilmen ruhu, hayatı boyunca gerçekten aşkla bağlı ve sadık olduğu tek kadının, prenses olan ilk eşinin oğullarını doğururken kan kaybından ölümüyle ölmüştü. Belki bu yüzden Kont, evladı William yokmuşçasına orada burada edepsiz ve hayasız eylemlerle sosyetenin maskarası olacak, herkesin tiksinti ile bahsedeceği bir hovardaya dönüşüvermişti.
Kontun çarpık ilişkileri, kimi zaman evli kadınları dahi baştan çıkarmak adına ülkenin em zengin ve en yakışıklı soylusu oluşunun ekmeğini yiyişi, maalesef ki çocukları için bir kaostu. Babalarının kötü şöhreti, öylesine arsızca her yere yayılmıştı ki Clarke mülkü dışına çıktıkları her an üzenlerin yönelen bakışlar, fısıldaşmalar çekilmez bir çileydi.
Kabusun ta kendisi...
İşte bundan olacak, evlenip bu lanetlenmiş soyaddan kurtulma hayali kuran Clarke kızları için o mayıs sabahı, tarihi bir önem arz ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Londra'da Bir Parisli: Bay Rousseu
Historical FictionFransız Devrimi'nin yankıları sürerken, genç ve yakışıklı Dük Pierre Rousseau, aristokrasinin geleceksizliğini görüp bankacılığa atılır. Paris'te İngiliz Kont Clarke ile karşılaşması, her iki ailenin de kaderini değiştirir. Kont'un büyük borcunu öde...