O kadar uzun bölüm yazıyorum yorum atarsanız coook sevinirim
basladik brawl starsa
Kameraları kapatıp kendisi de giyinmeye gitti. Şimdi herkesin birbirini az da olsa tanıma zamanıydı. Birbirinden farklı 12 kişiliğin oluşturacağı kaosu düşünüyordu Hwang. Siyah takım elbisesini giyinip odasından çıkarak yemek odasına girdi.
Uzun bir masa ve etrafına yerleştirilmiş 14 sandalye. Bugün Lee Yongbok'un isteği üzerine Bang Chan da gelmişti. Artık o da burada yaşayacaktı.
Masanın en başına kendisini tam karşısına da doktoru oturtmuştu. Kendisinin sol yanında Han Jisung, sağ yanında Seo Changbin vardı.
Bir süre sonra herkes gelince yemekler sofraya serildi. Yemekte masraftan kaçınmamıştı Hwang. Oldukça özenle seçtiği menüler bir bir herkesin tabağına konulurken kendisi yemeğe başlamıştı.
Choi Soobin ve Choi Yeonjun yanyana oturmuştu. Soobin, Yeonjun'a yemeğini yediriyordu. Dikkatini çekmişti Hwang'ın.
Lee Yongbok'un gözlerinde ise bir telaş, korku var gibiydi. O, Chan'ın sağ yanında oturuyordu. Islık çalıyor ve ara sıra elini masaya vuruyordu.
Eli birden bıçağa gidince Christopher elini tuttu. Gözleri birleşince omuzunu silkti. Korktuğu içindi bu fazla tik atağı.
Hwang durumu fark edip hizmetlileri çağırdı. "Sarı saçlı oğlanın bıçağını keskin olmayan bir bıçakla değiştirin."
Felix kendisini bir çocuk gibi hissetmişti. Aklı dengesi yerinde olsa da değilmiş gibi muamele edilmek zorundaydı. Önüne plastik çok da keskin olmayan bir bıçak konulunca gözleri arkadaşıyla birleşti.
Chan kendi bıçağı ile etini kesip geri çekilmişti. "Sakin ol güzelim. Tamam mı?" dedi rahatlatıcı bir sesle. Başını sallayıp etten bir ısırık aldı.
"Bir dakika... Neden onun tanıdığı gelebiliyor da biz tanıdıklarımızla görüşemiyoruz?" Kim Jennie'nin sorusuyla Hwang ona dönmüştü.
"Senin orospu dışında tanıdığın biri var mı? Çevren onlardan ibaret sanıyordum. Ayrıca bizim orospulara ihtiyacımız yok."
Hwang'ın acımadan kurduğu cümle ile Kim Jennie'nin elleri havada asılı kaldı. "Orospu çocuğu..." diyerek ağzında bir küfür yuvarladı.
"Ama gerçekten o haklı. Neden biz tanıdıklarımızı getiremiyoruz?" Wonyoung'un onu destekleyip yaptığı nazik çıkışla Hwang ona döndü.
"Burada zengin züppelere de yer yok Jang Wonyoung."
Yüzü düştü. Kaba bir şey söylemek istemiyordu ama karşısındaki kişi çok kaba konuşuyordu. "Sen kötü birisisin." Hwang bunu duyduğunda güldü.
Masadaki herkes yemeğini yerken Han Jisung yemeğe dokunmamıştı bile. Hwang ona dönüp yemeğini işaret etti. "Ben doydum, elinize sağlık." diyip ayağa kalkmıştı.
Fakat kolunu tutan sert bir el onu yere fırlatmıştı. "Verdiğim emirlere uymanız konusunda sizi uyarmıştım." diyerek üzerine yürüdü.
"Tabağın bitmeden bu sofradan anca ölü bedenin çıkar."
Han Jisung korkmak yerine göz devirip yerine oturmuştu. Etten bir ısırık aldığı sırada midesi onu geri itmişti. Yan tarafına dönerek kustuğunda Hwang kaşlarını çatarak ona baktı. Masadaki herkes sessizce onları izlerken sinirle saçlarını tuttu katil.
"Bilerek kendini kusturmayı kes! Ne olursa olsun yemek bitmeden kalkmayacaksın!"
Bitkin gözlerle katile baktı çocuk ardından önüne dönüp bir kaç ısırık daha aldı. Dördüncü ısırığı alınca yedikleri tekrardan yerle buluşmuştu. Suyu kafasına dikip azcık kalan ete baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tourette, hyunlix
Fanfictiontourette sendromuna sahip olan lee yongbok'un üstün zekası sayesinde sadece çok zekilerin gidebildiği bir üniversiteye gitmeye hak kazanması elbet onun için çok güzel bir haberdi. fakat bu okul toplantisinda sahneye öğretmenler değilde ölü bedenler...