12-Kaybolmak

532 95 57
                                    

Oy sınırı 70, yorum sınırı 50. İyi okumalar.

Willa, Sirius'un yanında otururken karşısındaki koltukta oturan Aurora'yı inceliyordu. Sarı saçları omuzlarından biraz daha aşağıda bitiyordu. Yeşil gözleri ışıl ışıldı. İkizlere hamile olduğundan olsa gerek karnı şimdiden biraz belirgindi. Gerçi kaç aylık hamile olduğunu bilmiyordu.

Sirius'un bugüne kadar hoşlandığı tek kız oydu ve çok güzel görünüyordu. Aynı zamanda Remus'un anlattıklarından çok iyi kalpli olduğunu da biliyordu.

Aklına o sabah olanlar gelirken gözlerini kapayıp derin bir nefes aldı. Sirius'un Aurora'dan hâlâ hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyordu ama kendisinden hoşlanmadığı kesindi. Sadece onunla vakit geçirmekten hoşlanıyordu, bir de öpüşmekten ya da daha fazlasından.

Kendisi için de aynı şeyler geçerli değil miydi zaten? Niye bunu bu kadar dert ediyordu ki?

Sirius'a kaçamak bir bakış atıp Aurora'ya bakışlarından ondan hâlâ hoşlanıp hoşlanmadığını anlamaya çalıştı. Ama Sirius, Aurora'ya değil Remus'a bakıyordu ve ikisi ne olduğu hakkında en ufak fikri olmadığı bir konu hakkında hararetli bir konuşma yapıyorlardı.

Quidoch. Ya da buna benzer bir şey.

Aurora da konuşmalarına dahil olduğunda Willa kendisini oraya ait değilmiş gibi hissetti. Aslında ait de değildi zaten.

Oraya ait olmama hissi git gide arttığında ayağa kalkıp yanlarından ayrıldı. Sonra da bahçeye çıkıp çimenlerin üzerine oturdu.

Sabah olanlar bir hataydı. Sirius'la sevgili olması da bir hataydı. İlişkilerinin yürümeyeceği kesin olmasına rağmen her geçen gün ona daha çok bağlanıyordu ve daha da kötüsü bu bağlanma tek taraflıydı.

Belki de Sirius sadece Aurora'yla sevgili olması imkansız olduğu için onunla sevgili olmuştu. İki ay sonra İngiltere'den gidecek olması da işleri onun için kolaylaştırıyordu.

Willa bu iki ayda yara bandı görevini yerine getirdikten sonra Sirius, İngiliz bir büyücüyle birlikte olabilirdi. Zaten bir büyücü niye büyü yapamayan biriyle olmak istesindi ki?

Orada ne kadar oturduğunu bilmiyordu ama kimse kendisine bakmaya gelmediğinde içten içe Sirius'un yokluğunu fark etmesini uman yanı hayal kırıklığına uğradı. Buna bir de Remus'un yokluğunu fark etmemesi eklendiğindeyse tüm engel olma çabalarına rağmen gözyaşlarına boğuldu.

Kendisini aniden Andre kendisini terk ettiği zamanki kadar yalnız hissetmeye başlamıştı ve bu kez yanında onu teselli edecek arkadaşları ya da ailesi de yoktu.

Gözyaşlarını güçlükle durdurmayı başardığında ayağa kalkıp bahçeden çıktı.

Biraz etrafta dolaşıp sonra da bahçeye geri dönecekti. Nasıl olsa kimsenin yokluğunu fark ettiği yoktu.

***
"Anlamıyorum." diye homurdandı Sirius elini saçlarından geçirirken. "Nereye kayboldu ki bir anda?"

"Evde olmadığından emin misiniz?" diye sordu Aurora. "Her yere baktınız mı?"

"Baktık." dedi Remus. "Yok hiç bir yerde."

"Belki Sirius'un evine dönmüştür."

"Evin yerini bulamaz ki." dedi Remus tedirginlik dolu bir ses tonuyla. "Yer yön duygusu sıfır onun."

"Ben yine de eve bir bakayım." dedi Sirius. "Niye haber vermeden gitti anlamıyorum ki?"

Cümlesinin peşi sıra Cisimlenerek gözden kaybolduğunda evine dönüp tıpkı Aurora ve Remus'un evinde olduğu gibi her yeri aradı ama Willa'yı bulamadı.

Gittiğini nasıl fark ettiğini anlamıyordu bir türlü. Aynı zamanda niye haber vermeden gittiğini de.

BÜYÜ YASAK【Sirius Black】Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin