Neden böyle davranmıştı anlamadım. Aramadan kapanma sesi gelince Jisung ile birbirlerimize baktık şaşkın gözlerle.
"Ne?"
"Ne" ikimizde aynanda konuşunca güldük, ama hala bir şey anlamamıştık. Önüme dönerek sürmeye başladım. Jisung gene konuşmaya başladı.
"Arkadaşın mı?"
"Yani... öyle diyebiliriz. Benim iş yerinden arkadaşım işte."
"Hmm, arkadaşın hep böyle midir? Yani istersen cevaplama biliyorsun ben sadec-"
"Evet, hep böyledir. Gerilmene gerek yok, istediğini sor."
"Peki...."
"Şimdi oraya yani senin evine gidince ne yapacağız?"
"Düşüneceğim ama ilk önce seni bir yere saklayacağım. Patronun seni görmesini istemiyorum."
"Beni görürse ne olur ki? Ben tehdid miyim?"
"Tabii ki öyle değilsin! Patron çok kızarsa beni işimden atabilir."
"O bu değilde, sen niye adam öldürüyorsun? Senin işin katil olmaksa işinin patronu olman gerek."
"Hayır, ben katil gibi gözükebilirim ama..."
"Ama?"
"Bunu sana söylemeli miyim ki? Artık söylesem de söylemesem de bir şey olmayacak."
"İstersen söyleme."
"Jisung, ben bir ajanım tamam mı? Bunu sana söyledim çünkü bilmen gerekiyor."
"Ha? Yani bildiğimiz gizli ajan? Böyle kimse tanımaz, filmlerdeki gibi mi?"
"Aynen onun gibi." Dedim gülümserken.
"Vay canına! Bu mükemmel- Yani, değil değil! Adam öldürüyorsun sen!"
"Hadi ama? Öyle deme kalbim kırılıyor."
"Üzgünüm..." dedi bir anda değişen morali ile.
"Hey tamam sıkma canını. Ciddili söylemedim." Ciddili söylemiş olabilirim.
"Hem bak geldik evime." Diyerek arabayı park ettim. Kapımı açarak çıkarken Jisung'da kapısını açıp çıktı. Hemen yanıma koşarken mahalleyi turladı gözleri. İlerleyip apartmanın içine girdiğimde merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım, Jisung'u kontrol ettiğimde beni takip ettiğini gördüğümde gülümseyerek yukarı çıkmaya devam ettim. 2 kat çıktığımız da dönüp Jisung'a baktım. Bitmiş haliyle elini duvara koyarak yaslanıyordu. Elimi cebime götürüp anahtarı aldım ve kapıyı açtım ve yana geçip Jisung'un geçmesini bekledim. Geldiğinde kapıyı kapatıp anahtar ile kitledim.
Jisung etrafı izlerken yatak odama gittim, Jisung peşimden odaya girerken onu durdurup
"Üstümü değiştirirken beni izleyeceksin heralde?" Diyerek sırıttım.
Değişen ve kıpkırmızı yanaklarıyla kekeleyerek konuşmaya başladığında onu izledim.
"B..ben gerçekten özür dilerim! Bilmiyordum." Dedi ve arkasını döndü. Kapıyı kapatıp kıkırdarken üstündekileri çıkardım. Üstüme siyah bir tişört giydim. Altıma da şort giyerken Jisung için kıyafet seçtim, tişört ve şort. Evet şort😻
Kapıyı açarken Jisung'un yanda oturduğunu gördüm. Gülerken yanına gelip omzuna dokunduğumda bana baktı.
"Hı?"
"Kıyafet bıraktım yatak odasına. Onu giyebilirsin." Kafasını sallayarak odaya girdi. Kapıyı kapatana kadar onu izledim. Kapı kapanınca salona geçip Jisung'u bekledim. Saniyeler sonra geri geldiğinde onu süzdüm. Altında hiçbir şey göremediğime gözlerimi far görmüş tavşan gibi açıp bacaklarını süzdüm. Mükemmel görünüyordu.
"Hyung, bir sorun mu var?"
"Ah? H..hayır. hiçbir sorun yok sadece... gel otur konuşalım."
"Pekii" Diyerek yanıma zıplayarak geldi. Geldiğinde tişörtü biraz açılınca gördüm şort kıyafetin altında kalmıştı. Sapık gibi hissediyorum.
Şuan o kadar fazla yazamadım😨 ama yorulduğum için bırakıyorum ve bölüm hiç içime sinmedi. Fazla hızlı oldu yani.
Oy vermeyi unutmayın görüşürüz😻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr. Killer
Fanfictiongizli bir ajan olan Lee Minho'yu Han Jisung fark ederse ne olur? Fikir benimdir! Başka bir yerde aynı konuyu gördüyseniz ben sorumlu değilim.