Agiel gülümsedi sırtını gösterdi "Tam şura kaşınıyor aslında."sonra ciddi ciddi yaklaştığımı gördü. "Geçen sefer İmparator'umuzu ne güzel övmüştün öyle ." diyince durdum. Etrafta çalışanlar geçiyordu, geçen sefer söylediğim kötü sözler aklıma geldi. Dedikikodu olmasın diye ironi yapmıştı. Bozuntuya vermeden "Ah, evet. Yaşasın İmparator!" diye bağırınca çalışanlarda yerlerinde durup benim gibi bağırdı "Yaşasın İmparator!" dediler ve işlerine döndüler.
Agiel eliyle beni takip et işareti yaptı. Derin bir nefes aldım. Bir de bunla uğraşmak zorundayım.
Onu takip ettim beni bahçenin sessiz köşesindeki güllerle sarılı çardağa kadar götürdü. Güller Victor'un bahçesindekiler aksine kırmızydı, aynı şuan ki Agiel'in ışıl ışıl kırmızı gözleri gibi.Çardağa adım bastığımda Agiel arkası dönüktü.
İleride ki saray duvarının zamanla oturmaktan oluşan çatlaklarına bakıyordu. "Seni cadı olmakla suçladım. Bana sinirlenmekte haklısın." Arkasını döndü endişeli çatık kaşları ile ellerini arkasına bağladı ve devam ettti "Ne desem beni affetmeyeceğini biliyorum. Sadece söylemek istedim."Sadece ona baktım. "Sen şaka mısın?"
Agiel bana bir adım yaklaştı "Ben seni suçlamasaydım eğer, biri benim yerime yapardı. Solmayan İmparatorluk ne kadar uzun yıllar ayakta olursa olsun burdaki elfler..." Sağ elini arkasından çıkardı, elini iyice sıkıp eline baktı. "Korkuyorlar. Normalde adı anılması yasak ama... Darquesse Ölüm Getiren olarak bilinir. Yüzbinlerce elfi katletmiştir. Söylenenlere göre yüz elfin sihir gücünü birleştirsen bile onun büyü gücü kadar etmez."
Kaşlarım kalktı vay anasını.
"Duvarlar on yıl önce inşa edildi değil mi? Yani o zaman mı saldırdılar? Savaş olduğunu biliyordum ama bu denli büyük olduğunu bilmiyordum. Peki madem büyücüler bu kadar güçlü, bu duvarlar onları tutamaz ki?""Zaten duvarlar onları engelleyen şey değil." Bir adım daha yaklaştım ve "O zaman ne?"
Agiel gülümsedi "Çok meraklısın he." Diyip burnuma bir fiske vurdu. Acının etkisikiyle yüzümü buruşturdum ve burnumu tuttum.
"Hey!"Uzun zamandır arkasında tutuğu sol elini çıkarttı ve elindeki kırmızı bir gülü bana uzattı. "Her şey için özürüm olarak kabul et." Bu sefer arkasını dönme sırası bendeydi. "Almayım, teşekkür ederim." gitmeye yeltendim ki kolumdan tuttu.
"Daha idman yapacağız, anlaşmıştık. Unuttun mu?"
Çatık kaşlarla ona döndüm "Keşke Victor'un seni dövmesine izin verseydim de bu külfete katlanmak zorunda olmasaydım."
Gülümsedi ve elime gülü tutuşturdu "Sırrın bende olduğu sürece zorundasın."
Gülü elimde sıkıp ona atmayı planıyordum ki gülün dikeni bana battı ve acıyla inledim. Gül yere düştü ve Agiel hızla elimi iki eliyle kavradı.
"Özür dilerim gözümden kaçmış olmalı. Bakmama izin ver lütfen."Elimi hızla ondan kurtardım "Bilerek yaptın! İnsanlara acı çektirmekten başka bir şeyden hoşlanmaz mısın sen?"
Elimi güçlü kolları ile tutup hafif kanayan baş parmağımı tuttu "Özür dilerim cidden fark etmedim." ve emdi. Sağ kaşı hafif yukarı kalktı
Kaşlarımı çattım "İğrençsin." elimi çektim. Suratına bir tane geçirmek istedim.
Agiel doğruldu "Hadi antremana geçelim."
***
Tekrar büyü çalışma yerine geldik ama bu sefer fiziksel antreman yapacaktık. İçeri girdiğimizde Victor'un bakışları direk bize yöneldi. Agiel p*ç sırıtması ile elini elitçe ona salladı. Victor göz devirip görmezden geldi onu. Sonra tekrar eğitim verdiği askerlere yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Solmayan İmparatorluk
FantasíaElflerin ve insanların beraber yaşadığı Solmayan İmparatorluk, yüzyıllarca büyücülere karşı ayakta durabilen tek impartorluktur. Bu imparatorlukta elfler ve insanlar büyücülere karşı birlikte yaşamaktadır. Ancak bu uzun süren huzurun altındaki gerç...