BÖLÜM 2: HIZLI YILDIZ

44 19 115
                                    

Diana: Teklif mi?

Jeremy: Futbol takımımıza katılmak ister misin?

Diana: Anlamadım? Hangi takımdan söz ediyorsun?

Jeremy: Ee şey... Aslında henüz bir takım değiliz. Yani takımdık ama geçtiğimiz eylül ayında dağıldık.

Diana: Yani ortada bütün bir takım yok.

Jeremy: Ama bu olmayacağı anlamına gelmez.

Diana: Her şeyden öncesi bir antrenörünüz var mı?

Jeremy: Hayır, artık yok.

Diana: Antrenör bile yoksa nasıl bir takım olabiliriz ki?

Jeremy: Bulacağız, ama bana yardım etmen lazım. Tek başıma koca bir takımı nasıl toparlayabilirim ki?

Diana: Afedersin ama bu beni pek de ilgilendirmiyor. Üzgünüm, ortada bir takım veya antrenör bile yokken yapamam. Futbolu çok seviyorum ve bu konuda ciddiyim.

Jeremy: Sence ben ciddi değil miyim?

Diana: Ne kadar istekli olduğun gözlerinden belli, ama yapmaya çalıştığın şey imkansıza yakın.

Jeremy: Hiçbir şey imkansız değildir.

Diana: Takım kurmaya bu kadar istekliysen sen de iyi oynuyor olmalısın. Tek kale maça ne dersin?

Jeremy: Peki, en azından nasıl oynadığımı görmüş olursun.

Diana avantaj atışını Jeremy'ye bıraktı. Jeremy topu sürerek kaleye gitmeye odaklanmıştı, ancak Diana buna izin verecek gibi görünmüyordu. Savunması pek iyi olmasa bile Jeremy'den topu almak hiç zor olmamıştı. Jeremy ona kıyasla çok yavaş ve vasat kalıyordu. Ancak unutulmaması gereken bir şey vardı, Jeremy evrendeki en azimli ve inatçı insan olabilirdi. Asla pes etmezdi. Üç gol atan kazanacaktıve bu zafer elbette Diana'nın olmuştu. Her ikisi de nefes nefese kalmışlardı.

Diana: Fena değilsin, ama üzülerek söylüyorum ki bana yetişemezsin.

Jeremy: Fark ettim, çok hızlısın ama zayıf noktaların var.

Diana: Oh? Mesela ne?

Jeremy: Hücum odaklısın ancak savunman zayıf. Tecrübeli birinin karşısında duramazsın. Topa hep ilk olarak sol ayağınla dokunuyorsun. Bu bir zayıflık değil bence.

Diana: Çok iyi gözlemlemişsin. Ben bunun farkında bile değilim.

Jeremy: Çok iyi bir oyuncusun. Lütfen, bana yardım et ve bir takım olalım.

Diana: Jeremy... Tekrar aynı konulara dönmek istemiyorum. Tamamlanmış bir takım yokken bana bu teklifi yapma.

Jeremy: Peki... Seni zorlamaya hakkım yok.

Diana: Benim artık dönmem lazım. Çok keyif aldım, görüşmek üzere...

Jeremy: Hoşça kal.

Diana eve gitmek için çantasını almıştı ki parkın üst tarafından kalabalık bir grup geçti. Hepsinin önünde ise bir adam vardı. Muhtemelen bir takımlardı.

Diana: Baksana, bunlar kim?

Jeremy: Heavenly takımı. Turnuvalar yaklaştığı için antrenman yapıyorlar.

Diana: Birisi bireysel çalışıyor sanırım.

Yaklaşık yirmi metre ileride bir direğe top atıp duran sarışın çocuktan bahsediyordu; Edward'dan. O takımın göz bebeği, vazgeçilmez oyuncusu idi. Takım onun etrafında dönüyordu. Şu an yaptığı şeye ise kimse anlam veremiyordu ama bu ona çok keyif veriyordu. Muhteşem bir futbolcuydu. Tek seferde en az 4-5 oyuncuyu atlatıp kaleye ulaşıyordu. Ancak elbette onun da zayıf noktaları vardı.

Diana: Çok tuhaf biri. Sence neden öyle yapıyor?

Jeremy: Onun adı Edward Clark, takımın en iyi oyuncusu. Bu antrenman biçimi ona özel bir tarz. Kimse nedenini anlamıyor.

Diana: Hm... Onlarla çalışmaktansa yalnızlığı tercih ediyor...

Jeremy: Her zamanki gibi..

Diana: Saat geç oldu, ben gidiyorum.

Jeremy: Ben de gitmeliyim...

Carency'den:

Darian ders çalışıyordu. Sınavlar yaklaştığı için stresli idi. Arthur ise maç izliyordu. Eminim izlerken o sahada olmayı hayal ediyordu. Ben mutfak kedisi olduğum için günün yarısını burada geçiriyordum. Yemek yapmayı da yemeyi de çok severim. Bize yemek yapacak bir annemiz olmadığı için yemek yapmayı bir hobi veya sorumluluk haline getirmiştim. Futbolu bıraktıktan sonra yeni hobiler lazımdı tabii. Canım sıkılıyor. Eskiden olsa şimdi bahçede futbol oynayıp antrenman yapardık. Fakat dediğim gibi, bu eskidendi. Asalak bir koç yüzünden futbolu bıraktığımıza inanamıyorum. Başka bir kulüpte oynayamaz mıydık? Elbette oynardık. Ancak futbol bizim için sadece top peşinde koşmak değildi. Futbol bir takım oyunu idi ve biz o takımı dağıtmıştık. Veya gerçek bir takım değildik. Ama kim bilir? Her an her şey olabilir değil mi?..

Ertesi gün öğlen arası bahçede bir hareketlilik vardı. Birkaç yabacı adam vardı. İçlerinden biri de dün gördükleri Heavenly takımının antrenörü idi. Okulda çok başarılı oyuncular olabileceği için seçme yapmaya gelmişlerdi. Üçüzler ise kenardan izliyorlardı. Halbuki gelen tüm antrenörler onları takıma dahil olmaya ikna etmek için çok çabalamışlardı.

Diana: Sizce gitmeli miyim?

Jeremy: Her ne kadar bizimle olmanı istesem de önüne çıkan fırsatları tepmeni istemem. Gitmelisin bence.

Astrid: Bence de.

Diana tüm özgüvenini toplayıp Heavenly antrenörünün yanına gitti. Ancak adam öyle suratsız ve kendini beğenmiş biriydi ki doğru düzgün dinlemedi bile.

Diana: Merhaba, ben Diana Margest. Buraya gelmeden önce Seattle'da bayan futbol takımında oynuyordum. Takımınıza dahil olmak isterim.

Antrenör: Takımımda yabancı, üstelik de kız oyuncu istemiyorum.

Diana: Kız oyuncu ha? Sizde bu algı varken antrenör değil kale direği bile olamazsınız. Sizin gibi birinin takımında olmak kendime eziyet olur zaten.

Diana antrenörden gelecek cevabı beklemeyip döndü. Üçüzler bu laftan aşırı keyiflenmişlerdi. Ancak Darian... Onun gözlerinde keyiften fazlası vardı. Diana'nın bu tavrı çok hoşuna gitmişti.

Diana: Aptal herif! Bundan bir de futbol öğrenenler var. Önce konuşmayı öğrensin.

Astrid: Sakin ol, takma kafana.

Diana: Sorun o değil ki. Cinsiyet üzerinden yetenekler küçümseniyor. Ne yani futbolu sadece erkekler mi oynayabilir?!

Jeremy: Asla katılmıyorum. Bütün samimiyetimle söylüyorum ki sana kıyasla berbat diyebileceğimiz erkek oyuncular tanıyorum.

Diana: İyi ki kabul etmedi, bununla bir haftadan fazla çalışamazdım.

Astrid: Diana, merak ettim de, hangi mevkiide oynuyordun?

Diana: Sağ kanatta oynuyordum. Golleri kaçırmazdım, hücum ağırlıklı bir oyuncuyum. Takımdakiler ve antrenörümüz bana "Hızlı Yıldız" şeklinde hitap ederlerdi...

Jeremy iç ses;
"Diana... Bu denli iyi bir oyuncu iken yeteneğini öldürmene izin vermeyeceğim. Eminim sen de isteyeceksin ve harika bir takım olacağız. Sadece güçlü bir sebep lazım. O sebebi mutlaka bulacağım...



       BÖLÜM SONU...





EVRENDE TEK YILDIZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin