Şuan kendi ayaklarımla bile ve istemeye evden çıkmış, Dylan'ın arabasına arka tarafa oturmuştum. Jungkook'la en son konuşmamızdan bu yana içimde saman alevi gibi büyüyen bir öfke ve kırgınlık vardı. Şimdi Jimin'in zorlamasıyla ve o pis cadının geleceğini de öğrenmemle en kusursuz halimle hazırlanmıştım.
Yine de içimden gitmek gelmiyordu.
Sırayla herkesi alıp mekana doğru geçtiğimiz de ben hariç hepsi eğlence modundaydı.Arabanın geniş olmasıyla birlikte AeRi ve Hoseok'u da aldığımızda hepsine gülümseyerek selam vermiş başımı yine camdan dışarı çevirmiştim. Dışarıdan parti adamı içeriden hapis hayatı gibiydim.
Hemen hemen kırk beş dakikalık yolu devirdiğimiz de Dylan arabayı mekanın açık otoparkına çekti. Anında sırtımı dikleştirip yüzüme ve benliğime takındığım maskeyle kapıyı açıp indiğim de omuzlarıma uçuşan fularımı düzelttim.
Geldiğimiz mekan barlar caddesinin belki de en iyi mekanıydı. Son zamanlarda epey uğradığım ama artık pek de adım atasım gelmediği bir yerdi.
Dylan AeRi'yi koluna takıp yanında Hoseok'la birlikte önden ilerlediğin de, Jimin benim koluma girerek yürümeyi tercih etmişti.
Sokakta rastladığımız birkaç tanıdığıda selam vererek ilerlediğimiz de "Bu dünyada senden başka 8. Harika yok Tae!" diye bağırılmasıyla şaşkınlıkla kafamı yana çevirdiğim de gördüğüm bedenle gözlerimi devirip orta parmak çektim.
Jimin yanımda kahkaha attığında sokaktaki birkaç kişi hareketime gülmüştü.
Kapıdaki korumalara selam verip içeriye girdiğimiz de bir anda kulaklarıma yüklenen son ses müzikle yüzüm buruştu. Jimin hafifçe dürtüp ona dönmemi sağladığın da yüksek sesli müzikten dolayı kulağıma eğilip bağırarak "Bu gece kendine gel, asla somurtmak yok" dediğin de hafif muzip bir gülüş atıp "Babasını sikeceğim mekanın" dedim.
Elini yumruk yapıp uzattığında aynı şekilde karşılık vermemle ikimizde birbirimizin kıçına şaplağı indirmiş kahkahalarla mekanın içine girmiştik.
Girer girmez gözüme çarpan masayla ciğerlerime güçlü bir nefes çektiğim de bakışlarımı anında etrafıma çevirdim.
Gördüğüm tanıdık yüzlere selam vererek masaya doğru ilerlediğim de gördüğüm bedenle gözlerimi ardına kadar açıp resmen çığlık attım.
Jimin'in yanından koşar adım ilerleyip gördüğüm bedenin adeta üzerine atladığım da bacaklarım anında beline onun elleriyse belime ve kalçama dolanmıştı.
"Seni köpeeeek! Nasıl olurda geldiğini söylemezsin!"
"Daha yeni geldim! Heey saçlarımı bırak yaramaz sürtük seni!"
Ensesinden çekiştirdiğim saçlarını kahkahayla bıraktığım da oda sakince beni yere indirmiş sımsıkı sarılma vermişti.
"Hayvan gibi özlemişim seniiii piç kurusu!"
"Ohhh sayende bugün ki kotam doldu"
Karşılıklı gülüştüğümüz de gözüm bir an bizim masaya kaydı. Jimin oturduğu yerden bana el salladığında hemen gözlerimi ondan çektim.
"Bu gece buradayım"
"Tamamdır, bende birini bekliyorum gelmezse yanındayım fıstık"
Omzuna hafifçe vurduğum da oda kalçama acıtmayacam bir şaplak attığında şuh bir kahkahayla insanlar arasında ilerlerken garson'un elindeki şampanyadan bir tane kaptığım gibi soluğu masada en ucunda aldım. Herkese kısaca selam verip yerime oturduğum da Jin "O Luran mıydı?" diye şaşkınca sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAR - Taekook
FanfictionO gün; O iki zar masanın üzerinde pervane misali döndüğünde; Birimizin soluğu, Birimizinse solu değişmişti. Sen! Sen soluğunu geçirdiğin bedenlerde, tadarken kevser şarabını.. Ben! Ben solumu yakan cehennem ateşlerinin ziftini kazımak istiyordum. Te...