Multimedya Çağla Mutluer: En çok da sırtımdaki bıçak yaralarına üzüldüm!
Ben Çağla. Çağla Mutluer. Dünyanın en mutlu diyebileceğim kadar mutlu kadını.
Yakında sevdiğim ve nişanlım olan adamla düğünümüz var.
Yaman benim senelerdir her anım. Yatarım Yaman kalkarım Yaman.
Geçen hafta işleri için şehir dışına gitti. Yaman bir holding sahibi ama ben onu parası için değil kendisi olduğu için seviyorum.
Ne demiştim? Haa evet. Geçen hafta işleri yüzünden şehir dışına gitmek zorunda kaldı. Dün gece mesajlaşırken bugün geleceğini söyledi. Ben de evinin yani gelecekteki evimizin anahtarını kayınvalidemden rica ettim ve ona sürpriz bir kahvaltı hazırlamak için sabahın erken saatlerinde buraya geldim .
Yaman'ın sevdiği gibi bir kahvaltı türü hazırladım. Kahvaltılıkları tek tek ayırıp kahvaltı tabaklarına koydum. En sevdiği şey olan siyah zeytini de çıkarmayı unutmadım.
Sonra Çiçek ve vazoyu masa örtüsünü serip masaya yerleştirdim. Kahvaltılıkları sıra sıra getirip masaya dizerken bir şarkı mırıldandım.
" Sevdim seni bir kere başkasını sevemem deli diyorlar bana desinler değişemem desinler değişemem."
Masa bitince masaya eseri ile gurur duyan sanatçı bakışı attım ve hemen kırmızı çiçekli elbisemi düzenledim.
Aynaya bakıp dalgalı saçlarıma ellerimle hacim kazandırdıktan sonra çantamdan kırmızı rujumu ve rimelimi çıkardım.
Onları da sürdüğüm an kapının anahtar ile açılma sesini duydum ve hemen onları çantama attım.
Hole doğru yol aldığım an sesler duydum ve kulak kabarttım bu seslere durup.
" Ya sen nesin ya nesin?"
En yakın arkadaşımın sesiydi bu. En yakın arkadaşım Yaman'ın sekreteriydi zaten Yamanla bizi de o tanıştırmıştı.
Şimdi de Yaman'ın sesini duydum.
" Neymişim ben güzellik?"
" Çok tatlısın sen ama şuan çok açım hadi hemen içeri gidip bir şeyler hazırlayıp yiyelim aşkım."
Yamana aşkım mı demişti o?
Konuşma tarzlarını duymam ile kan beynime sıçradı.
Kapının yanındaki askıya astığım çantamın kulpunu koluma geçirdim ve kapının kenarından çıkıp yüzlerine baktım.
Beni görmeleri ile şok olmuş şekilde bana bakarlarken ben ise tek kelime etmedim ve kapıyı açıp çıktım.
Yaman'ın kolumdan tutan ellerini ve adımı seslenen sesini umursamadan çıktım ordan.
" Çağla dur bir dakika dinle çağla."
Hızlıca koşarak uzaklaştım ondan. Diyecek onca sözüm vardı ama şuan yüzleşmeye hazır değildim.
Yürüdüm ağlaya ağlaya. Yanımdan bir motor geçti. Motorcu birden çantamı kaptı ama buna aldırmadım bile. Kalp kırıklığım çantayı umursamamı engelledi.
Motorcu bu rahat halimden bir şey demeyeceğimi anlamış gibi döndü ve elimdeki telefonu da kaptı motoru sürerken.
Bağırıp çağırmamak onu şaşırtmış olacak ki telefonu ve çantamı geri getirdi motorundan inip.
Bana uzattı tekrar onları. Ben de avucumun içine aldım ikisini de ve ağlaya ağlaya tekrar ilerlemeye başladım.
Arkamdan ne oluyor der gibi bakışlarını önemsemedim. İlk defa insanları önemsemek istemedim.
Sonra yanıma geldi motorcu. Aşırı garip bir görünümü vardı.
Siyah bir bandanayı sadece gözleri gözükecek şekilde yüzüne bağlamıştı. Baştan aşağı siyahlar içindeydi ve ellerinde neden olduğunu anlamadığım eldivenler giyiliydi.
( Bu şekilde hayal edin ama rengi siyah)
Tam önümde durduğunda ona baktım.
Konuştu ama ağzı kapalı olması nedeniyle sesi boğuk çıkıyordu.
" İyi misiniz?"
Kafamı hayır anlamında sallayıp yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.
Yavaşça yanima diz çöktü ama bacakları yere değmesin diye de baya çaba sarf ediyordu.
" Kötü bir haber mi aldınız?"
Hayır anlamında kafamı iki yana salladım.
" O zaman neden ağlıyorsunuz? Telefonunuz ve çantanız içinse çok üzgünüm."
Bir anda şiddetle konuşmaya başladım.
" Az önce nişanlımın beni aldattığını gördüm. Ne telefon umurumda ne çanta, al istersen senin olsunlar."
Ben birden şiddetle konuşunca yabancı hemen kalkıp motoruna doğru gitti. Ben motoruna binip gideceğini düşünürken o eline bie bir kağıt ve kalem alıp geri geldi.
Kağıda bir şeyler yazdı ve elime uzattı.
Kağıdı elime aldım. Elini hızla geri çekti.
" Bu benim numaram. Eğer intikam almak isterseniz beni aramanız yeterli."
İçinde bulunduğum anı düşününce kafayı yediğimi hissettim.
Nişanlım beni en yakın arkadaşımla aldatıyor ve bir yabancı aynı zamanda bir kapkaçcı olan yabancı bana intikam almayı teklif ediyor.
Ama içimi o an bir şey yakıp kavurmaya başlamıştı bile. O şey intikam alma ateşiydi anlamıştım.
Yabancı motoruna binmişti. Motoru sürmeye başlamıştı ki arkasından seslendim.
" Dur bekle."
Motoru durdurdu ve üstünden bana bakmaya başladı
" Kabul ediyorum."
Gözlerinin içinde bir şey gördüm hatta bir ara dudaklarının o bandananın kıvrıldığını hayal ettim ama hayal etmekle kaldım.
" Ama nasıl intikam alcağımızı bilmek istiyorum"
Bana bakarak konuştu.
" Basit, hem de çok basit. Yarın saat 5'te Huzur Çıkmazı diye bir sokak var orayı bulun ve gelin . Orda konuşmalıyız bu konuyu."
Ve tek kelime etmeden arkasını dönüp motoru ile uzaklaşıp gitti.
Yavaşça yerden kalktım ve şimdi akmamakta ısrarcı göz yaşlarım ile birlikte evime doğru yol aldım.
Yol alırken düşündüğüm iki şey şuydu:
Birincisi alacağım karış karış intikam.
İkincisi ise ;
En çok da sırtımdaki bıçak yaralarına üzüldüğüm...Bölüm Sonu...
Selamlar. Kısa bir bölümle karşınızdayım ama ilk elin günahı olmaz demek istiyorum.
Sizce nasıl bir intikam var maskeli yabancının aklında?
İlk bölümü nasıl buldunuz?
Hoşçakalın ❤️