Gözlerimi hafifçe araladım. Yatakta buldum kendimi. Dün arabada uykuya dalmıştım. Büyük ihtimal Korhan getirmişti beni buraya. O adamın bana dokunduğunu düşünmek bile tiksindirici bir duyguydu. Yatakta hafifçe doğruldum. Sırtımı yatağın başlığına yaslayarak içli bir nefes çektim
Dün olanlar.....
Yankı'yı böyle özel bir davette görmem çok şaşırtıcıydı. Açıkçası onun böyle yerlerde olmasını pek beklemezdim. Tabi ki de şuan ki sorun bu değil. Sorun Korhan ile Yankı'nın tanışıyor olması. Dün en çok da kafama bu takılmıştı. Birbirlerinden hoşlanmadıkları belliydi. Çünkü Korhan adamı yiyecek gibi bakıyordu. Ne yaşanmıştı aralarında ölesiye merak ediyordum. Yatakta derin düşüncelere kapılmışken aklıma birden ailem geldi.
Aile demek ne kadar doğru olabilirdi ki. Çünkü ben kimsesizdim ve kimsesizin bir ailesi de olamazdı.
Gözyaşlarım yanaklarımdan hafifçe süzülerken kendimi toparlamaya başladım. Dün geceden beri üstümde kalan elbiseden kurtulmak için banyoya doğru ilerledim.
Kıyafetlerimi çıkarıp güzel bir duş alıp odaya geri döndüm. Apar topar üstümü de giyindikten sonra odadan çıktım. Korhan nerdeydi acaba. Ona gözükmek istemiyordum. Merdivenleri ağır ağır inerken etrafıma bakıyordum. Mutfağa girdiğimde gülçinin olmadığını farkettim. Salona doğru ilerleyip camdan baktığımda korumalarda yoktu. İçimde birden umut oluşmuştu. Kapıya doğru ilerledim. Tam kapının koluna uzanacakken korhanın sesini işittim.
"Boşuna uğraşma kilitli"
Hassiktir!
Elim havada olduğum yerde kalmıştım. Bir süre ona doğru dönmem için bekledi ama ben hiç oralı olmadım çünkü yüzünü dahi görmek istemiyordum.
"Çalışma odamdayım kahve yap bana"
Dedikten sonra odasına doğru yönelmişti.
Zıkkımın kökünü iç!
Oflayarak mutfağa gittim. Dolapları bir süre kurcaladıktan sonra kahveyi buldum. Bir yandan kahveyi yaparken bir yandan da söyleniyordum.
"Ben sana gösteririm kahve içmeyi"
Kahve köpürmeye başladığında dikkatli bir şekilde fincana koyduktan sonra mutfaktan çıktım. Odasının önüne geldiğimde kapıyı çaldım. İçerden onayı aldıktan sonra kapıyı açıp içeri girdim.
Masasına gömülmüş bir sürü kağıtlarla uğraşıyordu. Yanına doğru yaklaştım. Ve kahveyi alması için tepsiyi öne doğru uzattım. Tam kahveyi alacakken tepsiyi elimden (bilerek ve isteyerek) yere bıraktım.
Üzerine dökülen sıcak kahveye hiçbir tepki vermedi. Masasında oturmaya devam etti. Yumruk yaptığı elinden sinirlendiği anlaşılıyordu. Bir anda ayağa kalkarak kolumdan tuttu ve beni masayla arasına aldı. Sinirle aldığı nefesleri beni korkutuyordu. Gözlerine bakmamak için direniyordum.
"Canımımı yakmak istiyorsun!"
Derin bir nefes alarak dişlerinin arasından konuşmaya devam etti.
"Yanmaz"
"Ama senin canın çok yanar"
Bakışlarımı farklı yöne çevirdiğimde beni daha çok masaya yasladı.
"Bugün evde yanlızız seni elimden kimse kurtaramaz hareketlerine dikkat et!"
Yerdeki fincanı ayağıyla iteledikten sonra odadan çıktı. Bende tam arkasından çıkacakken gözüm masasında ki dosyalarla kesişti. Mavi bir dosyayı elime alarak incelemeye başladım.