"Bana bak Eylük, eğer o üstündeki benimse seni boğazlarım bebe!" benim bağırışıma karşılık olarak hiçbir şey demeden uzaklaşan Eylül'e tepkisiz kaldım.
Çünkü şimdi onu öldüreceğimi biliyordu.
Eylül kaçmaya başlayınca peşinden koşturdum. Tüm evi turlayacağıma şu an emin olmuştum.
Aynen öyle de oluyordu, her şey iyi hoş çok güzel koşuştururken öyle bir şey oldu ki ben yere çakıldım.
Elimdeki telefonla yere düştüğümde yere düşmemi gram umursamayıp elimdeki telefona baktım.
"Eylül kavga bitti, manita arıyor bir saniye!" telefonuma baktığımda beyaz kalp emojisiyle kaydettiğim telefonu açıp kulağıma götürdüm.
"Gece," diye kulağıma gelen sesle gülümsedim. İki senedir bu lafı duymama rağmen dayanamıyordum, heyecanlanıyordum. "Aramışsın, duyamadım. Bir şey mi oldu?"
Soğuk sesiyle düşen yüzüm ayaklarımı toplayıp bağdaş kurmama neden olmuştu.
Ben de onun aksine gayet sıcak sesimle konuştum. "Hiç öyle, iyi misin diye aramıştım. Nasılsın sevgilim?" Eylül'ün yüzünü gördüğümde çatık kaşlarıyla elini beline koymuş bana doğru yaklaşmaya başlamıştı.
"Gene Allah'ın belası ulan konuşuyor ya.." Eylül konuştuğunda gözlerimi devirdim. Tekrar telefona döndüm.
"İyiyim, antrenmandan yeni çıktım çok yorgunum. Malum yarın maç var. Ona hazırlanıyoruz."
Yarın Rams Park'ta maç vardı. Kesin gidecektim, Galatasaray maçını kaçıramazdım.
Omuzlarımı silktim o görmese de. "Berat biz buluşamayacak mıyız? Hemen gelip gidiyorsun. 15 yaş çocuklar gibi sanal ilişki yaşıyoruz resmen." diye söyledim kendi kendime.
Berat Ayberk Özdemir. Kendisi benim iki yıllık sevgilim, hatta iki aylık nişanlım. Kendisinden üç yaş küçük olmama rağmen iyi anlaşabiliyor gibiyiz.
"Buluşamayız Gece. Biliyorsun durumları, maçı kazanırsak izin verirler sadece. Öyle olursa buluşuruz güzelim." en nefret ettiğim yönü de buydu. Sürekli işini bahane ede ede benimle görüşmeyi reddediyordu. "Peki öyleyse, yarın statta olacağıma emin olabilirsin." dedim kendimi zorla gülümsete gülümsete.
Eylül'e yan gözle baktığımda Eylül sinirle bana bakıyordu. Berat'tan olduğu gibi nefret ediyordu. Kendisi zaten çoğu Trabzonluyu sevmiyordu. Öz düşman.
"Gelme!" dedi telefondaki ses. Kaşlarımı çattım Eylül gibi. Tek kaşını kaldırdıktan sonra Eylül'ün bakışlarına denk gelince hoparlöre aldım. "Gelme, yani, sen yorulma aşkım. Büyük ihtimalle yedek kalırım ben."
Neyi saklamaya çalışıyordu?
Eylül'e baktığımda dudaklarıyla bir şeyler demişti ama anlamamıştım.
O an öyle sinirlenmiştim ki, bir cümleyle konuşup yüzüne kapatmıştım telefonu.
"Senin için gelmiyorum zaten Berat, Eylül istiyor."
Şuan ise ağlıyordum.
Berat'ın bu soğuk davranışları yüzünden ağlamadan duramıyordum. Ayrılmak istiyordum ama yapamıyordum.
"Neyi saklamaya çalışıyor bu? Sanki ben öğrenmeyeceğim. Benim arkadaşlarım var bir kere Trabzonspor'dan. Öğrenirim ki." Aslında emindim ki öğrenemezdim.
Aradan neredeyse yarım saat geçmesine rağmen ben hâlâ ağlamaya devam ediyordum.
"Çok mutsuzum, olduğum yerde intihar edesim var. Ölmek istiyorum ya!" bu ağlamalarıma karşılık Eylül tövbe çekerek bana sarılmıştı. "Hayır balım hayır, üzülmesene böyle lütfen. Hem ben seni seviyorum sen ölürsen ben ne yaparım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hele bi' gel | barış alper yılmaz
Fanfiction"Başından geçeni anlat masaldır benim için." Galatasaray'ın jokeri Barış Alper Yılmaz, sevgilisi olduğu bildiği bir kıza aşık olmuştu.