Selammm
Bölüm müziği~ Yiğit Mahzuni - Gelseydim
İyi okumalar
'^'
...
*
Daha ne olduğunu anlamadan kafama yediğim terlikle alnımı tuttum. Işıl hanım ise yanıma telaşla gelip, "Gülce! " Dedi bir solukta.
"Annemin kusuruna bakma kızım. Bizim afacanlar haylazlık yaptı kesin." Diyerek merdivenlerden yukarı seslendi.
"Giray! Polat! Çağan! gelin buraya." Diye haykırdı, yukarıdan patırtılar yükseldi. İsimleri demek bunlardı.
Merdivenden bize doğru bir kadın geldi. Yaşlı bir kadındı. Anneannem olmalıydı. Bir elinde terlik diğer elinde eşarbını tutuyordu. Bir bana bir Işıl hanıma bir de Serhat beye bakıyordu. Işıl hanıma fısıldayarak," Bu kız kim Işıl? Bak saçım açık, ayıp olmasın."
Işıl hanım güleryüzle, "Annem, daha dün konuştuk. Benim kızım ,Gülce. Seninde torunun ya hani." Işıl hanım konuşurken dede bağırmaya başladı." Başkasından çocuk mu peydahladın lan damat!" Diye Serhat beyin yakasına yapıştı.
Şaşkınlıkla izliyordum.
"Babam , annem hadi siz gidin. Gülceyle sonra konuşursunuz." Diyip sakince odadan çıkardı.
Ama sakin olmuşa benzemiyorlardı.
"Onlar senin anneannen ve deden Gülce. Hayri deden ve Nazlı anneannen, arada bazı şeyleri unutuyorlar." Diye açıkladı Serhat bey.
Daha sonra Işıl hanımda gelince ayakta dikildim. Arkalarından 3 tane, upuzun boylu adamlar çıktı. Ürkmüştüm birazda olsa, sonuçta koca koca adamlar karşısında ben 16 yaşında küçük kalıyordum.
Bu arada Işıl hanım afacanlar haylazlık yaptı demişti değil mi?
Evet, kesinlikle afacanlar...
Ortamda bir sessizlik hakimdi. Ve ben stresten tırnaklarımı avuç içime yerleştirdiğimi anca fark edebilmiştim.
Işıl hanım hem onlara hem bana bakıyordu.
"Çocuklar, öyle uzaktan bakmayın. Söylemiştim ya size" Bana bakıp gülümsedi. Elini sırtıma koyunca irkilmiştim ama belli etmedim.
"Kardeşiniz, Gülce." Hepsi birden bana baktığında çok utanmıştım. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum.
Sessizliklerinin bozulma sebebi Işıl hanımın onlara bakış atmasıydı. Fark etmiştim ama görmezden geldim.
Onlar için de kolay değildi elbet.
Alışacaklardı.
Alışacaktım.
.
Üçüde kendini tanıtmak üzere birbirlerine baktı. En sonunda kumral saçlı, ela gözlü sert mizaçlı olan kendini tanıttı.
"Ben Giray, en büyük abinim." Dedi ama sert bakışı ürkmeme neden olmuştu.
Daha sonra kumral, kahverengi gözlü olan tanıttı.
"Ben Polat, ikinci abinim."
Sonuncu olan abimse pek bir heyecanlıydı. O da sarı saçlı, yeşil gözlüydü.
Hemen elini bana uzattı.
"Ben Çağan en küçük abinim ve en eğlencelisi." Dedi ve güldü. Uzattığı elini ise saygısızlık olmasın diye hemen tuttum.
"Ben Gülce, memnun oldum." Gene ve gene ürkek bakışlarımı etrafta gezdirdim. Serhat bey tekrar bana döndü.
"Acıktıysan gel bir şeyler ısıtalım sana Gülce." Başımla onaylayarak sandalyeye oturdum. Önüme koyduğunu anında yemem karşısında şaşırsada bunu normal bulup gülümsedi.
Çünkü biz yetimhanede bulduğumuzu yiyorduk. Hani derler ya 'umduğunu değil bulduğunu ye' diye. Onun yanında şuan bulunduğum ortam bana göre çok garipti.
Hepsi yemeklerini yemek üzere masaya oturdu. Işıl hanım yemekleri koymak için tezgaha yöneldi. Serhat beyde ona yardım ediyordu.
Yemekleri yedik. Sofrada birkaç kez benimle konuşmayı denediler ama ben pek konuşmaya niyetli değildim.
Ailemde olsalar hemen canciğer olamazdık yani.
Ben şu sofradan kalksam mı artık?
"Ben doydum, teşekkür ederim." Diyerek sonunda elimi yıkamak için kalktım ama nerede olduğunu bilmediğim için ve çekindiğim için öyle bekledim.
Neden beklediğimi anlamış olucaklarki Işıl hanım ayaklandı.
Koridora çıkmamızla şaşırmamız bir oldu. Hayri dede ile Nazlı nine pusu kurmuş gibi yerde oturuyorlardı. En komiği ise Hayri dedenin ayaklarını tutmuş havaya dikmiş olmasıydı. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
Aslında pekte başarılı değildi. Aman neyse.
"Anne! Baba! Ne yapıyorsunuz orada Allah aşkına." Diye sitem etti Işıl hanım. Hayri dede kaşlarını çatmış şekilde," Karışma kızım, her an hazırlıklı olmalıyız."
Sanki askere emir veriyormuş gibi.
"Neye baba?" Diye sordu bıkkınlıkla Işıl hanım. Hayri dede ayağa kalkarak yumuşak bir sesle, "Bizim domdom Halil'in gazeteyi getirmesine evladım. Başka ne olacak." Diyerekten 'ya sabır ' çekip koridordan çıktı.
Işıl hanım bana dönüp," Alışırsın zamanla kızım. Gel benimle bakalım." Başımı aşağı yukarı salladım.
Alışmaktan başka ne yapabilirim ki zaten.
Ellerimi yıkadıktan sonra Işıl hanım gelmem için baktı.
Bir odaya geldiğimizde bu odanın benim odam olduğunu anlamıştım. Ne kadarda genişti. Hayatımda bu kadar geniş odayı ilk görüşümdü. Işıl hanım bana soran gözlerle bakıyordu.
"Odan nasıl kızım? Bir eksik olursa söylersin olur mu?" Dedi şefkat dolu bir sesle.
Ben şefkate, merhamete, güvene... Bu hislere alışık değildim. Daha önce hiç tatmamıştım. Koskoca 16 sene içinde bide.
Işıl hanıma dönerek, "Peki duş alabilir miyim?" Diye sordum. Hemen ardından "Pek temiz olduğum söylenemez de " kendimi açıklama durumunda hissetmiştim.
Bana tebessüm ederek hızla başını salladı. "Tabikide canım, burası senin evin." Ona tebessüm ettim. "Teşekkür ederim."
Ağlamamak için zor tutuyordum.
Kapıya döndüğü yüzünü bana geri çevirdi ve, "İstersen saçını ben tarayabilirim." Biraz düşündü. "Öredebilirim istersen. "Söyleyip söylememekte kararsız kalmışa benziyordu. İlk başta sussamda ona bakışlarım evet diyordu.
Bunada alışacaktım.
Tüm duyguları toplarsak sonuç?
Sevgiye...
**
Alışmak ...
Benden kalbi kırık olanlara gelsin bu şarkı.😢
Yıldıza basarsanız sevinirim. Yorumda yapar mısınız?❤️ Sizce karakterler nasıll?Yeni bölüm için haber ederim.
Kendinize iyi bakın.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLCE
Short StorySevgi göremeyen birini sevgi iyileştirir... (Tamamen hayal ürünüdür.)