Bölüm 1

7 0 4
                                    

Selamlarr 🫶🏻 bu ikinci kitabım. Bu kitabı daha çok gerçek hayata uyarlamaya çalıştım. Umarım seversiniz. Kitabı ilk kız karakterin ağzından yazacağım.🤍 Patenin Çifti, yani Buzun Çifti serisinin birinci kitabına hepiniz hoş geldiniz, iyi okumalar.🫶🏻

(Dora Solina'nın ağzından.)

Başım dönüyordu, olan şeylerin farkında bile değildim. Daha bir kaç saniye önce partnerimle dans ediyordum.. olan şeylerin farkında değilim, noluyor? Gözlerimi açtığım da yarışma da olduğumuzu hatırladım. Önüme baktığım da ise buz kesildim çünkü partnerim kanlar içerisinde yatıyordu. Kafama dokunduğum da ise kan aktığını fark ettim..

***

Hastanedeydik ve kafam bandajlıydı. Ümit hala uyanmamıştı, doktor odaya geldiğinde endişeyle ayağı kalktım; "O bir daha buz pateni yapabilecek mi?.." dediğimde yutkundu. "Üzgünüm, bacağında ki hasarla bu sporu yapması mümkün değil." Dediğinde tutuldum. Koça ne söyleyecektim? Bütün bunların üstüne Tanrım ben nasıl yeni partner bulacağım! ... tamam, tamam.. " 1,2,3,4,5.. sakinleşmek için sayı sayarken, koç birden odaya girdi. İlk bana, sonra ise Ümit'e baktı. "Size bu kadar çaba vermeme rağmen.. Tanrım siz şaka mı yapıyorsunuz! O yarışma için ne kadar çalıştık, ben sizin için uyumadım bile! Siz ise bir bok yapamadınız ve ben rezil oldum siktir!" Dediği her kelime, kalbimin biraz daha hızlı artmasına sebep oluyordu. Yarışmayı mahvetmiştik ve bunun sonu çok kötü olabilirdi. Koç çok sinirliydi, kaşlarını çattı ve ağzından şu sözler döküldü; "En ama en kısa zaman da yeni bir partner buluyorsun, yoksa ben seni atıyorum Dora. Bu spor ciddi bir spor ve bu sporu ciddiye almazsan bende seni almam. Anladın mı? Hazırlan ve Spice Hill'e git, bir kaç kişi bulup senin için seçme yapacağım, tabii biri gelirse.." ağzına yapmacık bir gülümseme takındı ve gitti. Gülümsedim. A, dur. Ben sinirden  mi gülümsedim?

***

Saat 17.23'tü, Spice Hill'in önüne geldim. Yine kendi kendime gülümsedim ve bitkin yavaş ve güçsüz adımlarımla içeriye geçtim. Sadece iki kişi gelmişti seçmeye, dudağımı kemirdim ve giyinme kabinine gittim. Beyaz rahat Buz pateni elbisemi ve beyaz kar gibi parlayan patenlerimi giydim ve piste girdim. Piste girdiğimde ağzım açık, kaşlarım hava kalkık bir şekilde Bir koça, bir düşmanıma birde yanındaki erkeğe bakıyordum. Derin bir nefes verdim Koç sırıttı ve başını dikleşirdi. "İlk başta şu Çocukla dene bir bakalım, daha sonra diğeriyle denersin." Gösterdiği çocuğa doğru kafamı kaldırdığım da Dran olduğunu gördüm. Ağzıma yapmacık bir gülümseme takındım ve bana sinsice sırıttı. Elini bana doğru uzattı, elini tuttum ve yavaş bir şekilde kaymaya başladık ilk. Sonra ise elini belime hafifçe dokundurdu, bu bende nedensizce bir his yaratmıştı. Patenlerimi çarprazladım ve yapmaya çalıştığı hareketi anlayınca biraz eğildim ve ayağımı kaldırdım. Sonra ise belimi ters kavrayıp sıkı bir şekilde tutarak beni havaya kaldırdı. Kaldırdığın da içimde kelebekler uçtu gibi hissettim. İndirdiğinde ise ters döndüm ve dansı sonlandırdık. Koç gülümsedi ve ellerini çırpmaya başladı. "Harikaydınız, gerçekten mükemmel bir performanstı.. Dora, bundan sonra Buz pateni çiftin Dran olacak, sizi ulusal yarışmalara bile alabilirim gerçekten çok iyiydiniz. Neyse, bu kadar övgü size çok. Yarın erken saatte antrenmana gelin ve, kaynaşmaya çalışın. Anlaşıldı mı? Antrenman saati 06.45 tam saatte burada olmazsanız sizi öldürene kadar paten kaymaya zorlarım. Çıkabilirsiniz." Koç arkasını döndü ve o iğrenç kalçasını sallayarak çıktı. Bir buza, birde Dran'e bakıyordum. O ise önüne bakıyordu. "Bana bakmaya devam edecek misin buz parçası?" Dudaklarımı ısırdım ve koşar adımlarla soyunma odasına yol aldım. Patenlerimi çıkarttım ve üstümü değiştirdim, bu sefer buz mavisi bir kazak giymiştim, malum kış Türkiye'de çok soğuk. Altıma ise uzun kalın bir tayt giydim. Son olarak patenlerimi çantama koyacaktım ki, patenimin çiftinin olmadığını fark ettim. "Igh!! Bu patenin çifti nerede!" Ellerimle sakinleşmek için başımı tuttuğum da, birinin vücuduna çarpmış gibi hissettim kendimi, bir his daha hissettim, daha önce yaşadığım bir his.. gözlerimi yavaşça açtım ve kafamı kaldırdığım da, gri eşofmanıyla ve lacivert sweetshirt'ü ile Dran'ı gördüm. Ellerim ve ağzım birbirine dolandı, o ise anlamaz koyu gözleriyle bana bakıyordu. Elindeki pateni gösterdi; "Bunu mu arıyordun buz parçası?" Göz devirdim ve pateni elinden kaptım. Otuz iki diş sırıttı, bunu yaparken çok aptal gözüküyordu. "İyi anlaşmamız gerekiyor.. belki de dışarı çıkmalıyız ha? Ne komik olurdu ama." Başımı sağa doğru döndürdüm ve istemsizce kaşlarımı çattım. "Bunun neyi komik? Benim seninle date çıkacağım gerçeği mi yoksa senin gibi mal insanlarla nasıl aynı ortamda olabileceğim düşüncesi mi?" Cümlemi bitirince rahatlamıştım. Kaşlarını çattı ve çantasını kapıp hızlı adımlarla Spice Hill'den çıktı. Cebimde titreşen telefonu elime aldım ve Mila'nın yazdığını gördüm.

Mila: Tanrım gelecek
misin?

Dorasollyn adlı kullanıcı mesajınıza "👍" işaretini bıraktı.

Telefonu cebime baktım ve derin bir nefes alıp önüme baktım. Sonra yine ve yine her zaman ki gibi "gülümsedim" ve hızlı adımlarla kendimi Spice Hill'den dışarıya attım. Hızlı adımlarla buluşacağımız kafeye yol aldım. Kafe yakındı, yaklaşık 10-15 dakika kadardı zaten yürümekle. O arabalar yüzünden sıkışıp kaldım tabii! Sinirlendim.. ama hak ediyorlar kim gidipte arabayı dibimde sürer ki! Kafeye geldim.. nerede bunlar ? A, dibimdilermiş. Gülümsedim, yavaş ve mayışmış adımlarımla masaya ulaştım ve oturdum. Mika birden sinirli bir şekilde konuşmaya başladı, "Tanrım benden nasıl ayrılır ki! Benim gibi mükemmel bir kızdan nasıl böyle bir şekilde ayrıldı anlamıyorum ki?" Yine o toxic sevgilisinden ayrılmış belli ki, Atakan saçlarını karıştırdı ve ağlıyormuş gibi yaptı. "Lütfen erkekler hakkında konuşmayı bırak Mila, bu senin kaçıncı flörtün? Ben bıktım sen bıkmadın be kızım!" Kıkırdadım, haklıydı ama! "Atakan, canım arkadaşım. Benim flörtlerim gittikçe azalıyor ve bu flörtüm değildi sevgilimdi! Hala benden nasıl ayrılır ya hangi hakka hizmet yani?" Atakan ellerini belinde birleştirdi, "Kız Miloş senin eski sevgilin hangi hakka hizmet senden ayrılır yani? Hayır-dır!" Birazdan kafenin ortasında gülmekten ağlamaya başlayacaktım galiba. "Dimi yani hangi hakla benden ayrılır? Benim gibi mükemmel bir kızdan. İngiltere Prensi bile benimle çıkardı şahsen!" Ağzımdaki su, Atakan'ın yüzüne patladığında Mila ve ben gülmekten sandalyeden düştük. "Tanrım biri yüzümü silebilir mi!" Sandalyeden kalktım ve gülmekten parçalanır halimle yüzünü silmeye çalıştım. "Bilerek olmadı! Gerçekten üzgünüm, ama hala çok komik!" Belimde eller hissettim. Atakan beni gıdıklıyordu ve kafenin ortasında herkes bize bakıyordu! Rezil olmuştuk.. Sorun değil, sorun değil! Masadaki telefonum titreşime girdiğinde hepimiz sustuk ve herkes bize bakıyordu. Telefonu yavaşça elime aldım, annem arıyordu. Ellerim titriyordu. Telefonu açtım. "Dora! Kaç saattir neredesin? Bütün herkes yarışmada olanları konuşuyor! Rezil oldum rezil! Senin yerine taş doğursaydım daha iyiydi! Çabuk eve geliyorsun, beni çıldırtmadan! Beş dakika süre veriyorum, eve gelmezsen parçalarım seni!" Yüzüme kapattı telefonu. Kalbim hızla atmaya başlamıştı, çantamı toparladım ve bizimkilere buruk bir gülümseme verip kafeden ayrıldım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 23 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Patenin ÇiftiWhere stories live. Discover now