¹

13 4 6
                                    

Merhaba. Benim adım Cansu. 19 yaşında genç bir kızım. 2 gün sonra yirminci yaşıma giricektim. Tabi ben öyle sanıyordum. İnsanın doğduğu gün, öldüğü gündür derlerdi de pek inanmazdım. Cidden öyleymiş.

Hikayemin başladığı o güne gidelim.

1 Ay öncesi;

Her sabah olduğu gibi yine alelacele üstümü giyinip evden çıkmıştım. Daha kahvaltı bile yapmadan aç bir mide ile koşarak okula gidiyordum. "İlk dersi zaten kaçırdım, bari ikinci derse yetişebileyim.?" Nefes nefese kalmıştım ama pes edemezdim! "Son 2 adım daha, hadi!!" Hiç dermanım kalmamıştı. Okul kapısının önünde yığılıp kaldım. Yanımdan geçen güvenlik görevlisi bana seslendi.

"İyi misin çocuk?" Diye sormuştu. Abi valla ağzımı açacak halim yok. Bırak beni git sen. Zaten 2 dakikaya kalmaz kendimi toplarım. Demek isterdim ama diyemezdim. Sadece başımı sallamakla yetindim. Ağzımı az çok hareket ettirebiliyordum. Sadece "İyim" diyebildim.

"Ha iyi o zaman. Bu arada yarım saat geç kaldın. Kuralları biliyorsun. Doğru müdürün odasına git." Dedi ve yanımdan uzaklaştı.

Eyvallah ya. İnsan bi yardım eder. Hayır en azından tut beni kolumdan kaldır ama o da yok! İnsanlık nereye gidiyor amı- Ups! Küfür etmek yok.

Kendime gelmem kısa sürmüştü. Yerden kalktığım gibi üstümü başımı düzeltip tozları elimle sirkeledikten sonra doğruca müdürün odasına gittim ve bilmem kaçıncı defa müdürden azar yiyordum saymadım ama yine azarımı yedim ve özür dileyerek müdürün odasından çıktım. Pinti müdür. Kendisi karısının sıcacık kollarından zar zor çıkarken, gelmiş burda bana yarım saat geç kaldım diye dünyanın lafını etti.

"Aman, neyse ne. Olan oldu zaten kafama takıp keyfimi bozmak istemiyorum." Sınıfa doğru ilerledim. Daha içeri girmeden bile deli gibi bağırış sesleri ve kızların hayvan gibi çığlıkları duyuluyordu. Sınıfa mı giriyorum? yoksa ahıra mı? Bilmiyorum. İçeri girdiğim an tüm sınıf bana döndü.

"Cansu? 3. Derse giricez. Hiç gelmeseydin daha iyiydi." Ece... Sana mı sorucam ne zaman gelip gelmeyeceğimi. Hayır yani bundan sanane?

"Keyfim öyle istedi. Ben size göre değil. Keyfime göre hareket ediyorum." Dedim. Waow! Bu özgüven nerden geliyor be kızım!

"Hâh! Şuna bak. Burnu havada tavırları ile dikkat çekeceğini sanıyor." dedi sınıfa dönerek. Ardından bana doğru iki adım attı. İşaret parmağını omzuma hafifçe vurarak, "Senin gibi kızlar, kiminle boy ölçüşeceğini bilmezler. Ayağını denk alsan iyi olur." Son cümlesini kulağıma fısıldamıştı.

Burnu havada olan ben miyim? Yoksa sen misin? Gerçi apaçık belli oluyor. Kaydırak gibi burnu olan o'ydu. Ordan aşağı birisi kaysa herhalde ahirete uçardı.

'Sanki okula gelmeyi ben istiyorum. Bana kalsa sizin gibi kuduz köpeklerin arasında olmaktansa giderim sokak köpekleri ile yaşarım daha iyi. En azından onlar laftan anlıyorlar.' demiştim içimden.

Arka sıraya doğru ilerledim. Boş olan bir tek orası vardı. Cam kenarına geçmek istedim ama orası çoktan doluydu. Ve bu çocuk kimdi?. Onu ilk defa görmüştüm. Siyah pantolon ve beyaz tişörtü ile dikkat çekiyordu. Saçları hafif öne doğru dalgalı geliyordu. O çok tatlı...

Neden arka sırada oturuyordu? Onun gibi tatlı ve dikkat çeken erkekler genelde en ön sırada veya orta sıralarda otururdu. O neden arkada oturuyor?

"Merhaba." yanına otursam rahatsız olur muydu? Veya oturmama izin verir miydi? Bilemediğim için ilk önce onu sıcak bir şekilde selamladım. Tabi o sıcak kelimesi sadece kelime olarak sıcak. His olarak değildi.

Tek kelime bile etmedi. Hatta ağzını açıp sadece 'a' demesini geçtim, insan bi yüzüme bakar be?! Yok, o bile yok. Heykel gibi kaldım öyle. Aman be, zaten ağzını açıp tek bir kelime söylediği yok. Otur gitsin.

Yanındaki boş sıraya geçtim. Çantamı yere koyduğum gibi ellerimi sıranın üzerinde birleştirip kafamı gömdüm. Ve üçüncü dersin başlamasını bekledim...

Gizemli bir çocuk.
Bu gizemi çözebilecek varmı aranızda?


...

Kimsin Sen?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin