Beomgyu sinirle bağırırken Jeongin elindeki iPhone 11’i ile video çekiyordu. Genç omega her zamanki gibi telefonuna bağlı yaşıyordu. “Yeonjun! Kai’yi arayıp ‘Beomgyu senden hoşlanıyor da ne demek?”.
Yeonjun omuz silkti. “Bir şey olmaz.”
Beomgyu hışınla Yeonjun’a döndü.
“Ne demek bir şey olmaz! Ya Lia ile ayrılırlarsa?”. Yeonjun’un umrundaymış gibi gözükmüyordu. Sarışın omega Beom’a döndü.
“Lia bence bunu dert etmez gyu, Kai ise bunun şaka olduğunu anlamıştır.” Yeonjun yumruğunu Felix'e uzattı. Felix, sarı saçlarını geriye atıp minik elini yumruk yaparak Yeon’un yumruğuna hafifçe vurdu.Jeongin ise telefonunu düz konuma getirmişti. Artık video çekmiyordu.
“Yeni bir film vizyona girmiş. İzlemeye gidelim mi?” Yeonjun kısaca düşündü. “ Menajerimi arayıp boş zamanım olup olmadığını sormalıyım.” Jeongin kaşlarını çatıp bakarken Yeonjun kıkırdadı.
“Şaka yapıyorum. Tabi ki geleceğim.”
Beomgyu olumsuz anlamda kafasını salladı. “Bugün olmaz, babamın yeni anlaşma imzaladığı aile ile akşam yemeği yiyeceğiz.”Felix uzun süre düşündü. İşe gitmezse bu ay ablasının ilaçlarını alamazdı. İşe gitmek zorundaydı. “Bende katılamayacağım. Cafe'ye gitmek zorundayım.” Yeonjun yüzünü buruşturdu. “Felix, daha ne kadar inat edeceksin? Beomgyu ve ben ilaçlar konusunda sana yardımcı olabiliriz. Hem sen yorulmamıs olursun, hem de Lalisa çabucak iyileşir.”
Uzun zamandır arkadaşları Felix’e bunu söylüyorlardı. Ama Felix’in bunu kabul etme gibi bir niyeti yoktu. Ablasının iyileşmesini herşeyden çok istiyordu ama arkadaşlarına yük olamazdı.
“Üzgünüm Yeon, her zamanki gibi cevabım hayır olacak. Size iyi eğlenceler.” Yeonjun üstelemedi.
“İyi madem, görüşürüz size. Jeongin, biz buradan gidelim.” Jeongin el salladı kalan iki arkadaşına. Yavaşça uzaklaştı ikili.Beomgyu Felix’e döndü. “Bir sorun olursa tek mesajın veya aramanla dibindeyim Felix. Bunu biliyorsun.” Felix kafa salladı. “Biliyorum.” Omega, beta arkadaşına doğru adımlayıp cılız kollarını betanın beline sardı. Kısa süren sarılmanın ardından yollarını ayırmışlardı.
†|★
“Bayan Rose, geç kaldığım için çok özür dilerim. Bir daha tekrarlanmayacak söz veriyorum.”
Omega, çalıştığı küçük cafe’ye geç kalmıştı. Cafe’nin sahibi olan Rose kollarını önünde birleştirmiş, omegaya bakıyordu. Bunu başka biri yapmış olsaydı çoktan kovmus olurdu fakat bu çocukla hem iyi anlaşıyorlardı, hem de ablasının durumunu biliyordu. Rose anlayışla gülümsedi.
“Sorun değil Yongbok, hadi çabucak
işinin başına.”Cafe de üç kişi olarak çalışıyorlardı. Bazen Rose onlara yardım ediyordu. Felix garsondu, siparişleri müşterilere veriyordu. Taehyung, kasadaydı. Para üstü veriyordu. Ve Seokjin, içecekleri hazırlıyordu. Omega arkada çalışan aşçıları ise tanımıyordu. Felix hızla işe koyuldu. Çalışanların eşyalarının olduğu küçük oda da kendine ayrılmış olan dolaba postacı çantasını yerleştirdi. Ardından cafenin logosunun damgalandığı önlüğü üzerine geçirdi. Hızla ellerini yıkayıp kasanın yanına geçti. “Selam tae.”
Taehyung, para üstünü uzattığı müşteriye iyi günler diledikten sonra Felix'e dönmüştü. “Hoşgeldin Yongbok.” Omega gülümsedi. Gözlerini oturan müşterilerde, sonra da tatlı bir şeyler almak için sırada bekleyen kalabalıkta gezdirdi.
“Bugün burası fazla yoğun gibi.” Taehyung kıkırdadı. “Sen geç geldin diye.” Felix dudaklarını büzdü. Ya Rose onu bu sefer kovsaydı? Öğrenci olduğu için onu kimse işe almıyordu da zaten. “Üzülme şaka yaptım.” Tae eliyle öpücük attı. Felix, öpücüğü havada tutuyormuş gibi yapıp elini tekrardan yanağına götürdü.
“Ulan gerizekalılar! Benim burda sıcaktan götümün şekli değişiyor siz hâlâ flörtleşme derdindesiniz!”
Seokjin’in bağırmasıyla Tae eline gelen kalemi Jin’e fırlattı. Jin'e hızla gelen kalem Jin’in alnına çarparak yere düştü.
“Kes ya, sabahtan beri müşteriler ile flörtleşen benim sanki.”Tae ve Jin’in kısa süreli atışmalarının ardından herkes işe koyulmuştu. İçerisi o kadar kalabalıktı ki Felix, masalarda oturan müşterilerin ne sipariş ettiğini unutuyordu. Tae önünde duran küçük zile iki kere dokundu. Felix, masada oturan arkadaş grubuna içeceklerini verip afiyet olsun diyerek masadan uzaklaşıp Taehyung’a doğru ilerledi. Taehyung elindeki bubble tea’yi omegaya uzattı. “Cam kenarı üçüncü masa.”
Felix tepsinin içine koyulan renkli bubble tea'yi alıp masanın olduğu yere ilerlerken tepsiye bakarak ağzına kadar doldurulmuş içeceği dökmemeye çalışıyordu. Cam kenarındaki masanın önüne geldiğinde içeceği hızla genç adamın önüne yerleştirdi. Kısaca afiyet olsun diyerek uzaklaşacağı sırada genç adam arkasından seslendi.
“İyi de çocuk, ben bubble tea değil fitre kahve istemiştim. Bir daha ki sefere siparişleri dinlerken daha dikkatli ol.”
Adamın kurduğu cümle karşısında Felix afalladı. İyi de Taehyung ona bu masaya gelmesini söylemişti! Yanlış olması imkansızdı. Sarışın omega dudaklarını ıslattı. “Oh, efendim! Çok özür dilerim benim hatam. Size hemen siparişinizi getiriyorum.” Genç adam sadece kafasını salladı. Omega hızla uzaklaşırken genç omeganın arkasından onu inceliyordu. Saçları kesin boyadır, bu kadar sarı olması imkansız, diye geçirdi içinden. Sonra tekrardan önüne döndü.
“Gerizekalı Tae! Siparişleri kıçından mı dinliyorsun amına koyayım?”
🕳️
Selam kızlae💥