Bölüm 1 - KADERİN ÇAĞRISI

21 0 0
                                    


Gün 1

Sabah güneşinin ilk ışıkları, küçük köyümüzün üzerindeki sis tabakasını yumuşak bir ışıltıyla aydınlattı. Gözlerimi yavaşça açtım ve eski ahşap çatıdan sızan ışığın odamın içini doldurduğunu gördüm. Yorganı üstümden iterek, odamın küçük penceresinden dışarı baktım. Tarlalarımızın üzerindeki sisin güzellikle dans ettiğini gördüm. Her sabah olduğu gibi, sessizliğin içinde huzur buldum.

Adım Elena. On sekiz yaşındayım ve bu küçük köyde yaşayan sıradan bir kızım. Ailemle birlikte, çiftliğimizi ayakta tutmak için çabalıyoruz. Her gün, güneşin doğuşuyla birlikte uyanır, hayvanlarımıza bakar, tarlalarımızı işler ve gece yıldızlara bakarak hayaller kurarız. Ancak içimde, bu sakin yaşamın dışında bir dünya olduğuna dair bir his var. Bir gün, bu sınırların ötesine geçip gerçek bir maceraya atılacağımı biliyorum.

Sabah rutinimi tamamladıktan sonra, tarlaları sürmek için dışarı çıktım. Toprak altında işleyen sabanın sesi, sessizliği yarıp geçti ve kalbimi ferahlattı. Ahırda, hayvanlarımızın uykudan uyanıp yiyecek arayışı, köyün sessizliğini bir kez daha bozdu. İneklerimiz mırıldanarak sağırken, ben de kovamı alarak işe koyuldum.

İneklerin sağımı bittikten sonra, onları otlatmaya götürdüm. Yemyeşil otlaklarımızda dolaşırken, günün ilk ışıklarıyla uyanan doğanın güzelliğine hayran kaldım. Kuşların cıvıltısı ve rüzgarın hafif esintisi, ruhumu besledi ve içimi bir coşku kapladı.

Gökyüzüne doğru bakarken, bir anda ormanın derinliklerine doğru bir çağrı hissettim. Bu çağrı, beni sakinliğin içinden alıp, maceranın gizemli dünyasına doğru sürükledi. Ne olduğunu bile anlamadan, ayaklarım beni ormana doğru taşıdı. Köyün dışına çıktığımda, yüzümde bir gülümseme belirdi. Bu, sadece bir başlangıçtı. Maceranın ilk adımını atmıştım ve içimdeki coşku, yarın ne getireceğini merak etmeme neden oldu.

Ormana girdiğimde, sessizliği daha da yoğun hissettim. Ağaçların gölgeleri, sisin içinde dans ediyormuş gibi görünüyordu. Her adımımla, gizemli bir dünyanın kapılarını aralıyordum. Bir süre yürüdükten sonra, önümde küçük bir patika belirdi. Merakla patikayı takip etmeye karar verdim.

Patika, derin ormanın içine doğru uzanıyordu. Yapraklar arasından sızan güneş ışığı, yolu aydınlatıyordu. Adım adım ilerledim, etrafımdaki sessizliği dinlerken. Bir süre sonra, patika sonunda küçük bir açıklığa çıktı. Ormanın içinde, yerin altında hafifçe parlayan bir ışık gördüm.

Karanlıkta parlayan bu ışık, beni kendine çekiyordu. Merakla yaklaştım ve gözlerimi kristalin parıltısına daldırdım. Elimi uzattım ve kristale dokundum. O anda, her şey değişti. Gözlerimin önünde ışık patlamaları belirdi ve bilincimi kaybettim.

Ne kadar süre geçtiğini bilmiyordum ama kendime geldiğimde, başım ağrıyordu ve etrafımda karanlık vardı. Yavaşça gözlerimi açtım ve bulanık bir şekilde etrafıma bakındım. Yanımda, bir gölge figür belirdi. Uzun gri saçları ve koyu gözleriyle, yaşlı bir adamdı.

"Merhaba Elena," dedi yumuşak ama otoriter bir sesle. "Ben Alistair. Bu kristal, senin kaderini değiştirecek."

Alistair'ın sözleriyle, içimde bir heyecan belirdi. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, kendimi onun anlatımlarına kaptırmış buldum. Kristalin bana büyük bir güç vereceğini, ama bununla birlikte büyük bir sorumluluk da getireceğini söyledi. Başlangıçta inanmak istemedim, ama kristalin içimde bir şeyler uyandırdığını hissettim.

Alistair, bana büyü dünyasını ve bu güçleri nasıl kullanacağımı öğretmeye karar verdi. O andan itibaren, sıradan bir köylü kızı olmaktan çıkmıştım. Artık, içimde yanan bir ateşle, maceranın peşinden gidecek bir kahramandım.

Bu yeni başlangıç, içimdeki heyecanı ve merakı ateşlemişti. Kristalin gücünü ve sorumluluğunu taşımak, benim için yeni bir yolculuğun başlangıcıydı. Ne olacağını bilemeyen bir kahraman olarak, içimdeki cesareti ve kararlılığı bulmuştum.

Kristal KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin