Zamanın birinde kimsenin adını bilmediği bir kıtada kimsesiz bir kız varmış. Her şeyin yaratıcısı Tanrı fanilere varlığını daha yeni bildirmeye başlamış. O zamanlarda dünyada hiç kötülük yokmuş. Çünkü şeytan hala Tanrının en gözde meleğiymiş.
Kız ucu bucağı görünmeyen masmavi suların arasında yaşarmış. Burada Güneş hep parlar, Ay hep gülümsermiş. Kızın evinin etrafı pespembe güllerle çevriliymiş, pencereden içeriye girip yatağına yapraklarını dökerlermiş. Hiç solmayan yaprakların üzerinde dalarmış düşer denizine. Burada ne kış, ne soğuk olurmuş. Herkes mutluymuş.
Bu kıtada yaşayan herkes güneşi kutsal kabul edermiş, küçük kızın güneşi kıskandıracak kadar parlak upuzun sarı saçları varmış. Kız şüphesiz dünyada kötülük yokken bile yaşayan en iyi kalpli insanmış zira ilerleyen vakitlerde onun yapacağı şeyleri yapmak için ya aptal ya fazla iyi kalpli olmak lazımmış.
Gel zaman git zaman bir gün gelmiş. Sabah uyandıklarında her şey yine normalmiş aslında. Tüm canlılar mutluymuş, kız ormanda çiçeklerle çevrili derede yıkanmış. Güneş veda edip Ay selam verirken dönüş yolunu tutmuş ki göklerden bir gürültü cereyan etmiş. Yer ayaklarının altında sallanmaya gök kükreme misali gürlemeye başlamış. Kız korkudan yere düşmüş, kulaklarını kapamış. Gözünü açtığı saniyelik zamanda aydan daha parlak bir ışığın havada süzüldüğünü ve asırlar gibi gelen bir yavaşlıkla evinin yakınlarında bir yere düştüğünü görmüş.
Korkudan nefesi kesilmiş, bedeni demir prangalarla esir alınmış gibi aciz ve hareketsiz kalmış, adeta tutulmuş. Zorla kalkıp hala parlayan ışığa gidip gitmemek arasında düşünmüş, en sonunda merak dürtüsü onu ele geçirmiş.
Yaklaştıkça fark etmiş ki aslında yer yarılmış ve içinde, dünyada vaktinin geçtiği tüm zamanlardan bu ana dek gördüğü, en güzel varlık yatıyormuş. Sırtında iki büyük kesik durmadan kanıyormuş.
İşte o gece, şeytanın ta kendisiyle tanıştığının ne kız ne de onu yeryüzüne defeden Tanrı farkında değilmiş, belki de farkındaymış.
....
Herkese tekrar merhaba Carmen kitabımdan sonra böyle bir şey yazacağımı bende çok düşünmüyordum aslında, ama işte buradayız. Genel olarak estetiği yukarıdaki fotoğraftaki gibi olucak ve aşırı heyecanlıyım yazmak için. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fallen Angel
Teen FictionKayıp zamanın kayıp kasabasında kader ağlarını çoktan örmüştü. Veya Tanrı planını çoktan kurmuştu. Burada ne Adem ne de Havva vardı. Zira bu hikayedeki yasak meyve de elma değil nardı. Bu bir meleğin düşme hikayesi değildi, iki ruhun birbirleriyl...