0.7

62 12 2
                                    

Yıldıza basalim lutfen 🙃

Dudaklarını boynumdan çekip dudaklarımızı birleştirdi. Başta yavaş ve nazikken sertleşmişti.
Ben hala kucağındayken ayağa kalkmış ayaklarımı beline dolamamı sağlamıştı.
Yavaş yavaş odasına doğru giderken işin içine dillerimiz girmişti.
Artık bu iş kaçınılmaz olmuştu.
Kaçmak isteyen de yoktu.

***
Devam ettiremedim uzgunum 😔

Sabah uyandığımda kendimi joaonun üstünde bulmuştum. Üzerimizde kıyafet yoktu. Dünü hatırlayınca sırıtmış kendi kendime utanmıştım.

Kafamı biraz kaldırıp joaoya bakmaya çalıştım. Fazla tatlı uyuyordu. Yataktan hızlı ve bir o kadarda sessiz bir şekilde çıkıp üstümü giymeye başladım. Ben hazırlanmışken joao hala uyuyordu. Tam komodinin üzerinden telefonumu alacakken uyandı.

Ufak bir bakışmanın ardından ağzından günaydın diye bir mırıltı çıktı. Hemen telefonu alıp odadan çıktım.

Bu anı çıkışım onu merakladıracak ki arkamdan gelmeye başladı. "Nereye gidiyorsun?" Ben merdivenlerden hızla inmeye çalışırken o iki saniyede yanıma ulaşmıştı. "İyi misin?" Masum bir tonda konuşuyordu. "Ben. Ben üzgünüm. Bunlar yaşanmamış gibi davranalım lütfen."

Ben hızla merdivenlerden inerken arkamda yine şaşkın bir joao bırakmıştım. Kapıdan çıkmadan önce yüzüne baktığımda sadece hayal kırıklığı vardı gözlerinde. Başımı eğip evden uzaklaştım.

Taksi bulmaya çalışırken ağlıyordum. Neden böyle olmak zorundayım? Kendi kendime söverken taksi gelmişti. Hemen binip taksiciye yolu tarif ettim. Yol boyunca dışarıyı seyrederken düşüncelerim beni boğuyordu.

En çok düşündüğüm şey ise annem gibi mi olacağım merakıydı.
Taksiciye parayı uzatıp evime gittim. Saatlerce ağladım. Annemin kaderini yaşamak istemiyordum. Ve bu düşünce içimi kasıp kavuruyordu.

Aradan bir kaç saat geçmişken telefonum çalmaya başladı. İlk seferde açmasamda bir kaç kere daha çaldığında bakmıştım. Baba mı? Ne alaka?
"Baba?" Sorarcasına verecegi yanıtı bekliyordum. Normalde beni asla aramazdı. "Kızım, artık çalışmana gerek yok yarın istifani verebilirsin." Demişti yumuşak bir tonda. "Tamam, yarın konuşurum. Ee sen ne zaman geliyorsun?"

"Bende bunun için aradım. Ben gelmiyorum." Lafını kesip merakımı gidermeye çalıştım.
"Ne? Neden? Beni bırakmazsın değil mi?" Ard arda sorularımı sorduktan sonra konuşmasını bekledim. "Kızım senin için zor olabilir ama benim yanıma yani buraya taşınmanı istiyorum. Hem ayrılmamış oluruz."

Ne yani beni burdan annemin hatıralarının olduğu tek yerden götürmeye mi çalışıyor." Hayır, yani düşünürüm." Arkadan bir mırıltı geldi.
"Tamam kızım sana birşey daha söylemem gerek-" Sözünü kesip konuştum. "Baba daha sonra konuşsak şuan kendimi iyi hissetmiyorum da." Bir şey söylemesine izin vermeden yüzüne kapatıp kendime yatağa attım.

Hayat daha ne kadar kotu olabilir ki?

Sabah uyandığımda berbat hissediyordum. Kasıklarımda inanılmaz derece ağrı vardı. Aklım o geceye gittikçe utanıyor kendime kızıyordum. Hem ona öyle davrandığım için hemde öyle bir aptallık yaptığım için çünkü futbolcu milleti bu yarın ne olacağı ne yapacağı bilinmez.

Ben kendi kendime kızaraken telefonum çalmaya başladı. Elimi komodinin üzerindeki telefonuma uzatıp kim olduğuna bakmadan açtım. "Alo?" Karşı tarafta ki kişinin sesi tanıdık geliyordu ama cıkaramamıştım. "Hadi ama Maria beni unuttuğunu söyleme sakın"

"Alex! Şey ya uyuyodum kim olduğuna bakmadan açtım. Sen Londra'ya gittikten sonra arar mıyordun hiç sesini-" Alex sözümü kesip "sende hiç değişmemişsin daha konuşmama izin vermeden sorgu çekiyorsun neyse ben geldim. Yani beni alman gerek" gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Alexsi en son 3 4 yıl önce görmüştüm.

"Hadi canım şakayasa asla komik değil."
Alex ufak bir kahkaha atıp konuşmaya başladı." Hadi mari buralar çok değişmiş kaybolmaktan korkuyorum." Yalan söylüyordu. "Seni yalancı buraları avucunun içi gibi biliyorken kaybolmak mı"

"Ya iste hadi yemek yeriz açım" hemen ayağa kalkıp hazırlanmaya başladım. "20 dakika sonra bizim kafe." Diyip yüzüne kapattım.

****

Gözlerimle alexi ararken onun motorunu gördüm. Hemen yanına koşarak ona sarıldım. "Sonunda be! Yüzünü goren cennetlik beyefendi" ben ona sarılırken o nefes almaya çalışıyordu. "Bırakmazsın artık anca cennette görürsün galiba" hemen ondan çekilip yüzündeki kaskı çıkardım.

"Hadi yemek yiyelim çok açım mari" kafamı sallayıp onun koluna girdim. "Galiba bugün ki kısmetini kapattım ha?"
Alex etrafa bakıp sonra bana baktı. "Galiba öyle seytan hanım." Küçüklükten takma ismimdi sadece Alex derdi.

Masaya oturup yemeklerimizi sipariş ettik. Yemek yerken sanki bir kaç göz üzerimdeymiş gibi hissettim. Etrafa bakarken tanıdık iki gözle göz göze geldim.

Felix.

Hızla ayağa kalkıp kafeden ayrılmaya çalıştı. Arkasından gavi geldi ve beni görünce hemen yanıma geldi. Kulağıma fısıldayarak. "O fazla sinirli ona bir özür borçlusun sanırım. Clube gidiyor sana konum atarım. " Benden uzaklaşırken alexe dik dik bakıp gitti.

Mutlu bir kaç saat bana haramdı sanırım.

Kitabi unutmusum la
Oy ve yorum atmayı unutmayiiin

aşk tesadüfleri sever. (João Félix)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin