Bundan yıllar önde ortaya atmıştık bu fikri, yapacağımıza dair inancımız vardı ama bizden başka kimse buna inanmıyordu. Nerden baksan imkansız gibi görünen bu fikrin nasıl ortaya atıldığını anlatayım.
Üniversiteden mezun olduktan 1 yıl sonra arkadaşlarımla buluşmuştuk, kimi iyi işlerde çalışırken kimi işsizdi. Sohbet çok güzel ilerliyordu, bir arkadaşım "herkes bana odaklanabilir mi?" dedi ve o muhteşem fikri ortaya attı: ZAMAN MAKİNESİ. Kulağa ne kadar da muhteşem geliyor ama değil mi. Bu fikir hepimizi heyecanlandırmıştı. Birkaç kişi bir araya gelip laboratuvarda çalışmaya başladık. Ekibimiz oldukça az kişiydi bu yüzden çalışmalar oldukça yavaş ilerliyordu. 3 senenin sonunda aramızdan bazıları vazgeçti ve yoğun ısrarlarımıza rağmen projeden çekildi. Geriye sadece 4 kişi kalmıştık. Bir arkadaşımızın teklifi üzerine başka bilim insanlarıyla görüşmelere gittik ve onlara projemizden, planlarımızdan bahsettik. Sonuç olarak öyle ya da böyle tekrar bir ekip ve bütçe oluşturabilmiştik. Ekip oluştuktan sonra çalışmalarımıza son hız devam ettik. Gece gündüz demeden çalışıyorduk. Gerçekten çok yorulmuştuk, belki de bir hiç uğruna uğraşıyorduk kim bilir. Projeye başlayalı 5 sene olmuştu ve neredeyse doğru düzgün gökyüzünü bile görememiştim. 5 senenin sonunda projemizi tamamlamayı başarabilmiştik. Tamamen bitmiş halini görmek o kadar heyecan vericiydi ki. Tek bir şey kalmıştı artık; denemek.
Bay Jack, projenin bittiğini haber vermek ve başka şeyleri konuşmak için herkesi toplantı odasına çağırmıştı. Odaya girdim ve benim için ayrılmış olan yere oturdum. Toplantının başı oldukça sıkıcı geçiyordu ve ben çoktan düşüncelere dalmıştım. "Bayan Maxi!", Bay Jack'in bana seslenmesiyle düşüncelerimden sıyrılıp toplantıya geri dönmüştüm. "Efendim?" dedim, "siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, sizce ne yapmalıyız?" dedi neyden bahsettiğini bile bilmiyordum neyse ki bunu fark eden Tom hafifçe kulağıma konuyu fısıldadı, onyx'i denemek için bir yol bulmaya çalışıyorlarmış. "Birini göndermemiz gerektiği ortada, belki biri gönüllü olmak ister." dedim "ah, evet mantıklı. Onyx'i denemek için gönüllü olan var mı?" dedi Bay Jack ama kimse el kaldırmamıştı, bu da demek oluyordu ki kimse gönüllü olmak istemiyor. Onlara hak veriyordum çünkü ilk defa denenecek bir proje ve geri dönüşü kesin olmayan bir yolculuk...korkutucu.
"O zaman kura çekelim." dedi masanın diğer tarafından bir ses, kafamı çevirdiğimde sesin sahibinin ince gözlüğünün altından bakan Bayan Stoff olduğunu gördüm. Kendisi bu projenin başındaki isimlerden biriydi ve oldukça burnu havada ama bir o kadar da çalışkan bir kadındı. "Mantıklı bir fikir. Eğer herkes kabul ederse yapalım." dedi Bay Jack ve ekledi "kurayı kabul edenler?", ilk başlarda orada bulunanlar tereddütle birbirine baksada en sonunda kabul ettiler.
Herkesin ismi yazıldı ve bir torbaya kondu. Bay Jack elini torbaya daldırdığı anda kalbimin tam olarak ağzımda attığını söyleyebilirim. Torbadan bir kağıt çıkarttı ve sakin bir şekilde açtı, gördüğü isimle yüzü şaşırmış bir hal aldı. Kafamı kaldırmadan ismi söylemesini bekledim. Birkaç saniyenin ardından dudaklarından o isim döküldü; "Maxi.".
Kafamı kaldırdım, korku ve şaşkınlık dolu bakışlarla ona baktım, "ben mi?" diye sordum, "evet..." dediğinde kalbimin duracağını düşündüm. İtiraz edemeyeceğimi biliyordum o yüzden sakince "tamam, ne zaman hazır olayım?" dedim, "bugün gidip sevdiklerinle görüş, yarın hazırlıklara başlarız." dedi. Ağır adımlarla toplantı odasından çıktım ve kendimi terasa attım. Yaşa yavaş nefes almaya çalıştım, çıkartıp bir sigara yaktım, dumanını ağır ağır üfledim. Belki de son kez bu kalabalık şehre bakıyordum. Oldukça garip aslında, hayatımın çoğunda buradan nefret ettim ve gitmek istedim ama şimdi gitmemek için direniyorum.
Çantam ve ceketimi alıp binadan çıktım. Yol üstünde bir restorana uğrayıp en sevdiğim yemek olan köfteli makarnayı yedim, sonra da limonlu dondurma aldım ve eve doğru yürüdüm. Eve geldiğimde beni her zamanki gibi köpeğim Simon karşıladı. Başını okşayıp üstümü değiştirmek için odama gittim. Pijamalarımı giyip kendimi koltuğun üstüne attım ve "kiminle görüşsem ki?" diye düşünmeye başladım. Aklıma hiç kimsenin gelmediğini fark edince biraz üzüldüm açıkçası, hayatımda son zamanlarda sadece Simon vardı bu yüzden ona sarılıp en sevdiğim TV programını izlemeye başladım...
![](https://img.wattpad.com/cover/370538405-288-k178456.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Yolcusu
FantasyGözlerimi açtığımda bambaşka bir yerdeydim, buranın neresi olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Tek bildiğim buradan bir an önce çıkmam gerektiğiydi...