*"O Mahur Beste Çalar Müjganla Ben Ağlaşırız" şarkısı eşliğinde yazılmıştır. İyi okumalar.
Panik yapmaya başladım ve sürekli tarihi değiştirmeye başladım belki günümüze gidebilirim düşüncesiyle. En sonunda 3 ay geriye gittiğimi fark ettim, pes etmiştim. Korkuyla olduğum yere oturup düşünmeye başladım. Kafamı kollarımın arasına almış otururken makinenin ışığı yanıp sönmeye başladı. Ne olduğunu görmek için baktığımda makinenin tarihinin kendi kendine değiştiğini fark ettim. Korkuyla gözlerim büyüdü. Hemen tarihi düzeltmeye çalıştım ama nafile, çoktan bozulmuştu. Hızlıca gidip masanın üstünden birkaç alet almaya çalıştım, birkaç şeyi elime aldığım sırada makine çalıştı ve yine geçmişe gittim.
Nereye geldiğimi anlamaya çalışırken ve daha kendime gelememişken tekrar çalıştı. Bu şekilde 5, 6 kere belki de daha fazla kez gittim. En sonunda makineyi kolumdan söküp atmayı başarmıştım. Başım çok şiddetli ağrıyor ve dönüyordu, karıncalanma hissinin yoğunluğundan hiçbir şey hissedemiyordum.
Görüntü netleştiğinde etrafıma bile bakamadan bayıldım, vücudum daha fazla dayanamamıştı.
Gözlerimi açtığımda yanımda mum ışığından görebildiğim kadarıyla bir kadın oturuyordu, oldukça telaşlı görünüyordu. Gözlerimi açtığımı görür görmez yanıma koştu ve "Ah, Dean. Beni çok korkuttun. İyi misin, noldu sana böyle..." gibi sorular sormaya başladı. Onu geçiştirip hemen kalkabilmek için "iyiyim iyiyim, yok bir şeyim." demekle yetindim. Ayağa kalkmaya çalışırken beni tuttu ve "dinlenmen gerek" dedi. Elini itip ayağa kalktım ama ayağa kalkmamla başımın dönmesi bir oldu bu yüzden kadının dediğini yapıp tekrar yatağa oturdum, belli ki biraz daha dinlenmem gerekiyordu.
Kadın bana yiyecek bir şeyler getireceğini söyleyip gitti. Kadının gitmesiyle odada tek başıma kalmıştım, mum ışığının zar zor aydınlattığı bu oda küçük bir yerdi, tahtaların üstüne işlemeler yapılmıştı ve oldukça eski bir dizayna sahipti. "Acaba neredeyim?" diye düşünürken kadın elinde tahtadan yapılmış bir tabakla içeri girdi. Tabağın içinde garip bir şey vardı, çorba olduğunu tahmin ediyordum. Kadın yemeğimi yememe yardım ederken ona "burası neresi?" diye sordum, şaşırmış bir şekilde durdu ve "sen ciddi misin?" dedi. Cevap vermeden sadece suratına baktım bunun üzerine kadın ayağa kalkıp kapıya yöneldi "nereye gidiyorsun?" diye sordum, kapının önünde durup yandan bakarak "doktoru çağırmaya." dedi ve gitti.
"O gelene kadar bende Onyx'i arayayım" diye geçirdim içimden ve kalkıp etrafta aramaya başladım. Aslında odada bakabileceğim çok az yer olmasına rağmen hem ışığın yetersizliğinden hem de yaklaşan ayak seslerinden aramayı bıraktım ve eski yerime geçtim. Gelen kişi daha deminki kadındı ama bu sefer yalnız değildi yanında doktor olarak tanıttığı bir adam vardı. Doktor ne olduğunu bilmediğim değişik bazı aletlerle beni muayene etmeye başladı bu esnada birkaç tane de soru sordu. Aldığı cevaplar onu pek memnun etmemişti anlaşılan çünkü kadını konuşmak için dışarıya çağırdı. Onlar dışarıda konuşurken benim de gözüm odanın diğer ucundaki aynaya takıldı, sanki biraz daha büyük görünüyordum ama karanlıktan dolayı tam net göremiyordum.
Biraz sonra odaya kadın girdi, "ne konuştunuz?" dedim. Sadece "şimdilik sadece dinlenmen gerektiğini söyledi, yarın detaylıca konuşuruz Dean." dedi. Sesi oldukça üzgün ve korkmuş geliyordu ve ben buna pek bir anlam verememiştim. Oldukça yorgun olduğum için en iyisi şu anda yatıp dinlenmekti, yarın ne yapacağıma karar verecektim. Kafamı yastığa koydum ve gözlerimi kapadığım esnada kadının sesini duydum "iyi geceler Dean.".
Bir dakika, o bana Dean mi demişti!..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Yolcusu
FantasyGözlerimi açtığımda bambaşka bir yerdeydim, buranın neresi olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Tek bildiğim buradan bir an önce çıkmam gerektiğiydi...