---
**Bir Tanışma Anı: Izana'nın Sınırları**
Gecenin sessizliği, Tokyo'nun kalabalık sokaklarında yankılandı. Ay, bulutların arasından belirsiz bir ışık saçıyordu, sokak lambalarının altında gölgeler oyun oynuyordu.
Sokakların kenarında bir kafeye yaklaşırken, Ayame'nin dikkati büyük bir akvaryuma çekildi. Balıkların huzur verici dansı, Ayame'nin içindeki kargaşayı bir an için dindirdi.
O sırada, kafenin kapısından dışarı çıkan bir adam fark etti. Uzun boylu ve gizemli görünüyordu, gözleri derin bir hüzünle doluydu. Ayame, ona doğru yaklaştı, merakla bakarak.
"Merhaba," dedi nazikçe, adamın yanına vardığında. "İzana, değil mi?"
Adam başını hafifçe kaldırdı, Ayame'e dikkatlice baktı. "Evet, benim adım İzana," diye cevapladı sessiz bir ses tonuyla.
Ayame, onun içinde gizlenmiş derinlikleri sezebildi, ancak bir yandan da mesafeli bir aura hissetti. "Ben Ayame," dedi, bir an için sessizliği doldurmak için.
İzana, hafifçe başını salladı, ancak konuşmakta isteksiz görünüyordu. "Ne yapıyorsunuz burada?" diye sordu, biraz mesafe koyarak.
Ayame, onun için anlayışlı bir gülümsemeyle, "Sadece biraz hava alıyordum, balıkları izlerken dinleniyordum," dedi.
İzana sessiz kaldı, gözleri akvaryuma kilitlenmiş gibiydi. "Ben de burada... düşünüyordum," dedi nihayet, içsel bir çatışma belirtisi taşıyan bir ses tonuyla.
Ayame, onun içindeki çatışmayı anlayamasa da, ona bir tür huzur ve anlayış sunmak istedi. "Biraz sohbet etmek isterseniz, buradayım," dedi, onunla bağ kurmaya çalışarak.
İzana, bir an için durdu, sonra başını hafifçe salladı. "Teşekkür ederim, belki bir sonraki sefere," dedi, sessizce uzaklaşırken.
Ayame, onunla kısa bir buluşma yaşamış olsa da, İzana'nın gizemli dünyasına dokunmuş gibi hissetti. Belki de bir sonraki sefere, İzana'nın sınırlarını biraz daha aşabilirlerdi.