-O bu dağ eviyle nasıl tanıştı?
-O bu göreve kendini neden adamıştı?
-O neden yalnız yaşıyor ve çok az konuşuyordu?
-Hayvanları istemsizce kendine çekme sebebi neydi?
...aslında onun adı Görkem.
Görkem yesilliklerle dolu denize kıyısı olan bir yerde büyümüştü. Çalışkan, istekli, zeki ve daha bir çok karakteristik özelliğe sahipti. Herkesin sevmediği tiplerden :)
Aslında olay şöyledir ya insanların işine gelirsen seni sever ama eğer işlerine yaramazsan dik başlıysan seni sevmezler.
Görkem de öyleydi işte. Geniz omuzları, uzun boyu, sinirlenince boynunda beliren damarı-acık söylemek gerekirse o damarın varlığından bile habersizdim onunla tanışana kadar-yumruğunu sıktığı an avcunun içindeki yaranın tüm yaşananları gözünün önüne getirdiği bir genç delikanlı..
Çok uzun zaman geçmemişti üstünden. Bu kulübeyi kendi yapıp her yerinde emeği bambaşkaydı. Duvarına boylu boyunca yaptığı kitaplığı,asma kat için dizayn edilmiş merdiveni, mutfağına ait dolapları, kitaplığın arkasına gizlenmiş minik bir oda,evinin bahçesinde duran kocaman bir yel değirmeni.. dışardan bakılınca huzur gibi görünen bir eve geliş tam bir drama sahnesini anlatıyordu.
21 Aralık gecesiydi. Soğuk havada kabanına sarılmış atkısıyla yüzünü kapatmış yürümesini engelleyen rüzgara doğru yere baka baka ilerlemeye çalışıyordu. Rüzgarın öyle sert öyle hırçın bir sesi vardı ki aldığı nefesi bile duyamıyordu. Eve az kalmışken soğuğu dikkate almayıp kuytu köşelerde birbirlerine sevgisini öperek gösteren bir sevgililer vardı. Adam kızın belini sarmalamış, kadın adamın karnına baskı uyguluyordu. Adam kadının ellerini tutup boynuna tamamen doladı, kadına bedeninin tamamını hissetmesi için baskı uyguladı. Sıkıştırmıştı.. kadının ellerini almış şimdi de duvara başının hizzasında sabit ve sert bir şekilde tutuyordu. Sesleri rüzgarın azalması ile netleşmeye başladı.. "Seni seviyorum" "Senden başkası olmaz"... Görkem bu kelimelerin anlamını bilmez inanmazdı da. Yoluna devam etti.
Evinin merdivenlerini çıkıyordu..
Sesler geliyor..
"Seni seviyorum", "Senden Başkası olmaz." "Beni bırakma" " Devam et"..
Hani derler ya başımdan aşağı kaynar sular döküldü diye tam olarak vücudunda hissediyordu o duygu. Ayakları gitmeyi kabul etmese de kapının tokmağını var gücüyle tuttu. Sesler artık anlamsız kelimelerle yoğunlaşmıştı içeri girdi...
Babası...
Tanımadığı bir kadın...
Yatağın üstünde kokuları birbirilerine karışacak kadar yakınlardı. O an ki heyecanla onu fark etmeselerde dizlerinin bağı çözülüyor, gücünü yitiriyordu.
O anda kadının üstüne yatmış babasının sırtında tırnak izleri kadının gözleri kapalıydı. Açtı. Görkemle göz göze geldiler. Üstündeki adamı bir hışımla attı. Hemen içeri kaçtı. Altında hala pantalonu olan babası Görkemle göz göze geldi. Oğluna sinirlendiği belliydi. Saçlarını havaya kaldırdı. O kocaman cüssesi ile oğlunu yakasından tutup merdivenlerden indirirken sağa sola yalpalayarak Ocak dedikleri odaya soktu. Orada her yer kömür ateş ve demir sopalar vardı.
Babası ..
Hiç bir şey demeden oğlunu itti. Korların icine düştü avcunun içinin cayır cayır yandığını hissetti hemen çekmek istese de babası ayağıyla iyice bastırdı elini biraz daha dursaydı eli delinecek derecede bir sıcaklık vardı. Kömür çuvallarının üstüne attı bu seferde kaldırıp aldığı demir çubuğu defalarca bacaklarına beline omzuna vurdu. Görkem'in hiç sesi çıkmıyor vücudundaki acıyı bile hissetmiyordu. Babası tekrar kaldırıp yüzüne sert bir şekilde tokat attı. Boğazını sıktı.. oldukça sert ve acımasızca. O an kapı da kadın yeter artık bitir işini dediği anda yere ittirdi Görkem 'i kafasını kocaman demir parçasına çarpmış bilincini kaybetmişti.
" Sanırım işi bitti" dedi yerdeki çocuğa bakarak vücudu dayaktan kızarmış avcunun içinde kocaman bir yanık kafasında bir şişlik bacaklarında morluklar vardı.
" At bunu bir yere bela olmasın." Dediğinde kadın çoktan çocuğu yerden kaldırmış pikapın arkasına atarak üstünü çuvallar ile kapattı. Hızlı ama nereye sürdüğünü bilmediği bir dağa karın içine çıktı etrafta hiç bir yaşam izi yok ortalık bembeyazdı. Arabadan indirip biraz da yürüyerek taşıdı. Bir ağacın altına koydu. Yağan kar üstüne dökülsün kapatsın onu diye. Hızla uzaklaştı sonra..
İnanılması zor..
Kendi oğluna yaptığı acımasızca..
..tüm bunlara rağmen.
Görkem yaşıyordu.
Elindeki yanık soğukla katılaşmış elini hissetmiyordu. Yaban hayvanları tilki, vahşi kediler,sincap, tavşanlar.. onu yemek yerine üzerine yatmış ve sıcak tutmuşlardı.
İşte tam o ağacın altında o kulübesi yükseldi. Yükseleli neredeyse 7 sene olacaktı.
Geçmiş mi? Mm..o acımasızca yaşananlar..
Görkem hiç bir şey hatırlamıyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kütüphanedeki Papatya
Ficción GeneralBiri bir yerden gelmeden önce herkesin hayatı vardı. Sevgili G. basit bir seyyah kitapçı Sevgili B. Atanmayı bekleyen ve birlikte olduğu adamla mutlu olan öğretmendi.. O gün başladı her şey.. Beril otobüse bindiği an.. Görkem yaralı kurdu bulduğu an...