.𖥔 ݁ ˖
‧₊˚ ☁️⋅♡𓂃 ࣪ ִֶָ☾.Sonunda eve gelmiştik. Ama biraz pişman gibiyim çünkü Chan oppa önümüze neredeyse bir ordu besleyecek kadar yemek dizdi. Gözlerimi kırpıştırarak Chan oppa ya baktım. 'Hayır bu defa o bakışlar işe yaramaz yiyeceksin. Hem aynı şeyi Eun'da söyledi.' Bong Cha, Chan oppaya döndü 'Yemek yesinler dedi, ordu besleyecek demedi.' Chan oppa Bong Cha'ya bakması ile Bong Cha'nin yanıma oturması bir oldu. Kulağıma yaklaştı 'Ama yine de iyi ilerledim! Değil mi Byeol.' Güldüm ve kafamı sallayıp ona sarıldım. "Tabi ki öyle Cheery Leydim benim. Ve ne ara boyadın saçlarını artı benim biricik kuzeniminkini de?" Jeongin bana baktı ve Bong Cha'yı itip yanıma oturdu. "Mavi yakışmış çok sevimli duruyor." Yüzünü avuçladim ve alnına öpücük kondurdum. 'Beni özledin mi?' Kafamı salladım ve Jeongin'e daha sıkı sarıldım. "Neden özlemeyim ki? Jeongin yemekten önce seni yerim yoksa." Jeongin gülümsedi ve geri çekildi. 'Sen acıktın şaka yapmıyorum de.' Boş boş ona bakmaya başladım. 'Kamera şakası mı yapalım dediniz? Nerde el sallayım?' Minho oppa Jeongin'nin kafasına vurdu. 'Boya beynine mi aktı acaba? Bong Cha bak sen beslersin uğraştırmayın kızı.' Güldü ve bana bakıp göz kırptı. 'Atışmanız bitti ise yemek yiyelim lütfen.' Bu hepsinin oturması için bir uyarıydı.
Sakin sakin yemek yemeye devam ederken Minho oppa bir bana bir de Felix'e baktı ardından etrafı süzdü. 'Felix ve Byeol çıkıyorlar.' Bir anda yemeğin boğazımda kaldı ve öksürmeye başladım. Felix'in de benden bir farkı yoktu. 'ZATEN ÇIKMIYORLAR MIYDI?' Biz su içerken Jis bağırdı ve benim yerime Chan oppa ona vurdu. 'Keşke ikisinin söylemesi için fırsat verseydin de eğlencen bu değil mi?' Kafasını salladı. 'Buda benim eğlencem ve bunlara kalsa ölene kadar söylemezler.' Yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Kafamı iyice eğdim ve öylece durmaya devam ettim. 'Yüzünüzü yıkayın da gelin.' Chan oppa gülmek ve gülmemek arası konuştu. İkimizde aynı anda banyoya gittik.
Yüzümü yıkamıştım fakat Felix'e bir türlü bakamıyordum. Oda aynı şekilde yüzünü yıkadı ve bana baktı. 'Biraz daha iyi misin prenses?' Kafamı olumlu anlamda salladım. 'Niye bakmıyorsun o zaman bana?' Elini nazikçe çeneme koydu ve ona bakmamı sağladı hemen sonrasında gülümsedi. 'Gözlerin hâlâ çok güzel bakıyor ama sanki biraz utanmış gibi.' Vücudumdaki kan yine yüzüme toplanmıştı. Küçük bir kıkırdama bıraktı. "Ya gülme!" Yavaşça koluna vurdum. 'Tamam susuyorum prenses hanım.' Yavaşça ellerini belime koydu ve gülümsedi. 'Minho hyung biraz haklı gibi biz hiç söyleyemezdik sanırım.' İyice bana sarıldı ve dudağıma doğru eğilmesi ile kapı açıldı. Chan oppa bize bakıyordu biz de ona öylece bakakalmıştık. Hafifçe öksürüdü ve Felix benden ayrıldı. 'Yemek soğumadan içeri gelin diyecektim ama-'
'Hemen.' Felix hızlıca içeri kaçtı. Chan oppaya baktım. "Ne diyeceğim bilmiyorum sadece bu çok." Konuşursam daha batıracak gibi hissedip sustum. 'Sorun yok Byeol. O iyi biri ve sen seviyorsan harika biri demektir. Aslında özür dilemem lazım ama kızıma niye o kadar yakındı?' Gülümsedi ve bana sarıldı. 'Seni herşeyden çok önemsiyorum ve sana bir şey söylemem lazım.' Derin bir iç çekti ve devam etti. 'Annen ve baban o hastane olayını duyup gelmişler. Minho bir şekilde uzaklaştırdı ama seni arıyorlar bir şey oldu diye endişelenmişler.' Kafamı salladım. "Kısaca konuş onlarla diyorsun." 'Hayır. Kalbin ne diyorsa onu yap Byeol demek ki konuşmak istiyor bizde geliriz seninle uzakta bekleriz seni istersen olur mu?' Kafamı salladım ve iç çektim. "Önce bi Minho oppaya teşekkür ediyim. Herşeyi bizim yerimize açıkladı." Güldüm ve içeri gidip yemeği yemeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angel Boy / Lee Felix
FanfictionTükenmişlik nedir? İnsan nasıl tükenir yada nasıl tüketilir? İnsanların çoğu anlamaz ama depresif görünenler her zaman tükenmiş yada ölme meraklısı değildir. En mutlu görünen insan en fazla derdi olandır. Sadece kendilerini öyle görmelerini istemez...