Cüneyd kâbusundan uyandığında masada bir bardak su görür. İçi rahatlar;ayağa kalkar, suyu almak istediğinde su birden bire kaybolur.O vakit gördüklerinin korkunç bir kâbus değil hakikat olduğunu anlar.Geçen günler bir film şeridi gibi yeniden gözlerinin önünden geçer.Dizlerinin üzerine çöker ve başını iki elinin arasına alır. Yalnız olduğunu daha da derinden hisseder. Bir zamanlar var olan şeyin yokluğu..Tüm bunlar yaşanmadan önceye dönebilseydi eğer ; bu acıyı hiç yaşamamış olmak adına onu hiç tanımamış olmayı seçebilir miydi? Yoksa birkaç mutlu an tüm bu acıya değer miydi? Hakikat uğruna verdiği savaşı düşünür. Şimdi hakkında tek bir şey bilmediği hakikat. Sahi neydi hakikat,niye buradaydı? Ne biliyordu, neyden emindi? Cüneyd nerede?
Düşünmek ona acı veriyordu. Başı ellerinin arasında olduğu halde kendini yeniden uykuya teslim etti. Kaç gün olduğunu bilmiyordu nerde olduğunu da.. Çoğu zaman kim olduğunu bile unutuyordu. Bazen öyle çok ağlıyordu ki Vahid bile ona acıyordu..
...
Zeynep odasına girdiğinde onu pencerenin iki yanına yerleştirilmiş iki yatak,iki dolap ve başını henüz okuduğu kitaptan yeni kaldıran 13 14 yaşında bir kız karşılar. Kızın rengi Zeynep'e oldukça ilginç hayatında ilk defa bu kadar esmer birini görüyordur.Yine de bunu düşünmeye pek fırsat bulamaz. Kızın konuştuğu dil bundan da ilginçtir.
-Bienvenue MadameMadam hanım demek öyleyse muhtemelen selam veriyor diye düşünür Zeynep ama yine de nasıl karşılık vereceğini bilemez..
Kız gülümser ve ingilizce bildiğini düşünerek bu sefer;
- i said welcome and hello😅Zeynep yine ne dediğini anlamaz ama gülümsemesi onu rahatlatır ve bildiği bir kaç kelimeden birini kullanmaya karar verir.
- Hello..
Zeynep ve yeni arkadaşı gülümsemeye başlarlar ve kız zeynebin bambaşka bir dili konuştuğunu anlar.O zaman bebek adımlarıyla anlaşmaya başlamaları gerektiğine karar verir ve kendini işaret ederek
- AstinVe sonrasında onu işaret ederek kendini tanıtmasıni ister
- Ben mi...
- Zeynep
Astin tekrarlamaya çalışır ..
- Zeynep Zeynep okeyyNeticede bütün bir yılı beraber geçireceklerdir o yüzden Astin şimdilik bu kadar sohbetin yeterli olduğunu düşünür ve ona bir gülümseme verdikten sonra kitabına geri döner.
Zeynep yatağına oturur ve bir süre camdan dışarı bakar. Odası güneş alıyordur...her sabah bu güneşi görerek alışmak çok zor olur mu diye düşünür.Annesini düşünür..Ne yapacağını bilemez.
"HasbinAllah ve Nimel Vekil"elinden bir şey gelmediği vakit Allah a güvenip elinden gelene odaklanması gerektiğini hatırlar.Dolan gözlerinden bir damla yaş süzülür ve ivedikle silerek valizini boşaltmaya başlar..
O valizini boşaltırken biz de odayı inceleyelim.. kapı açılırken bizi karşılayan büyükçe bir pencere ve yanına yerleştirilmiş iki şirin yatak , ilk görüşte Zeynep'in dikkatini çekmiş olan Astin in yatağının ucuna asılı bir turna posteri.. bu poster Mira'nın ona hediye ettiği kitabı hatırlatıyor belki de orda söz edilen macera Zeynep için şimdi başlıyordur ve türlü türlü macera yaşadıktan sonra tıpkı o posterdeki turna gibi özgürce gitmek istediği yere uçabilecektir. Böylesi hayaller henüz gerçekleşmemiş oldukları halde insanı mutlu ediyordu..ilk olarak dikkati yataklar çekse de dolaplar kapıya daha yakındı .Solda farklı bir bölmeye açılan bir kapı ve onun yanında tuvalet ve banyoyu içeren farklı bir kapı vardı.Diğer oda çalışmaya ayrılmış içinde iki masa ve iki kitaplık vardı. Zeynebinkinin aksine Astin in kitaplığı dolmuş da taşıyordu. Bir gün kendininkinin de böyle olabileceğini hissetti.Uzun zaman sonra ilk defa yeni bir hayale tutunabileceğini hissetti, yeniden mutlu olabileceğini.
.Tabi kısa sürdü kapının tıklatılmasıyla irkildi ve yeniden bir bilinmezliğin içinde olduğunu hatırladı. Çalınan kapılar ve devamında yaşananlar..neyseki o felaket senaryoları kuramadan Astin'in sesiyle kendine geldi-Zeynep! Zeynep comee
-She doesn't understand me
( O beni anlamıyor)Zeynep gelir,kapıda dikilen adam ona gülümser ve
- Merhaba Zeynep; öncelikle okulumuza hoş geldin:)ben senin Fransızca öğretmenin Levent tanıdığıma memnun oldum
Zeynep böyle bir isim benzerliğine hayret eder çünkü gülüşü de aynı Levent amcanınki gibi güven vericidir.O da adama gülümser ve;
- Memnun oldum ..- Hadi benimle gel , tanışmanı istediğim biri var.
Zeynep ve Levent hoca ayrılacakken Astin hocaya seslenir ve Zeynebin hangi dili konuştuğunu sorar.Türkçe olduğunu öğrenince onu evinde hissettirmek adına bir kaç kelime öğrenmeye karar verir.:)
....
Zeynep ve öğretmeni ders işlenmekte olan bir sınıfa doğru ilerlerler.Hoca kapıyı çalar ve bir öğrenciyi almak için hocadan müsade ister.o sırada sırasında uyuyakalmış olan Sinan adını duymasıyla irkilir ve başını masadan kaldırır.Kafada hikaye yazmak tehlikeli bir hal almaya başladı ikinci sezon kafayı yiyebiliriz arkadaşlar 🥹🥹

ŞİMDİ OKUDUĞUN
pergel
Fanfictionkızıl goncalar ikinci sezon gelene kadar idare etsin diye bir senaryo denemesi #cunzey#sinzey aşırı hayal ürünüdür..💐✨