2.Bölüm

122 11 0
                                    

"Senin suçun yok Aysude. Görüşürüz." "Görüşürüz." Telefonu kapattıktan sonra "Eğer canıma kıymazsam tabii." Dedim. Ağlarken uyuya kalmışım. Sabah kalktım rutin işlerimi hallettim. Gözlerim ağlamaktan şişmiş ve kıpkırmızı olmuştu. "Umarım akşama kadar geçer." Dedim kendi kendime sonrasında aşağı indim. "Günaydın kızım." Dedi annem. "Ya ne demezsin." Anneme ters davranmak istemiyordum ama ağzımdan çıkanlara hakim olamıyorudum. "Özür dilerim durumum belli." "Anlıyorum kızım bide bunu dert etme şu zamana kadar iyi dayandın." Sessizce "Dayanmaya devam edecek miyim Allah bilir belki canıma kıyarım." Dedim annem duymuştu. "İyi o zaman bugün yanından ayrılmıyorum belli oldu." Akşam olmuştu artık gözlerim hâlâ hafif kırmızıydı. Kapı çaldı. O zil sesi kulağımda yankılanıp durdu. Babam hemen "Aç şu kapıyı." Dedi dişlerini sıkarak. Kapıyı açtım. Karşımda duran adını bile bilmediğim ama müstakbel kocam beni baştan aşağı süzdü ve dona kaldı. "H-hoşgeldiniz. Buyrun içeri geçin." Dedim çocuk tepki vermedi. Babası arkadan "Oğlum müstakbel karın sonuçta evlenince doya doya bakarsın." Dedi gülerek. O ne biçim laf öyle ya neyim ben tablo falan mı? Off canıma kıymadığıma şükretsinler ya. Adam içeri girer girmez "E sebebi ziyaretimiz belli." Dedi kendimi tutamadım. "E yuh daha yeni geldiniz." Babam "canın dayak mı istiyor" bakışını atınca yutkundum ve sustum. Bozmamak için "Kız haklı Ömer bari bi tanışsalardı." İlk defa haklıydı. Adını bile bilmediğim ama beni istemeye gelen çocuk sonunda konuştu. "Ben Ahmet. Ahmet Can Dündar." "Bende Feride Özdinç." Babam hemen "E artık Dündar." Dedi göz devirdim sanırım bunlar gidince mükemmel bi dayak yiyecektim ama umrumda bile değildi artık. "Kızım sen kahveleri hazırla." Dedi annem. Mutfağa gittim.
Ahmetten: "Ee lavobo ben bi lavobaya gideyim." Aslında Feridenin yanına gidicektim hemen kalktım ve mutfağa gittim. "Senin ne işin var burda?" Dedi Feride. "Gözlerine noldu senin?" Kekelemeye başladı. "Eee y-yok bişey." "Var bişey söyle." " Aaa yok dedim ya Ahmet." Anlatması için "İyi tamam annen biliyordur herhalde ona sorayım." "Ya tamam ağlamaktan oldu." "Nedenki." "Zorla evleniyorum ben 18'e daha yeni girdim zaten." Nasıl yani. "Nasıl ya baban bize kabul ettiğini söylemişti." "Yalan söyledi işte." "Bende isteyerek evlenmiyorum benide zorla evlendiriyorlar." Yalan söyledim üzülmemesi için neden üzülsün onuda bilmem ama zamanı gelince doğruyu söyliyecektim zaten. Umarım o zaman gelir yani. "Neyse ben salona gidiyorum." Dedim Feride başını salladı.
Ferideden:Ahmet gitmişti. Kahveler hazırdı. Annem yanıma geldi Allahtan Ahmet çoktan gitmişti. "Adettendir kızım kocanın kahvesine azıcık tuz koy." "Anne ne kocası? Daha evlenmedikki." "Ne farkeder bitanem koy işte." Diyip salona gitti. Azıcık koyucaktım ama nedense içim el vermiyordu bana iyi davrandığı için sanırım. Ama annemin dediği gibi biraz koydum. "Kahveler geldi." Kahvesini alırken Ahmetin annesi "Kızınızda pek hamarat Maşallah." Ahmetin babası lafa girdi. "Sebebi ziyaretimiz belli." Dedi o sözüğü duyduğum an başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Korkuyordum. "Allah'ım emri Peygamberin kavliyle kızınız Ferideyi oğlumuz Ahmete istiyoruz." Bi sessizlik oluştu babam o sessizliği hemen bozdu tabii. "E bizde verdik gitti." Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Ama Ahmetin iyi biri olması sebebiyle bu evdende kurtulacağım için birazda olsa mutluydum. İsteme biter bitmez düğünün tarihi için anlaşmaya başlamışlardı. Tarih bundan 2 hafta sonrasıydı...

Aşk Laftan AnlamazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin