Bu bölümde olayları anlayabilmeniz için başlangıcı anlattım , jungguk'un nasıl öldüğünü ve Taehyung ile nasıl tanıştığını falan fakat bunlara gerek yok diyorsanız 2. Bölümden başlamanızı öneririm fakat yarısı zaten diyaloglardan oluştuğu için okuyun ayrıca bu bölümde de giriş yaptım.Finali siz seçebileceksiniz , alternatif seçim kullandığım için mutsuz son için 1. Final , mutlu son için 2. Finali okuyunuz.
Uyarı : bu bölüm biraz sıkıcı gelebilir bilginize .
( Yinede süper bir bölüm ).......
10.03.1998 Güney Kore - Seoul .
Jungguk'un nihayi ölümü.
Kanlar damla damla bedenimden süzülerek ilerlerken bana vahşetce saldıran adamın yüzünde kendinden de daha kara bir maske vardı , kanlar bedenimi sıcak tutarken ani hızla bedenim sop soğuk bir hâl alıyordu. Çok korkuyorum.
Çok...
Yaşlar gözlerimden damlalar hâlinde kurumuş toprağa can vererek onu yaşatıyordu ama hiçte olmaması gereken bir şey oluyordu. Ben ölüyordum.
Tanrı aşkına.
Bedenim kaskatı kesildiği ve aynı anda da bedenim sop soğuk olduğu için bedenim titriyordu , katil kafama kafama vururken ani bir iç güdüyle kollarımı başıma götürerek kendimi korumak istedim.
Kafama aldığım darbeler ile beynimde acısı fazla olan bir sızı hissettiğimde yüzüm buruştu. Tanrı aşkına bu bana bir cezamıydı. Dudağım hissettiğim acı ile kasılırken katil arka cebinden parlak ve sivri olan bir nesne çıkardı. Gecenin bu karanlığında o elindeki sivri nesne öyle bir parlıyordu ki fark etmemek imkansızdı.
Kalbim , ruhum ve bedenim korku ile doluyor , karadelik beni içine çekerek ruhumdaki bütün bir umudu yiyip bitiriyor. Elimde kalan son umut kırıntılarına tutunmaya çalışsamda nafile beynim buna izin vermiyor.
Katil elindeki nesneyi elinde çevirdikten sonra gerindi ve ben daha ne olduğunu anlamadan o sivri nesneyi kalbime sapladı. Kalbimin arkasından geçip , kalbimi delip geçen sivri nesne bedenimi hissettiğim yoğun acıdan dolayı uyuşturmuştu. Kanlar yere oluk oluk akarken yerde duran her bir çiçek kana bulanmıştı. Nefes alamaz hâle geldiğimde kontrolümü kaybedip yere düşerken benim ölümümden mesul olan kişi arkasına bile bakmadan kaçıyordu.
Boğazımdan nefesler geçmezken gözlerimden göz yaşları yerdeki otları ve kurumuş çiçekleri suladı , bazılarının acısı bazıları için yaşam kaynağıdır işte.
İçimde hiç umut kalmamıştı , hissettiğim korku bile artık içimde yoktu. Ellerimi iki yana açarak kalkmaya çalıştım.
Başarısızlık.
Güçsüz düştüğüm için ayağa kalkacak güce sahip değildim ve bu yüzden kollarımda dahil tüm bedenim acıdan kırılmıştı.
Ciğerlerim kan ile dolduğunu hissedebiliyordum , yavaş yavaş gözlerim kararırken ben bana biçilmiş olan ölümümü bekliyordum.Gözlerimden düşen damlalar ile kendimi ölümün huzurlu esintisine bırakıverdim , sonuçta bu saatten sonra yapacak hiç bir şeyim yoktu.
...
27.06.2001 Ölüler Diyarı -
Ölüler diyarı sade ve huzursuz yaşantıma birazcıkta olsa canlılık katmıştı lakin ben artık bir ölüydüm , ne kadar canlı olabilirdim ki.
O gece yaşadığım kötü anılar hafızama dolduğunda koyu kahve gözlerimden bir damla yere düşerek ölü olan toprağı daha da umutsuzluğa çevirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dead Breath • Taekook
FanfictionÖlüler konuşamaz , hissedemez değil mi ? bende o misalim ölü ruhum ve bedenim ile canlı bir kalbe ilgi duyacak kadar nefes alabildim mi ? ben jeon jungguk ölüler diyarında yaşam süren bir cesedim , beni biraz olsa da canlandıran sevgilim canlı bir...