"Hepsi bir oyundu. Bizler ise birer oyuncu. Başımız Ho Mu-ji. Bizi başından beri korudu. Ama sen hep aptal kaldın. "
Felixin düştüğü bir çeteden onu satın alarak kurtaran Hyunjin aslında çok farklı şeyler düşünüyordu.
Tüm hakları gizlidir.
Cr veri...
Uyandığım gibi balkonda oturup sigara içen Hwang'ı gördüm. Sigara içtiğini bilmiyordum. Aynı zamanda da telefon ile konuşuyordu. Ancak sesi buraya kadar geliyordu. "Sen ciddi misin Chan? Ne demek işi batırdılar? Changbin de oradaydı. Diğerleri batırdı da Changbin nasıl yenilir? Herneyse Minho sen Changbin gelin konuşalım. Telefondan olmuyor. " birkaç dakika sonra telefonu kapattı. Hyung'un üstündeki beyaz gömlek ve altındaki bol siyah eşofman çok iyi duruyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Giyinme odasına gidip üstüme siyah bir tişört, altıma ise Hyung'un eşofmanına benzer beyaz bir eşofman giydim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Giyinme odasından çıkıp banyoya doğru ilerledim. Yüzümü yıkayıp nemlendiricimi sürdüm. Hyung balkonda olmayınca gidip bir dal sigara aldım ve çakmak ile yaktım. Sigarayı içerek aşağı indim. Hyung beni görünce sigarayı tutup gülümsedim. "Günaydıın." Hyung bir elimdeki sigaraya bir bana bakıyordu. En sonunda konuştu. "Günaydın yavrum. Da o sigara ne iş? " Omuzlarımı indirip kaldırdım. "Zaten içiyordum. " Hyung'un kaşları havaya kalktı. "İyi peki madem. Birazdan Minho, Changbin ve Chan gelicek. Yanımda ol. " kafamı salladım ve yanına geçip oturdum. Hyung bilgisayarı ile ilgilenirken zil çaldı. Kapıdaki görevli kapıyı açtı. Changbin beni görünce gülüp Minho ve Chan'a döndü. Onlarda güldü. Ben ise yerimde daha çok yayılıp sigaramı içmeye devam ettim. Bana başlarıyla selam verdiler bende onlara aynı şeyi yaptım. Changbin bir bana bir Hyunjin'e bakıp konuştu. "Hwang bu kaçıncıydı? " Hyunjin burnundan sinirli bir nefes verdi. "Bu konuları şimdi konuşmasak mi ChangbinCİM. " sonu bastırarak söylemişti. Changbin omuzlarını kaldırıp indirdi. "Noluyo oğlum? Sen takmazdın böyle şeyleri. " Hyunjin bana kısa bir bakış attı.Derin bir nefes aldım. "Beni zevkleri için satın alan ve beni sanki evinde hiç hizmetkar yokmuş gibi kullanan bir adamı ne sebeple kıskanayım? Parası ile şov yapan birinden farksız. " Hyunjin derin bir nefes aldı. "Her neyse. Sanki hiç profesyonel değilmişsiniz gibi batırdığınız şu işi konuşalım ne dersiniz? " Changbin lafa girdi. "Bu Minho salağı, depoda bir adamı görmüş, dangalağın biri bi' kıza tecavüz ediyormuş. Bu mal da gitmiş adamı bir güzel dövmüş. O kadar güzel dövmüş ki adamın omurgası ortadan ikiye yarıldı adam felç kaldı amına koyayım. Her neyse Chan patronlarıyla konuşurken Minho'nun yediği bok patrona ulaşmış işte. Hem patron eksik mal yolladı hemde bizim adamları bir güzel felç bıraktılar. " Hyunjin elindeki viski bardağını masaya bıraktı ve ayağa kalktı. Aniden bağırmaya başladı. "Lan döv amına koyayım döv istediğin kadar. Felç bırakmak ne! Kafes dövüşüne gittiğin yetmiyo mu lan sikik kafalı! " Minho gözlerini kaçırdı ve telefonunu çıkardı.
Telefonunu görebiliyordum. Bir numarayı tuşladı. Han'ın numarasıydı. Çaktırmayıp yerimde oturmaya devam ettim. Telefon konuşması bitince Hyunjin'e döndü. "Benimkini çağırdım. Adamlar getiricek." Hyunjin başını salladı.
"Adamları bulun. Bizimkileri paketleyen kişiyi bulun. Gerçi tanıyorum. Narkotik şubeden Oh Hyein. " Hyein'i bende tanıyordum. Söylemeyi unuttum. Bende narkotik şubede çalışıyorum ve Hyein'in gerçek ismi Hyein değil.
Birkaç dakika sonra kapı açıldı. Bir dal sigarayı dudaklarıma yerleştirdim ve çakmakla yaktım. Direk gözlerim ilişen Han ile sinir katsayılarım artıyordu. Her yeri mosmordu. Hyunjin'e baktığımda bana baktığını gördüm. Yavaşça ayağa kalktım ve Han'a koşarak sarıldım. Kulağına yaklaştım ve konuştum.
"İşini güzel yap Kim Hoo. Amirimiz bize güveniyor. "
