Yeniden ve yeniden işe gideceğimi bildiğim bir sabaha uyanmıştım. Tamam, işe gitmeyi seviyor olabilirim fakat her gün gelen müşterilere istedikleri şeyi götürmek işkence gibi geliyordu. Pekala, fazla uzattım...
Hızlıca o sıcacık yatağımdan kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra mavi dar ama rahat olan eteğimi ve beyaz gömleğimi giymiştim. Yani, güzel duruyor aslında.
Bugün canım istediği için geç gidecektim. Bay Hwan'dan dün akşam izin almıştım hiç zorlanmadan. Ve ve ve, buda demek oluyor ki,
EVET, BUGÜN SAÇLARIMI YAPABİLİCEM.
Sakura'ya mama ve su koyduktan sonra aynanın karşısına geçtim. bir kaç dakika sonra her zaman yaptığım dağınık topuzun aksine, saçlarımı 5-6 tutam örüp at kuyruğu yapmıştım. önlerden de bırakıp ayağa kalktım. harika gözüküyordu!
Telefondan saate baktığımda saatin dokuz buçuk olduğunu gördüm. Tamam, bir saat önce hazırlanmış bir mal olabilirim. Ama sıkıntı yok. En azından kahvaltı yapacak vaktim var.
Hızlıca mutfağa gidip tezgahın başına geçip muslukla bakışmaya başladım. Sonra tabii ki çok sağlıklı beslenen biri olarak yumurta yeme kararı aldım.
Her neyse işte ben sallana sallana mutfağı toplarken telefonumdan saate baktım. NE, SAAT ONU YİRMİ Mİ GEÇİYOR! Tamam, mutfağı eve gelince de toplayabilirim. Hızlıca çantamı alıp evden çıktım ve koşar adımlarım ile kafeye ilerlemeye başladım. O kadar hızla yürüyordum ki bir yandan saati kontrol etmekten önümü görmüyordum. Bundan dolayı da tam şuan, bir direğe tosladım. Cidden, tam anlamıyla tosladım. O sırada bana gülen Dae'nin sesini duydum;
"Kanka mal mısın?" kahkaya boğulmuştu. Gülmekten kıpkırmızı olan suratını görünce bende gülmeye başladım. O kadar saçma bir görüntü vardı ki şuan. Bu saçma görüntüden dolayı herkes bize bakıyordu.
2-3 dakika sonra deniz kenarına ulaşmıştık. 'Bada Keiji' yazan tabelayı gördüğümde Dae'yi kolundan sürükleyerek o tarafa yönelttim. "Kanka sakin ol ne bu acele" Dae konuştuğunda cevap vermeyip hızla yürümeye devam ettim.
Kafeye geldiğimizde Dae'yle beraber görevli odasına yöneldik. Dae'de burada çalıştığı için çok şanslıydım sanırım.
Çantamı kenara koyup kahve ve tatlıların olduğu menüyü yenilemek için elime aldım. Bay Hwan'ın biricik (!) oğlu listeye yeni bir şeyler eklememizi istemiş ve Bay Hwan'da kabul etmişti.
Tamam, asla onları dinlemedim.
"Kanka, KANKAA!" Dae bağırdığında irkilerek ona döndüm. "yeni tarif listesi nerde?" Başımı bilmiyorum anlamında salladığımda derin bir of çekip dolapları karıştırmaya devam etmişti.
-----
Selaaaaammm. Evvet yine yeni bir fic ve yine beenn. Bu fici @minhobestbacimile ortak yazıcaz (inşallah)