"Hayır Bay Hwan ben müşterilere gayet nazik davranıyorum"
Toplantıda ne işi olduğunu bilmediğim Minho'ya yan gözle baktım. Lan pic ne zaman kaba davrandım ben?!
İcimden sabır çekerken Minho babasına dönüp konuştu "Kaba davranıyor baba gördüm" Gözlerimi devirmemek icin kendimi tutarken Minho'ya doğru baktım "Pardonda sen çalışıyor musun sanki de toplantıdasin?" Kollarimi göğsümde birleştirip konuştuğumda kaşlarını kaldirip gülmüştü.
Bay Hwan kafedeki gerekli bir kac şey olduğunu söyleyip odadan çıkmıştı. Oflayip kafamı geriye doğru atınca odanın bosaldigini fark ettim. Odada sadece minho olduğunu görünce gitmek icin ayağa kalktim. "Nereye?"
"Seni ilgilendirecegini sanmıyorum"
Bay hwanin odasindan cikip mutfaga ilerledim. Bu adamda ayrı bir garip ha ikidebir bir yerlere kayboluyor.
-aradan 2 saat sonra-
Bay Hwanin dediklerini alıp kafeye geri döndüğümde her zaman ki gibi aynı yüzlerle karşılaştım.
Lee minho, Hwang hyunjin, Seo Changbin,Bang chan ve tanımadığım bir kız. Changbin elini kaldırıp beni cagirinca yanlarina ilerledim. Siyah saçlı kız saçlarını geriyr atıp konuştu "her zamankinden"
"Sizi ilk kez görüyorum, ne istediğini soyle" Kız gozlerini devirerek arkasına yaslandi. "Tamam o zaman canım arkadaşlarımın her zaman aldıklarından olsun." ay yesinler canin arkadaşlarını. Ama işten kovulma gibi bir niyetim yok, yani kavga etmeyeceğim. Basimla onaylayip Dae'nin yanina ilerledim.
"Şu mallar her zaman istediklerinden istiyorlarmış ama bu sefer bes tane"
"Beşinci kimmis?"
"Yanlarinda bir tane mal kiz var"
Dae basiyla onaylayip tezgaha dondu.Tam baska kimse yok deyip dinlenecektim ki su mal kiz. Seslendi "Tatlim bakar misin bi?" sensin be tatlim pi-, ay neyse sakin ol vien. Oturduğum yerden kalkip yavaşça yanlarina ilerledim "ay ne kadar yavas buda ya.." pardon?! Bu kiz kendini ne saniyor be?! Hayir kisik sesle konusmayida beceremiyor.
"Efendim?" hayir ben kimseyle kavga etmeyecegim. "Biz fikrimizi degistirdik, sunlardan istiyoruz" listeyi gostererek konustugunda sakin kalmak icin derin bir nefes verip basimla onayladim. Ama ses tellerimi tutamadim "oldu canim, hizmetcinizim ya ben sizin?" kisik sesle soylemistim en azindan
"Ne dedin sen?!"
Eh, kisik sesle soylememisim galiba... "Burada calisiyorsan ne istersem yapmak zorundasin!"
"Aynen aynen, ozel hizmetkarinimin bende senin degil mi?!"
"Ne diyorsun sen kizim, yolarim o saclarini"
"Vien armona nazik davran" sen ne alaka aq minhosu sus bi.
"Kavga etmeyecegim"
Adinin armon oldugunu ogrendigim kiz saclarimdan tutup asagi dogru cekince sinirle saclarimi kurtarip mutfaga ilerledim. Sinirle kendimi sandalyeye attiktan sonra dae soylenenleri goturmem icin masaya koyarken ne oldugunu sordu.
Ayaga kalkip tepsiyi masalarina dogru goturdum. Sertce tabaklarini masaya koyarken onlara bakmadan konustun " dediklerinizi degistirmedim coktan hazirlardi cunku" tepsiyi alip onlara baktim. Armon goz devirip onundeki tabaga bakmaya basladi.
Eh tabii mutfaga ilerlerken felixi "bir yanlis yaparlarsa kafalarina deterjan bosaltabilirsin, ama minhoya bosaltma sonra kovuluruz falan" diyerek tembihledim.
-2 saat sonra-
Canim arkadaslarim (!) sonunda kafeden cikinca sesli bir of cekip tabaklari toplamaya basladim. "Vien havami kaciriyorsun amk?" kapıdan bana bakan dae'ye sinirli bakislarimi gönderdim.
Zaten bir vakit sonrada ne oldugunu bilmedigim bir haldr Bay Hwan erken cikabilecegimizi soylemisti.