Araba sürüyordu.
Gözleri sürekli kayıp giden şeritlerin üzerinde, parmakları direksiyondaydı. Aklını kurcalayan bir şeyler vardı, içinde hafif bir sıkıntı geziniyor; beynini bulandırıyordu. Bugün biraz fazla yorulmuştu sanırım ama hâlâ yeteri kadar enerjisi vardı. Üstelik kendini biraz da azgın hissediyordu. Kasıkları hafif bir istekle sızlıyor, kalçalarının arasında gıdıklayan bir kaşıntı hissi dolanıyordu.
Kafası da oldukça güzeldi. Ufaktan sarsılıyor, bir ilaç içmiş gibi usul usul uyuşuyordu.
Bu gece dağılmaya ihtiyacı vardı. Kendinden geçmeye, aklındaki her şeyi unutmaya...
Gaza bastı ve arabayı iyice hızlandırdı. Gideceği yer önemli değildi, sadece gitmesi gerekiyordu. Arabasının farı yolu aydınlatıyor, karanlığı önlüyordu. Sonunda gözüne bir yer kestirdi ve direksiyonu oraya doğru çevirdi. Arabayı birkaç manevrayla çabucak köşeye park etti.
Arabadan inerken şöyle bir etrafa baktı fakat fazla inceleme gereği duymadı.
Girdiği yerin bir gay bar olduğunu bile fark edemeyecek kadar dalgındı.
Üzerinde bugün çekimlerden kalan kıyafetleri vardı. Ve oldukça seksi görünüyordu. O her zaman dışarıya sert, keskin bakışlı bir adamdı. Sadece yakın olduklarına sevecen davranırdı, dışarıya yansıttığı bu kişiliği ise onun lehine oluyordu; hayranları onun yüzündeki bu ciddi ve sinirli ifadeye bayılıyordu.
Dünya üzerindeki en seksi adam kendisi olmalıydı.
İçeriye girer girmez dikkati üzerine çekti. Jungkook kimseye bakmadan sadece istediğini gerçekleşmek için ilerledi, oturdu ve içkisini sipariş etti. Ortam yüksek müzikle alevleniyor, ateşli bedenler birbirlerinin üzerinde hareket ediyorlardı.
Bazıları birbirlerin ağzından içki içiyor, bazıları deli gibi dans ediyor, bazıları da dakikalardır öpüşüyordu.
Jungkook alnına ellerini koydu ve gözlerini kapattı. Barmen, içkiyi adamın önüne koydu ve diğerleriyle ilgilenmeye başladı. Jeon jungkook, içkiyi parmaklarının arasına alarak tuttu ve dövmelerine bir göz gezdirdi. Onları seviyordu. Koluna ve omzuna bir şaheser gibi yayılan bu simgeleri özenle seçmişti. Spor da yaptığı için bicepsleri onu iki katı seksi hâle getiriyordu. Şişkin kolları, kulağındaki birkaç çeşit küpeler, dudak ve kaş piercingleri dehşet derecede bu mükemmelliği sergiliyordu. Çok güzel bir yüzü vardı. Kendisine bir kere bakan, yeniden bakıyor ve ağız suları akıtıyordu.
Kendisinin farkındaydı. Oldukça yakışıklı ve çekiciydi.
İçkiyi dudaklarına götürmeden önce etrafa baktı. Sadece sürtüşen bedenler ve kulak zarı patlatacak kadar yüksek seste müzik. Baktığı hiç kimse ilgisini çekmemişti fakat daha sonrasında fark ettiği; kenarda elleri cebinde, yerinde yavaş yavaş sallanan adamı görene kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
drunk and nasty | taekook
Fanfictioncalvin klein modeli jeon jungkook, tanımadığı bir adamla ateşli bir gece geçirir texting+düzyazı